Dünyanın en tehlikeli manzaraları listesinde Norveç’ten en az üç yer var. Norveç’te yaşayıp da doğaya aşık olmamak mümkün değil zaten. Ama doğayla çok özel bir ilişkisi olan Norveçliler, günlük hayatlarını sürdürdükleri şehirlerde doğa sevgileriyle çelişecek boyutta kapitalist ve refah bir hayat sürer.
Norveç’te okuma yazma oranı yüzde 100
Petrol ve doğal gaz gibi kaynaklarını sosyal devlet ilkelerine göre işleten Norveç, bu sebeple refah seviyesinin en yüksek olduğu ülkelerden bir haline gelmiş. Yani; Norveç’te Arap ülkelerindeki gibi petrol zengini şahıslar yok. NATO üyesi olmasına rağmen Avrupa Birliği’ne girmeyi ısrarla reddeden, okuma yazma oranının %100 ve ortalama yaşam süresinin 79 yıl olduğu Norveç ayrıca, “gerçekten” sakin, huzurlu, hoşgörülü, özgür ve barışçı bir yer.
Yılda iki hafta tatil şart!
Norveç’te fakir olma kriterleri birçok ülkeden daha farklı. Avrupa’nın en pahalı ülkesi olsa da, bu Norveçlilerin alım gücünü pek etkilemez. Standart olarak burada herkes temel ihtiyaçlarını karşılayabilir ve yılda en az iki hafta tatil yapar. Bir iş yerinde tatil kullanmak yerine parasını almak, teklif bile edilemez; tatil yapmak şarttır. Ne var ki; petrol sektöründeki son krizden sonra, Norveç ekonomisinin temeli petrol firmaları binlerce işçi çıkardı. Refahlığın verdiği rahatlıkla savurganlaşan Norveçliler artık biraz kemer sıkmak zorunda.
Tipik Norveçli
Norveçli dakik ve nettir, kuralları ihlal etmez. Misafirliğe söz verdiği vakitte gider, mesai saati bitimini bir dakika geçe iş yerinde kimse kalmaz. 10 kron borç vermişse iadesini bekler, market kasasında 1 kron çıkışmamışsa mal satın alınmaz, yarım kadeh şarap içilmişse bisiklet bile kullanmaz.
Kişisel mahremiyet çok önemlidir; özel sorular sorulduğunda rahatsızlıklarını hemen belli ederler. Habersiz ev ziyareti hoş karşılanmaz. Norveçliler kimsenin hevesini kırmak istemedikleri için olumsuz eleştiri yapmaktan da çekinir.
Ayakkabılar kapıda çıkartılıyor
Ev ortamında keyif yapmayı çok severler. Keyif yapmak için gerekli en önemli iki şey; mum ışığı ve odun ateşidir. Her daim mum yakar, lambaları açık bırakır ve hala odun sobasıyla ısınırlar. Ateş ve ışık, huzur ve mutluluk verir Norveçli’ye.
Kendi evlerinde, misafirlikte, okulda, sağlık ocağında ayakkabılar kapıda çıkartılır. Her öğrencinin okulunda, her çalışanın iş yerinde her gün kullandığı kendine ait rahat bir çift ev ayakkabısı vardır. Lokanta ve kafelerde de evlerindeki gibi rahat etmek isterler; bu yüzden de bu gibi yerlerde ayakkabısız dolaşmak veya çanta ve ceketlerini evdeki gibi yere atmak hoş karşılanır bir durumdur Norveç’te.
Knut Hamsun’un Açlık romanı unutulmuş
Birçok Norveçli yaşadığı refahın ne kadar yüksek olduğunu ve ne kadar şanslı olduğunu bilir ve bir şekilde vicdanını rahatlatmak ister. İhtiyaç sahiplerine en yüksek maddi yardımlar Norveç’ten gider. Ama bütün bunlar yoksul ve acı çeken ülkelerle empati kurabilmesini sağlayamaz, zira her Norveçli yılda 100 kilo yenilebilir yemeği çöpe atmaktadır. Knut Hamsun’a 1890 yılında “Açlık” üzerine en güzel romanı yazdıran kültürde, bugün kimse açlık hissinin nasıl bir duygu olduğunu hatırlamaz.
Yemekhanede tek başına yemek yiyenin psikolojik sorunu olduğu düşünülür
Norveçliler sosyalleşmenin çok önemli olduğunu düşünürler ama iletişim konusunda başarılı olmadıklarını da kabul ederler. Üye veya çalışanların birbirlerini yakından tanıyıp kaynaşacağı faaliyetler yapmak her kurumun görevidir. Proje veya ödevler tek başına değil gruplar halinde yapılır. Yemekhanede tek başına yemek yiyenin psikolojik bir sorunu olduğu düşünülür. Norveçliler yardıma ihtiyaçları olunca kendileri isterler, istemeyene yardım etmezler. Otobüsteki yaşlı teyze, kendisi oturandan isterse yer verilir.
Norveç’te imece kültürü devam ediyor
Tam olarak “imece” kelimesinin karşılığı olmasa da “dügnad” bugün de çok önemli bir geleneksel değerdir Norveç’te. Her mahalle ortak kullandıkları alan ve binaların bakım ve temizliği ya da kilisenin çitlerinin yenilenmesi gibi işleri çoğunluğun katıldığı bu imece çalışmasıyla halleder.
Norveç’te alkol tekelden, belirli saatlerde satılır ve aşırı pahalıdır. Misafirliğe ya da toplantıya giderken herkes kendi içkisini yanında getirir ve başkasıyla paylaşmaz. Az sıklıkla alkol tüketen ama içki sofrasına oturdu mu dibi görmeden kalkmayan Norveçliler böyle zamanlarda mesafeli ve kibar hallerini pek muhafaza edemezler.
İletişim
Kuzey bölgelerde insanların daha konuşkan ve sıcakkanlı olduğu söylense de tipik bir Norveçli mütevazı, gösterişsiz ve mesafelidir. Özellikle nezaket kodları farklıdır. Her ne kadar “buyurun” ve “teşekkür ederim” günlük hayatta en sık duyulan kelimeler olsa da, “lütfen” kelimesi çok ender kullanılır, hapşuran insana “çok yaşa” denmez.
Norveçliler genelde kısa ve pratik konuşurlar. “Afedersin bir şey sorabilir miyim?” yerine sesli harfi uzatarak “Sen!” derler mesela. “Hei!” hem merhaba, hem hoş çakal anlamına gelir.
Farklı birçok durumda teşekkür eder Norveçliler: “evet, teşekkür”, “bir kahve, teşekkür”. Sofradan kalkarken illa ki “yemek için teşekkür” eder. Bunun dışında beraber geçirilen bir zamanın akabinde; “bugün için teşekkür”, ya da “son görüşülmüş zaman için teşekkür” etmek Norveçlilere hastır. Yalnız, “her şey için teşekkür” sadece tek bir durumda söylenir: Ölenin arkasından cenaze töreninde.
Üç dilin (Bokmål, Nynorsk ve Sami dili) ve neredeyse her semtin kendine has bir şivesinin bulunduğu Norveç’te yaşayan İsveç ve Danimarka vatandaşları da kendi dillerini konuşmayı sürdürürler. Şiveli konuşmak o kadar önemli ve yerleşik bir olgudur ki, üniversitedeki profesör ya da ulusal kanaldaki haber sunucusu iş başında kendi şivesiyle konuşmakta bir mahsur görmez.
Toplumsal düzeni ve adaleti korumak için birçok yasak vardır Norveç’te: 18 yaş altına solaryum servisi satmak, seks ticareti yapmak, pazar günleri çalışmak, bazı malların ithalatı ve reklamı vs… Fakat Norveçliler “yasaktır” komutu yerine başka kelimeler kullanırlar:” zorunlu”, “mecburi”, “izin yok”.
Resmiyet ve hiyerarşinin olmadığı kültür
Başka kültürlerde pek görülmeyen başka bir Norveçlilik özelliği ise “sizli bizli” konuşma kalıplarının kullanılmamasıdır. Herkese “sen” diye hitap edilir ama bu, konuşmanın saygı ve samimiyet sınırlarını değiştirmez. Sadece Kral’a ve görev başındaki mebus veya bakana “sen” yerine üçüncü tekil şahısla hitap edilebilir. “Kral bu konuda ne düşünüyor?” gibi.
Çok az iş sektörü resmi giyinmeyi gerektirir. Norveçliler iş yerlerinde, seminerlerde rahat ve basit kıyafetleriyle bulunurlar, kadınlar gündüz makyaj yapmaz. Bay, Bayan, Efendim, Sayın gibi sıfatlar kullanılmaz.
Her yerde olduğu gibi iş yerinde de herkes eşittir, kimsenin sıfatı ve statüsü kıyafetinden ya da konuşma tarzından anlaşılmaz. Eller cepte konuşmak nezaketsizlik işareti değildir. Patronla konuşurken ceketin önünü iliklemeye gerek yoktur. Norveçlilere göre eleştiri kaldıramayan ya da kendinden farklı görüşlere müsamaha gösteremeyen kişi patron ya da müdür olamaz.
Elit Norveçliler
Kraliyet ailesi üyeleri ve politikacılar da diğer Norveçliler gibidir. Herkes ulaşılabilir ve yargılanabilir. Başbakana postanede kuyruk bekliyorsa kimse sırasını vermez. Görevi ne kadar önemli olursa olsun, kimse arkasında etten bir duvarla dolaşmaz, hata yapmışlarsa kabul eder. Norveçli yöneticiler eleştiriye açıktır ve sıklıkla televizyon programlarında hesap verirler. Yanlış bir icraatta ilk önce ulusal medya olayı ortaya çıkartır ve yetkililerden hesap sorar.
Norveç’in bugünkü kralı, prensesi ve prensi halktan insanlarla evlidir. Prens Haakon‘un eşi Prenses Mette Marit‘in önceki ilişkisinden olan oğlu da kraliyet ailesi mensubudur. Gençliğinde uyuşturucu bağımlısı olduğu bilinen Prenses, bugün Norveç’in idol annelerinden biridir. Kralın damadı yazar Ari Behn ise, farklı kültürlerdeki insanları anlattığı televizyon programında ağda ve makyaj yaptırdıktan sonra kadın kıyafeti giyerek sokakta dolaşmıştı. Norveç Kralı Olav 70’li yıllardaki petrol krizinde ekonomiye destek olmak için tramvay ile yolculuk yapmış, 1959 doğumlu eski Başbakan Jens Stoltenberg, bir sağlık programda diğer yarışmacılarla aynı şartlarda yarışmış ve 23 adet düzgün şınav çekebildiğini ispatlamıştı.
Politika
Norveç parlamenter ve üniter bir sistemle yönetilir ama aslen bir krallıktır. Sembolik bir gücü olan Norveç Kraliyet ailesi bir ulusal ve tarihsel değer olarak görülür. 2013 yılında yapılan son seçimlerde yerini Sağ Parti’nin lideri 52 yaşındaki Erna Solberg‘e bırakan eski Başbakan Stoltenberg, şimdi NATO Genel Sekreterliği’ni yürütmekte.
Norveç bayrağı her Norveçli için önemlidir; ulusal birliği ve dayanışmayı sembolize eder. Devlet ve kamu kurumlarının bayrak kullanımına kısıtlama getirilmiştir ama halk istediği yerde istediği zaman bayrak sallar. Norveç’teki evde yaşayanlardan birisinin doğum günüyse, o gün evin kapısına bayrak asılması çok yaygın bir gelenektir.
Poz vermek cesaret işi
Mimber kayasının yakındaki Kjeragbolten ise bir yar arasında 984 metrede asılı duran 5 metreküplük bir kaya parçasıdır.
Trolltunga (Troll dili) ise 10 bin yıl önce, 700 metre yüksekliğindeki bir dağın dil şeklinde fijordun üzerine çıkıntı yapmasıyla oluşmuş. Bu arada Troll, modern ve popüler Norveç kültüründe de kendine yer edinmiş, çirkin, bodur, sakallı ve uzun burunlu insanımsı yaratıklardır.
Her altı saatte bir, çok belirgin bir şekilde gelgit olayının yaşandığı ülkede, suyun çekilmesiyle ortaya çıkan deniz tabanının bir ismi vardır: “fjæra“. Çocukların en sevdikleri doğa aktiviteleri fjæra gezileridir. Ayrıca rüzgar almayan fiyortlar ve dağların arasındaki göllerin soğuk ve kristalimsi suyu Norveç’te olağanüstü ayna manzaralarının görülmesine vesile olur.
Doğa ve Norveçliler
En az üç ay hiç kararmayan, neredeyse yılda 300 gün yağış alan Norveç’te hava, özellikle kuzey bölgelerde neredeyse 6 ay aydınlanmaz. Ama 0-100 yaş arası her Norveçli hava şartları ne olursa olsun günün en az bir saatini ev dışında geçirir. Zira temiz hava Norveçliler için en temel ihtiyaçlardan biridir. Norveçli kutlama, protesto, piknik, kayak, yüzme ve ya tırmanış yapmak için uygun hava şartını beklemez, kötü hava şartları açık havadaki planlarını değiştiremez. Her türlü hava koşuluna karşı profesyonelce giyinmeyi başaran Norveçlilerin bir deyişine göre “kötü hava yoktur, kötü kıyafet vardır” (det finnes ikke dårlig vær men dårlig klær).
Norveçliler kendini dinlemek ve doğaya daha yakın olmak için her fırsatta şehirden uzakta bir dağın tepesinde, ya da fiyortların dibinde kendi inşa ettiği tatil evlerine kaçar. Çok basit ve sade görünüşlü, çimden çatısı olan bu kulübelerin çoğu teknolojik aletlerle donatılmıştır.
Norveç’te güneş kutsaldır. Güneşe hasret Norveçli, ısıtmasa bile güneş altında kalmayı çok sever. Özellikle Mayıs ayında ortaya çıkan yılın ilk sıcak güneşi iş yerlerinin paydos, okuldaki derslerin iptal olması için geçerli bir sebeptir.
Norveçliler hayvanları da çok sever, onları konuşmalarıyla rencide etmez. En sevilen çocuk şarkıları, ormanda yürürken uyuyan bir ayının yanından geçmenin tehlikeli olmadığını, sadece temkinli olunması gerektiğini tembihler. Ayı (Björn) bir erkek ismidir. Piyangoyu kazanana “seni şanslı domuz” (heldiggris) denir.
Norveçliler 3 yaşında kayak yapmayı öğrenir
Norveçli çocuklar doğar doğmaz kar ile tanışır. Bebekler öğle uykularını bebek arabalarında ev dışında uyurlar. En geç 3 yaşında kayak kaymayı öğrenmiş Norveçli çocuk, bebekken de kayak yapan anne babasına, bellerinden bağlanmış bir pusete uyuyarak eşlik eder.
Norveçliler pek derli toplu insanlar olarak tanınmazlar ama yaşadıkları çevreyi evlerinden daha temiz tutmaya özen gösterirler. Okul çocukları ve sivil toplum kuruluşları gönüllü olarak etraftaki çöpleri temizler.
Her yaşta Norveçlinin olmazsa olmazı sırt çantası ve bisiklettir. Resmi ya da abiye bile giyse sırt çantasını taşır, bisikletine biner. Standart bir sırt çantasında beslenme çantası, su şişesi, zemin ıslaksa üzerine oturmak için küçük bir plastik şilte ve değişken hava şartlarına göre yedek kıyafetler bulunur.
Doğaya meydan okumayı seven Norveçlilerin ulusal kahramanları; 1888’de kayakla Gröland’ı bir uçtan öbür uca kayaklarla geçen Fridtjof Nansen, 1900’lerin başında hem Güney hem de Kuzey Kutbuna ilk ayak basan bilimadamı Roald Amudsen ve okyanus kaşifi Thor Heyerdahl‘dır.
Adalet ve hoşgörü
En çok üzerinde durdukları “eşitlik ilkesi” Norveçlilerin karakterini de belirler. Kadın, erkek, zengin, fakir, yaşlı, özürlü, eşcinsel veya bağımlı, herkes aynı haklara sahiptir Norveç’te. Kıyafetinden, kullandığı arabadan ya da konuşma tarzından kimin ne kadar para ya da itibar sahibi olduğu anlaşılmaz. Bu gibi özellikleri öne çıkaracak davranışlar ayıp sayılır.
Dünyada kadın haklarının konu edildiği ilk edebi eserlerden biri olan “Bir Bebek Evi“nin (1879) yazarı Henrik İbsen‘nin memleketinde, kadın ve erkek sadece kağıt üzerinde değil gerçekten eşittir. Erkekler hemşire, çocuk bakıcısı, kadınlar üst düzey yönetici veya başpiskopos olabilir. Kadın yönetici sayısının henüz %50’ye ulaşmadığı için kadınlara pozitif ayrımcılık uygulanır. Eşcinseller istedikleri işte çalışabilir, din insanı olabilirler, evlenmeleri ve evlat edinmeleri yasaldır.
Hoşgörü gerçek anlamda hissedilir Norveç’te. Kimse diğerinin kıyafetinden, cinsel yöneliminden veya politik görüşünden rahatsız olduğu görülmez. Sokakta kendisini rahatsız eden bir olayla ya da kişiyle karşılaşsa gidip rahatsızlığını söylemek, hele kavgaya tutuşmak hiçbir Norveçli’nin teşebbüs edeceği bir hareket değildir. Durumun ehemmiyetine göre ya direk polise haber verir ya da gazetelerin okuyucu mektupları köşesine mektup yazar. Dolayısıyla açık alanlarda tartışan veya kavga eden insanlar pek görülmez.
Eğitimde Örnek Ülke: Norveç
Norveç de Norveçliler de zordur. “Kutup Işıkları’nın (Aurora Borealis)” en güzel hali Norveç semalarında ışıldar ama bu görüntüyü yakalamak için bazen dondurucu soğukta saatlerce beklemek gerekir. Norveçliler ülkelerinde yaşayan yabancıların bir an önce Norveç kültürüne ayak uydurmasını bekler ama iki tarafın da birbirini anlamaları için elinden geleni yapar. Nüfusun yüzde 16’sı göçmen ya da yabancı kökenlilerden oluşan Norveç’te iki kesim arasında birçok önyargı oluşmuştur, ama bu konuda da son noktayı gene melodik bir biçimde Norveçliler koymuştur: “Önyargılar ahmaklar içindir” (Fordommer er for dummer).