Şizofreni nedir? Şizofreni beynin karar mekanizmasını bozuyor

Şizofreni, kişinin düşüncesini, hareketlerini, duygularını ifade şeklini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin diğerleriyle ilişkilerini bozan ciddi bir beyinsel rahatsızlıktır. Şizofreni hastaları çoğunlukla toplumda, işte, okulda ve ilişkilerde problem yaşarlar.

Şizofreni hastaları güneşin kendisi için doğduğunu düşünür!

Yaygın inanışın aksine şizofreni bölünmüş kişilik değildir. Şizofreni kişinin neyin gerçek neyin hayali olduğunu anlayamadığı bir zihinsel hastalık, bir psikozdur. Zaman zaman psikotik rahatsızlığı olanlar gerçekle ilişkilerini kaybederler. Dünya kafa karıştırıcı düşünceler, görüntüler ve sesler karmaşası gibi görünebilir. Şizofrenlerin davranışları çok garip hatta şok edici olabilir. Hastalar gerçekle ilişkilerini kaybettiklerinde oluşan ani kişilik ve davranış değişikliklerine psikotik epizod adı verilir. Şizofreninin şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazıları hayatlarında tek epizod yaşarken, diğerleri birkaç tane epizod yaşar, bu epizodlar arasındaysa nispeten normal bir yaşam sürerler. Şizofreni belirtileri nüksetme (relaps) ve duraksama (remisyon) olarak bilinen döngüler esnasında kötüleşebilir ve azalabilir.

Şizofreni hayat boyu süren bir hastalıktır, doğru tedaviyle kontrol altına alınabilir

Şizofreninin beyindeki hücre faaliyetleriyle ilgili bir durum olduğunu, beynin karar mekanizması ve enerji programlamasının bozulduğunu belirten psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Beynin önem ve önceliklerini belirlemesi, rüya, hayal ile gerçek arasındaki sınırları fark etmesi, doğru ve yanlış diye oluşturduğumuz standartların bozulması durumunda şizofreni ortaya çıkar” dedi. Prof. Dr. Tarhan, “Beyindeki çalışmalar anlaşıldıkça, algılamalar düzeltildikçe, bu hastalık da tedavi edilir. Bugün ileri beyin görüntüleme yöntemleri ile hastalık tanısı kolaylaşmıştır ve yeni tedavilerde tıp oldukça başarılıdır” dedi.


Şizofrenide beynin karar mekanizması bozuluyor

Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şizofreni tedavisinde nöromodülasyon yönteminin kullanıldığını söyledi. Manyetik uyarımlarla nöroteknoloji kullanarak halüsinasyonların yok edilebildiğini belirten Prof.Dr. Tarhan, “Son bilimsel bilgiler şizofreninin tedavisinde TMS veya TMU olarak bilinen manyetik uyarım tedavisinin işe yaradığını yönünde. Nöronavigasyon sistemi ile beynin bağlantıları bozulmuş bölgesinin bulunup kişiye özel tedavi yapılacağı bilimsel yayınlar arasına girdi” diye konuştu.

Şizofreni hastaları kendi dünyalarında yaşarlar

Çok çeşitli tipleri olan bu hastalığın en önemli özelliğinin hastaların realiteyi test etme yetilerinin bozularak gerçeklerle olan bağlantılarının kopması olduğunu belirten Prof.Dr. Tarhan, “Şizofren bir hasta güneşin kendisi için doğduğunu, yağmurun o üzüldüğü için yağdığını” düşünür. Sekonder narsizm de denilen bu hastalıkta otistik bir yaşam vardır. Hasta kendine özel bir dünya oluşturur ve o dünya içerisinde mutlu bir şekilde, dünyadan kopuk otistik bir yaşam sürdürür.

Şizofreni beyindeki hücre faaliyetleriyle ilgili bir durumdur. Beynin karar mekanizması, enerji programlaması bozulur. Beynin önem ve önceliklerini belirlemesi, hayal ile gerçek arasındaki sınırları fark etmesi, doğru ve yanlış diye oluşturduğumuz standartların bozulması durumunda şizofreni ortaya çıkar. Bu kişilerde sosyal uyumsuzluk olduğu için üretemezler, sosyalleşemezler, evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar, para kazanamazlar.


Yeni dönemdeki tedaviler olumlu sonuç veriyor

Bir kimse bunlara sahip çıkmazsa bir kenarda ölüp kalırlar. Yiyip içerler, cinselliği de eşleşme olarak görürler. Çocuğu olsa bile onunla ilgili davranışı sağlıklı olmaz. Şizofrenlerin hayatı marazi bir durumdur. Antipsikiyatristler, şizofrenlerin kendi dünyalarında mutlu yaşadıklarını söyler, müdahale edilip ilaç verilmesine ve şok yapılmasına karşı çıkarlar. Bu tür hastaların sayısı sınırlı kalmadığı takdirde bunların sayısı artar ve bir iki nesil sonra insanlık biter. Bu nedenle şizofreni marazi bir durumdur ve tedavi edilmesi gerekir. Beyindeki çalışmalar anlaşıldıkça, algılamalar düzeltildikçe, bu hastalık da tedavi edilir. Bugün ileri beyin görüntüleme yöntemleri ile hastalık tanısı kolaylaşmıştır ve yeni tedavilerde tıp oldukça başarılıdır.

Şizofrenide beynin kimyası bozuluyor

Şizofreni hastaları güneşin kendisi için doğduğunu düşünür!

Şizofrenin özü şudur: Bir çocuk doğup, dünya yaşamına girdiği andan itibaren sosyal beyin gelişmeye başlar. Hayat, insan, sevgi, kendi kimliği, başkasının kimliği, kendi kültürü, başkasının kültürü gibi gerçekleri öğrenir. Güneşin aydınlattığı, elektriğin çarptığı, ateşin yaktığı realitesine şahit olur. İnsanoğlu bunları öğrenerek bir noktaya gelir. Hayal ile gerçek arasındaki sınırları beyin kimyasal harflerle yazar. Beyin kimyası bozulan bir kişinin beyni hatalı protein üretir, bu da beynin algılamasını bozar. Bunun üzerine kişi güneş doğduğu zaman, güneşin herkes için değil de, sadece kendisi için doğduğunu söyler.

Şizofreni salata gibidir

Mesela bir bilgisayarda görüntü, ses, renk belli bir amaca göre yazılmış, hazırlanmıştır. Bunların birbiriyle bağlantısı koptuğunda renk, görüntü, sesler karmakarışık olur. Böyle bir durumda bilgisayarda ortaya çıkan görüntü, anlam bağları olmayan şizofrenik bir resimdir. Aynı şekilde insanın beynindeki bilgiler de bilgisayar örneğinde olduğu gibi karışırsa şizofreni ortaya çıkar.

Şizofreni ile manik depresifteki karşıtlığı ayırt etmek için salata ve türlü yemeği örneği verilir. Türlüde patlıcanın, biberin, domatesin koku ve tatları karışmıştır fakat birbirleri arasında anlamlı bir bağ olduğu için farklı bir lezzet ortaya çıkmıştır. Salatada ise sebzeler arasında hiçbir bağ yoktur, hiçbirinin tadı ve kokusu karışmaz, her şeyin tadı kendine özgüdür. Şizofreni de salata gibidir. Her şey kopuk ve bağımsız çalışır, birbiriyle anlam bağı yoktur. Olaylar ve durumlar arasındaki mantıksal bağlar, sebep-sonuç ilişkileri kopar. Realiteyi test edemez ve gerçeklerle olan bağlantı kesilir.”


Tetkik görsel yorumu: Sol taraftaki görüntülemede sağlıklı kişinin beyninde metabolizma hızının dağılımını görüyorsunuz, eşit ve uyumlu. Sağda şizofren bir kişinin beyninde oksijen ve glikoz tüketiminin nasıl uygunsuz olduğu görülüyor. Koyu kırmızı olarak görüntülenen beyin bölgesi yoğun aktivite gösteriyor. Bu bölge hayal kurma ile ilgili ve beyin bütünlüğünden kopuk çalışıyor. Son Nörogörüntüleme teknikler, (PET) Şizofren kişinin dünyadan kopuk yaşantısının beyinsel karşılığı olarak çarpıcı bilgiler veriyor.

Bengi Semerci: Denetimsiz Neurofeedback Sakıncalı


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.