Sevgi mi? Birçoğunuzun hemen, “ben sevgi doluyum, herkesi, her şeyi koşulsuz sevebilirim” diyen seslerinizi duyar gibi oluyorum.
Maalesef, ne kadar öyle olduğunu söylesek de herkesin değil ama, çoğu kişinin bir sevgi kriterinin olduğunu düşünüyorum. Güzel ve sevimli olan her şey ne kadar da kolay benimsenip seviliyor değil mi?
Şöyle bir düşünün; bir insanla tanıştınız ve onunla bir şeyler paylaşmaya başlamadan önce karşınızdakinin saçını, kıyafetini, dış görünüşünü ilk önce değerlendirip kriterlerinize uygun değilse hemen oradan uzaklaşmayı seçtiniz ve karşınızdakinin belki de sizin göremeyeceğiniz derinliklerinde saklı o güzelliği keşfedemediniz ve açıkçası baştan kaybettiniz. Bunun gibi birçok örnek günlük yaşantınızda hiç başınıza gelmiyor mu? Benim geçenlerde başıma buna benzer bir olay geldi.
Yağmurlu bir pazar günü, evimizin önünden tedirgin ve şaşkın bir şekilde bir köpek geçti. İlk seferinde o kadar önemsememiştim. Herhalde evine gidiyordur diye düşündüm. Dördüncü geçişinde peşinden koştuk. Köpeğe yaklaştığımızda, korkunç bir şekilde dayak yediğini her tarafının insan tarafından yapıldığı belli olan yaralarla dolu olduğunu gördük. Etraftan; ondan uzak durun, ne kadar da çirkin, size saldıracak diyen insanların seslerini duyuyorduk. Yeğenimle birlikte çevreden gelen seslere kulaklarımızı tıkayarak ona yaklaştık… Elimizi yalamaya başladı ve bana yardım edin der gibi bakan gözleriyle karşılaştık. Hemen onu kalabalıktan uzaklaştırıp sakinleşmesini sağladık.
Sevgi dolu öz
Geçen birkaç gün içinde yaralarını tedavi ettirip sahiplendirmek için herkese sormaya başladık. Ama o kadar çirkindi ki kimse onu sahiplenmek istemedi. Gözlerinden acı dolu bir yaşam geçirdiği o kadar belli oluyordu ki. En sonunda, içindeki o kırılgan ve sevgi dolu özü görebilen bir kişi onu sahiplendi ve ismini Alex koydu. Bir iki hafta sonra, Alex’i evine kabul eden kişi sokakta bir köpek daha buldu. Yeni bulduğu köpek; ufacık ve çok sevimliydi. Onu da evine götürüp sahiplendi. Ufak köpeğin sevimliliğine ve güzelliğine kapılan Alex’in yeni sahibi, etrafın da baskısıyla, iki köpeğe birden bakamayacağını ve Alex’i vermek zorunda olduğunu söyledi. Yani güzel olan, çirkin olanı bir defa daha yenilgiye uğrattı.
Ama her karanlık gecenin bir aydınlık sabahı olurcasına Alex’e ilkinden çok daha iyi bir yuva bulduk. Umarım bundan sonra geçmişteki acılarını unutabileceği bir yaşamı olur.
Sevmenin dış görünüşten değil içteki özden başladığı günlerin geleceği umuduyla bakmak istiyorum yarınlara.
Unutmayalım ki evrendeki her canlı, tanrının birer yansıması. Çirkin diye tabir ettiğimiz her şeyde tanrının bir parçası saklı.
Şölen Güngör