Ne yazık ki hakaret etmek insan ruhuna işledi. İdeolojik hakaret bal kaymak oldu insanların yazdıklarına, söylediklerine veya yorumlarına. Günümüzde profesörü de ilkokul mezunu da deli gibi hakaret ediyor. Peki neden?
Geçenlerde gelişen bir durum ve bu durumla birlikte gelişen aksiyonların nasıl insanları rencide edici durumlara sebep olduğuna dair bir yazı yazacağım.
Sosyal medya hesabı üzerinden akademisyen bir arkadaşım;
İnançlı bir insan olduğunu, lakin bir eksiklik olarak Kuran-ı Kerim’i hiç okuyamadığını, dini bilgisinin pek fazla olmadığını yazmış. Bunun birlikte devamlı olarak söylenen “Hayırlı Cumalar” kelimesinin neden söylendiğini anlayamadığını, diğer günlerin hayırsız mı olduğunu merak etmiş. Bununla ilgili bilgisi olan bir arkadaşı var ise kendisine bilgi vermesini” istemiş.
Tamamen masumane ve öz eleştiri içeren bir paylaşım yapmış.
Bu soruyu görünce ben de kıt bilgimle şöyle bir cevap yazdım;
“Merhaba… Naçizane bilgi vermeye gayret göstereceğim. Nasıl ki Pazar günleri Hristiyanlar için, Cumartesi Yahudiler için kutsal gün olarak sayılıyor ise Müslümanlar için de Cuma öyle kutsal bir gündür. Kuran-Kerim’de “Cuma suresi” vardır ve 11 ayettir. Surenin Türkçe mealinden anlamını okuyabilirsiniz. Bununla birlikte Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ve birçok sahabenin Cuma gününün faziletini anlattığı birçok sahih hadisi mevcuttur. Yine bunlara da en kolay internet üzerinden ulaşabilirsiniz. Saygılarımla.”
Buraya kadar her şey normal ve bir problem yok. Asıl sorun bu paylaşıma yapılan diğer yorumlar ile birlikte oluşmaya başladı.
Daha önceki birçok yazımda da dile getirdim. Bir insan ateist olabilir, Hristiyan, Yahudi, Putperest olabilir benim hiç umurumda değil. Benim umurumda olan tek şey ahlaktır. İnsanlara birbirlerine duyduğu saygıdır. Din ve vicdan özgürlüğüdür. Kısıtlama ve engellemelere karşı koymaktır. Bir insanın değerlerine hakaret etmemek, aşağılamamaktır.
Gel gör ki bazı kişilerin bu paylaşıma yaptığı yorumlar beni dehşete düşürdü. Kimi Cuma günü “Müslümanların katliam yapma günüdür” demiş, kimi İslam’a, Hz. Peygambere hakaret etmiş. Kimi ayetleri çarpıtarak aktarmış. Kimi Kuran-ı Kerim hakkında fütursuzca hakaretler etmiş. Bunları yazan kişilerin çoğu kör-cahil insanlar da değil! Hepsi makam mevki sahibi iyi tahsil görmüş insanlar. Avrupa görmüş, ABD’de okumuş, klasik müzik dinleyen, gelirleri kallavi, tam anlamıyla elit insanlar. İfade özgürlüğü tabi ki kutsaldır lakin işin içine hakaret girerse bu durum hiç ahlaki değildir.
Hak, eşitlik, özgürlük diyerek Che Guevara tişörtleri ile gezerler, puro içer, sigaraya hayır derler. Haklarını sonuna kadar arar ideolojilerini ve değer yargılarını sonuna kadar savunurlar. Lakin İslamiyet konusunda konuşan kimseyi dikkate almazlar. Her hafta bir kitabı hatim edip bilgi ve görgülerini arttırırlar, ama Kuran-ı Kerim okuyanı hor görürler. Paris’te kahvaltı, Venedik’te öğle yemeği, kutuplarda penguenler ile akşam yemeği yerler, Dünya’yı gezerler ama hac ibadeti için Kâbe’ye gidenlere laf söyler, cahil ilan ederler. Bunların tam tersini dindar insanlar için de düşünebilirsiniz!
Üniversite mezunu, profesör veya kariyer sahibi olmanız sizi cehaletten kurtarmaz. Bunlara sahip olmak da insanı insan yapmaz.
“İnsanın en kötü yaptığı şey, kendi cehaletini tanıyamamasıdır.”
Hey dindar arkadaşım; bırak senin gibi yaşamayan, düşünmeyen insanları eleştirmeyi, hakaret etmeyi.
Hey arkadaşım; bırak senin gibi yaşamayan, düşünmeyen dindar insanları eleştirmeyi, hakaret etmeyi.
Yapma insanoğlu! Aşağılama. Hor görme. Küfretme. Hakaret etme. Ahlaklı ol, insanı sevki insan olasın, insan yaşayasın.
Unutma tüm renkler senin kardeşin.