Ütopya adında bir ülke: Şehir planlaması doğaya uyumlu, tarım kutsal, demokrasi, insan hakları, hayvan hakları konusunda dünyada birinci…
Hiçbir ülke Ütopya gibi olamaz!
Yaşamak istediğim bir ülke var. Adı Ütopya. Ütopya’da çok çeşitli insanlar var. Hepsi birbirinden oldukça farklı. Hepsinin dini başka. Kimisi ağaca tapıyor “yeşil” diye. Neden diye soruyorum, yeşili severim diyorlar. Tanrı yeşildir, yeşil Tanrı’dır diyorlar. Gülümsüyorum geçiyorum, sonuçta onların Tanrısı bana ne! Çokça ülke gezmedim, sadece okudum, büyük mimari yapıları, yeşil parkları, gayri safi milli hasılalarının çokluğunu, temiz sokakları, sanatı, edebiyatı hep okudum. Ama hiç biri benim Ütopyam gibi olamaz.
Biz Ütopyada şehir planlarımızı doğaya uyumlu planladık.
Her sokak yeşile açılsın istedik. Çünkü insan doğa varsa var, yoksa yok. Doğaya uyumlu ekolojik ürünler üretir ve kullanırız. Fosil yakıtları kullanmayı çoktan kaldırdık. Çocuklarımızı orman okullarına gönderdik; her şeyden önce doğayla uyumlu olmayı ve bir arada yaşamayı öğrensinler istedik. El becerileri gelişsin istedik, hayvanlara saygı duysunlar istedik, korumayı öğrensinler, gün doğumunu görsünler istedik ve yağmuru hissetsinler.
Tarım kutsaldır.
Biz en çok çocuklarımızı önemseriz o yüzden bizde onların beslenmesi önemlidir. Dolayısıyla tarım kutsaldır. Biz, yüz yıllık tohumlarımızı tohum bankalarımızda saklarız. Her çocuk tarım eğitimi alır. Her çocuk fide dikmeyi öğrenir. Her çocuğum muhakkak bir hayvan arkadaşı olur ve ondan sorumludur.
Bizim ülkemizde ebeveyn olmak kolay değildir.
Çocuk isteyen çiftler çeşitli testlere girerler ve eğer başarılı olurlarsa çocuk doğurma hakkına sahip olabilirler. Herkes sorumluluk almaya hazır değildir çünkü, o yüzden bu testler her sene tekrarlanır. Dolayısıyla nüfus planlamasına da önem veririz. Bizim Ütopya’mızda çoğulcu demokrasi hakimdir, en küçük sesin bile önemi vardır. Biz herhangi bir mahalleye çöp konteynırı koyarken bile gerekip gerekmediğini, renginin ne olacağını mahallelinin oylamasına sunarız.
“Demokrasi, insan hakları, hayvan haklarının işlerliği” konularında dünyada birinciyiz. Haklar konusunda kadın haklarını ayırmadık, çünkü gerek kalmadı. Erkek çocuklarımızı iyi yetiştirdik, kızlarımıza değer verdik, onlar insan olmanın erdemini çocukluktan bu yana iyi kavradılar.
Ülkenin bir başkanı yok, başkanları sevmeyiz, biz yatay yapılanmadan yanayız. Herkes ülke yönetimde söz sahibidir, ülke bütçesi şeffaftır, her sene bilboardlarda bütçe asılıdır.
Sınırlarımız, bayrağımız, dilimiz var. Her sabah çocuklarımız ülke kurulurken verilen özveriyi anlatan andımızı okuyorlar ki tarihlerini asla unutmasınlar. Bu topraklarda doğan, aynı amaç etrafında bir araya gelmiş bir halkız.
Değerlerimiz var, kanunlarımız var, inançlarımız var. Bütün ibadethanelerimiz aynı sokakta ve yan yana. Zaman zaman benim ibadethanem kapalıyken yan taraftakine gidiyorum. Orada kendi tanrıma dua ediyorum, kimse bir şey demiyor.
En önemli konu, biz ortak ekip biçip, ortak üretip, ortak yaratıp, ortak kazanıp ortak harcıyoruz. Zaten her bireyin doğar doğmaz bir evi var buralarda.
Aylık tarım ürünleri de kapımıza kadar geliyor. Biz parayı bilim için sanat için harcıyoruz. Önemli bilim adamlarımız var, dünyayı dolaşıp yenilikleri araştırıyorlar. Daha nasıl kendimizi geliştiririz onun hayalini kuruyoruz.
Üniversitelerimizde doğa, bilim, sanat, insan ana bilim dalları var. Kimin neye yeteneği varsa onu okuyor, sınavları kaldıralı çok oldu. Her sabah mutlu uyanıyoruz, saate göre değil işe göre çalışıyoruz, işimiz bitmişse küçük hobilerimizi yapmak için dağılıyoruz. Misal ben el dokuması halılarıma yeni bir motif arayışındayım.
Bizim ülkemizde en önemli şey mutlu olmaktır, herkes mutluluğu arar bir de zaman önemlidir, onu dikkatli harcamak gerekir. Şu günlerde en büyük sorunumuz ülke futbol takımının formalarının yeni desenine karar verememek. Bunun için referanduma gitmeyi düşünüyoruz.
Geçen gün dünyadan haberleri izlerken bir ülke gördüm hala laikliği tartışıyorlarmış. Çok garibime gitti doğrusu biz o konuyu bir asır önce çözdük. Ne ülkeler var insan gerçekten hayret ediyor…