Anton Çehov’un Vanya Dayı’sı… Ankara Devlet Tiyatrosu’nun oldukça hareketli geçirdiği bu yıl, izleyici ile birçok önemli eseri buluşturdu. Bunlardan biri de Rus edebiyatının öncülerinden, etkili ve güçlü sesi olan öykü ve oyun yazarı Anton Çehov’un “Vanya Dayı” adlı oyunu.
Anton Çehov’dan Vanya Dayı
1890’ların Rusya’sı. Çarlık çökmekte. Tarım, eğitim politikaları iflas etmiş. Yoksulluk, salgınlar almış yürümüş. Doğa insafsızca, bilinçsizce tüketiliyor ve sanayi son kerte zayıf. Bu karanlık tabloda, oranı oldukça düşük olan aydınlar, yarı aydınlar tam bir aymazlık içinde küçük kişisel sorunlarıyla boğuşup, umutsuzluklarını sürdürüyorlar.
Küçük hikayede ve gerçekçi dramda bir ekol yaratan büyük usta Çehov, çiftlikte yaşayan bir ailenin güncel ve önemsiz olaylarla boğuşurken yaşadıkları bunalımları, içine düştükleri komik durumları yansıtarak özelden genele göndermeler yapıp, bu dönemin panoramasını çiziyor.
***
Not:
2013-2014 Sanat Kurumu En İyi Yönetmen Ödülü Erhan Gökgücü
2013-2014 Sanat Kurumu En İyi Çeviri Ödülü Ataol Behramoğlu
Vanya Dayı Ankara Devlet Tiyatroları
2 perde / 2 saat
YAZAN: ANTON ÇEHOV / ÇEVİREN: ATAOL BEHRAMOĞLU / REJİSÖR: ERHAN GÖKGÜCÜ
OYUNCULAR
DURUKAN ORDU / EMİNE ORHON/ LEVENT ÇELMEN / ZEYNEP EKİN ÖNER / FUNDA GÖKGÜCÜ
OKTAY DAL / ADNAN ERBAŞ / MERAL NİRON / BÜLENT AKSOY / ÜMİT BAHADIR TUNÇ
MELTEM MÜGE TUNÇ / EYLÜL CAN AKDAĞ
DEKOR TASARIMI: EMRE SATI / KOSTÜM TASARIMI: SEVGİ TÜRKAY
IŞIK TASARIMI: ZEYNEL IŞIK
ASİSTANLAR: ADNAN ERBAŞ / BAHADIR TUNÇ / MUHAMMED ÇAKAY
SAHNE AMİRİ: LALE GÖKDAĞ / KONDÜVİT: BAYRAM UÇAR / IŞIK KUMANDA: ONUR ÜNER
SUFLÖZ: AYLİZ ÖZTÜFEKÇİ / DEKOR SORUMLUSU: SERDAR KIZILIRMAK
AKSESUAR SORUMLUSU: FERHAT ALTINTAŞ
BAYAN TERZİ: GÜLESER OGAY / SEVİNÇ TUNCAYLI AKKUŞ / ERKEK TERZİ: LEVENT DİNDAR
PERUKACI: ERDOĞAN ORUN / SİNEVİZYON SORUMLUSU: DENİZ ÇAĞLAR YAKAR
MÜZİSYENLER: ÜMİT BAYRAKTAR / MEHMET SAN / DİDEM TEKAY DEMİR ASLI SILA BULAT
***
Vanya Dayı (Rusça: Дядя Ваня), Rus oyun yazarı Anton Çehov’un 1897 yılında yayımlanan tiyatro oyunu. Eser, ilk kez 1899 yılındaMoskova’daki Moskova Sanat Tiyatrosu’nda Konstantin Stanislavski’nin yönetmenliğinde sahnelendi.
Çehov, ülkesi Rusya’nın ekonomik ve toplumsal olarak karışık olduğu bir dönemde yazdığı Vanya Dayı’da namusuyla çalışan ve kazandığı ile yetinmeye çalışan Vanya ve yeğeni Sonya ile çalışmadan gösterişli bir hayat süren Profesör Serebryakov ve genç karısı Yelena arasındaki çatışmayı anlatıyor.
Oyunun karekterleri:
- Serebriyakov, Aleksander Vladimiroviç – emekli bir profesör.
- Yelena Andreyevna – profesörün genç ve güzel karısı, 27 yaşında.
- Sofia Aleksandrovna (Sonia) – ilk evliliğinden olan kızı.
- Voynitskaya, Mariya Vasiliyevna – profesörün ilk karısının dul annesi.
- Voynitsky, Ivan Petrovitch (“Vanya Dayı”) – Sonia’nın dayısı, ve Maria Vasilievna’nın oğlu.
- Astrov, Michail Lvovich – bir doktor.
- Telyegin, Ilya Ilyiç – fakirleşmiş bir toprak sahibi.
- Marina – yaşlı bir hemşire.
- İki işçi.
Yazar ve tiyatro eleştirmeni Metin Boran’ın anlatımıyla Vanya Dayı
Anton Çehov Vanya Dayı’yı Rusya’nın çalkantılı bir döneminde kaleme alır.(1896)
Rusya’da bu yıllarda yoksulluk ve açlık ile zenginlik ve şatafat yanyanadır. İnsanlar içinde bulunduğu durumdan rahatsızdırlar ancak çıkış yolu arama konusunda atalet içindedirler. Bu durum onları umutsuzluk içinde karamsarlığa sürükler. Çehov bu insanların iktisadi, sosyal ve kültürel durumlarını gerçeğe yatkın bir tarz ve yaklaşımla irdelerken aynı zamanda onların içinde bulunduğu psikolojik çöküntüye de dikkat çeker.
Bir yanda emeği ve namusu ile geçim derdi yaşayan Vanya ve yeğeni Sonya diğer yanda hazıra konarak, üretmeden, hayatını gösteri ve şatafatla sürdüren profesör Serebryakov ile onun genç ve güzel karısı Yelena arasında yaşanan çatışma oyunun temel sorunsalını oluşturur. Çehov bu sade ve yalın çatışmayı toplumsal ve sınıfsal bir çatışmanın lokal bir alanı olarak belirler.
Yönetmen Nesrin Kazankaya sade bir dille çevirerek anlaşılır kıldığı Vanya Dayı’nın sahne yorumunda Çehov’un geçmişle gelecek arasında sıkışmış fakat bir türlü çıkış yolu bulamayan bu insanların hayat algılarını ve kültürel durumlarını yaşama biçimlerini ve psikolojik gelgitlerini tüm yönleri ile ayrıştırarak sahneye taşıyor.
Bu insanların her birinin dramla dolu yaşamlarını, hüzünlü yaşantı parçası olarak pastoral bir tablo gibi sahneye asıyor.