Çocuk yaşta babasını kaybeden ve ilahi aşkı bulmak için kendini dergaha adayan hamid; dergaha ekmek yaparak hem dünyevi hem de Kayseri’den Aksaray’a, Şam’a, Erdebil’e, Bursa’ya, Hicaz’a uzanan ilahi aşk yolculuğunun kapılarını aralar. Yolu sırra kavuşmuş birçok alimle kesişirken, kendisi de aşk, ayrılık, merhamet, özlem dolu yolculuğundan kendi sırrını keşfederek dönecektir.
Kürşat Kızbaz’ın yönetmenliğinde gerçek bir hikayeden; Şeyh Hamid – i Veli’nin hayatından esinlenerek yapılan film 1 Nisan’da gösterime girdi. Daha önce Mevlana Celaleddin – i Rumi: Aşkın Dansı ve Yunus Emre: Aşkın Sesi filmlerinin yönetmenliğini yapan Kızbaz; Somuncu Baba ile Anadolu’nun manevi değerlerinden birini daha izleyiciye sunuyor.
Somuncu Baba’yı Furkan Palalı canlandırırken; Gürkan Uygun, Saruhan Hünel, Sinan Albayrak, Kenan Bal, Emin Olcay, Haldun Boysan, Tuvana Türkay, Ali Sürmeli, Suna Selen, Serdar Yeğin, Fırat Tanış, Yunus Emre Yıldırımer, Altan Akışık gibi birçok ünlü ismi de oyuncu kadrosunda görmek mümkün.
Film ilk 1 ayın sonunda 147.663 seyirciye ulaştı.
Somuncu Baba
Asıl adı Hamidüddin olan Somuncu Baba, 1349 yılında Kayseri’nin Akçakaya köyünde Ebheriyye tarikatından Şemseddin Musa’nın oğlu olarak dünyaya gelir. Babası Hz. Muhammed’in 24ncü kuşaktan akrabasıdır ve Horasan erenleri ile birlikte Anadolu’ya gelmiştir. Somuncu baba fen, tabiat ve dini eğitimini Kayseri’de çeşitli hocalardan ve dönemin önde gelen alimlerinden alır. Medrese öğrenimini tamamladıktan sonra Aksaray’a göç eder. Burada Mahmut Mezdekani’nin dergahına katılır ve şeyhin kızı Necmiye Sultan ile evlenir. Sonrasında ilmini artırmak maksadıyla Şam’a yolculuk eder ve orada da şad – ii Rumi ve Beyazıd Bestami’den eğitim alır. Şam’dan bugün İran’da bulunan Erdebil’e geçer ve burada Safevi devletini kuracak olan Şah İsmal’in atası Safiyyüddin Erdebili’nin dergahında kalır. Dönemin önemli alimleri arasına giren Somuncu Baba Kayseri’ye dönerek dergahını kurar, halka sohbet vermeye ve talebe yetiştimeye başlar. Hacı Bayram – ı Veli de bu talebelerden biridir. Daha sonra Hacı bayram’ı da yanına alarak Bursa’ya giderler. Burada birlikte bir fırında ekmek yaparak Bursa halkına dağıtırlar. Somuncu Baba ismi de Bursa’da verilir kendisine. Bursa Ulu Cami’nin açılış hutbesinde Fatiha suresinin 7 farklı yorumunu yapmasıyla dikkat çeker ve bu hutbeden sonra “sırrımız açığa çıktı” diyerek Bursa’yı terkeder ve Hicaz’a giderler. Bir süre Mekke ve Medine’de zaman geçirip yeniden Aksaray’a dönerler. Yeniden talebe yetiştirmeye devam eder ve 1412’de hayatını kaybeder. Cenazesi Aksaray’da dergahının yanına defnedilir ve vasiyeti üzerine namazını Hacı Bayram – ı Veli kıldırır.
Aşkın sırrı
Film Hamid’in (Somuncu Baba) babası Şemseddin Musa’yı çarşıda ekmek dağıtırken uğradığı saldırı sonucu kaybettiği sahneyle başlıyor. Yıllar geçmesine rağmen Hamid babasını aklından çıkaramazken, aynı zamanda içten içe kendini huzursuz eden bir arayışla Mahmud Mezdekani’nin dergahına gidiyor. Akşam sohbetine katıldığında ekmek yapmak şartıyla dergaha kabul ediliyor. Babasının mesleğini dergahta görev edinmesi hoş bir tesadüf gibi görünse de aslında şeyhin hikmetinin bilinçli bir tezahürü diyebiliriz. Buradan sonra Hamid çok yoğun bir şekilde felsefi ve tasavvufi öğretiye karışıyor. Özellikle ekmek fırınında ocakcıbaşı karakterinin sözleri; hem Hamid’in anlam dünyasının temellerini atıyor hem de seyirciyi hikayenin içine çekiyor.
“Ateşin sırrına eren ekmek gibi kendi sırrına er”
“Yaratılan herşeyin bir ruhu vardır. Cansız diye incitme”
“Buğday başağı ne kadar dolu ise o kadar boyun eğer”
Bir gün şeyhin kızı Necmiye Sultan ile Hamid dergah çeşmesinde karşılaşıyor. O günden sonra kız Hamid’in aklından çıkmıyor. Hamid’in durumunu farkeden şeyh ona sağır ve dilsiz bir kızı olduğunu, kızını kendisine uygun gördüğünü söylüyor. Hamid karşı gelemediği için kabul ediyor ve kızı ancak nikahtan sonra odasında duvağını açınca görüyor. Duvağın altından hem duyan hem konuşan çeşmedeki kız çıkıyor. (Bu hikayeyi birçok kez birçok şekilde duymuş olma ihtimaliniz var) Şeyhin Hamid’in kime aşık olduğunu bilmeden kızıyla evlendirmesi de yine şeyhin hikmetinden olsa gerek.
Fakat ne şeyh ne sohbetler ne de bu evlilik Hamid’in ateşini söndüremez. Bu sırada sık sık Beyazıd Bestami esrarengiz şekilde Hamid’e görünerek onu Şam’a davet etmektedir. Sonunda Hamid eşini de dergahta bırakarak Şam yoluna koyulur. Necmiye Sultan hamiledir. Fakat Hamid’e engel olmamak için hamileliğini gizler.
Hamid Şam’da Şadii Rumi’yi ziyaret eder. Ardından Erdebil’e geçerek Sadreddin Erdebili ile görüşür. Burada önce karanlık bir odada geceye kadar tek başına kalır ve sırrı bu odada bulacağı söylenir. Odadan çıktığında sırrı keşfettiğini anlıyoruz; fakat sır asla açıklanmıyor. O gün zikir halkasına dahil olur ve ardından dönüş yoluna çıkar. Yolda Abdurrahman Erzincan – i’yi ziyaret eder. Burada daha sonra Erdebil – i tarikatının kuracağı Safevi Devleti’nin Anadolu’da Osmanlı ile olan bağına vurgu yapılma olasılığı da var.
Dergaha ilk adım attığında bahçede koşuşturan oğlunu görür. Ama tanımadığı için sadece seyreder. Ardından Necmiye Sultan oğluna seslenirken Hamid’le göz göze gelir. Alıştığımız üzere bu sahnede insanın aklına hemen her filmde olduğu gibi; kadının başkasıyla evlendiğini, çocuğun başkasından olduğunu düşünecek… vesaire gibi düşünceler gelirken aklımıza, Hamid bir göz hareketiyle oğlum mu diye sorar ve çocuğa sarılır.
Dergahta dersler vermeye başlayan Hamid – i Veli’ye Hacı Bayram talebe olur. Bir süre sonra da Hacı Bayram’ı da alarak Bursa’ya gider. Bir ekmek fırını kurup çarşıda ve Ulu Cami inşaatında ekmek dağıtırlar. Böylece halk arasında Somuncu Baba olarak tanınır. Ulu Cami açılışı geldiğinde padişah Yıldırım Beyezıd’dan ilk hutbeyi Somuncu Baba’ya okutması rica edilir. Burada Somuncu Baba “Hutbeyi okuruz okumasına ama sırrımızı da açığa çıkardınız. Gidiş fermanımızı verdiniz” der. Hutbeden sonra Molla Ferani gitmemesi için ricada bulunur fakat Somuncu Baba kalamaz ve yeniden Aksaray’a dönerek ders vermeye devam eder.
Filmin oldukça sade ve anlaşılır bir dili var. Senaryosu klasik anlamda birbirini takip eden olaylar silsilesi şeklinde devam ediyor. Bu durum filmi basitleştirse de izleyiciye film izlediğini unutturması açısından güzel.
Birçok ünlü oyuncuyu izleme fırsatı bulduğumuz filmde ilk birkaç sahnedeki oyunculuğu kendi adıma beğenmedim. Şam sekansında yönetmen Kürşat Kızbaz’ın rol alması hoş bir detay olmuş.
Görüntülere ayrı bir yer açmak gerekiyor. Özellikle yol sahnelerinde kullanılan mekanlar ve çerçeveler yönetmenin diğer filmlerinde olduğu gibi olağanüstü. İzlerken burası Türkiye’de bir yer olamaz diyebilirsiniz. Bu yüzden Levent Vural, Vedat Vural, Serkan Zelzele, Cihan Karademir ve epic fx studios’a ayrıca parantez açmak gerekiyor.
Film müziğinde ise aşk için gelmişiz ile Mustafa Ceceli’yi dinliyoruz. Filmin manevi havasına oldukça uygun ve adeta filmle içiçe geçen bir seçim olmuş.
Özellikle tasavvufi teması ile inançlı izleyicinin ilgisini çekebilecek ve beğenisini kazanabilecek bir film.
Popüler kültüre hizmet üreten yapıtların üretildiği bir dönemde, Somuncu Baba; Tarihin, Anadolu’nun ve İslam tasavvufunun önemli bir karakterini tanıtmayı amaçlayan ve belki de değerli bir risk alan güzel bir iş.