Fenerbahçe nereye gidiyor? Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda yaşanan düşkırıklığı Sarı-Lacivertli camiayı sarstı. Sarı Kanarya, yapay bir çöküntünün içine çekiliyor. Eleştirilerin ardı arkası kesilmiyor.
Fenerbahçe, UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda Monaco’ya elenince medya ve sosyal medyada kıyamet koptu. Bilinçli sporseverler tarafından alaya alınan, belli bir zaman dilimine ait istatistikler ile renklendirilen çok çeşitli felaket resimleri çizildi. Aziz Yıldırım istifaya davet edildi, Pereira’nın işine son verildi, takım ile ilişiği kesilmesi gereken futbolcular belirlendi. Sansasyonel yaklaşımlar ile futbolseverlerin zamanı boşuna harcandı.
Sarı Kanarya eleştiri sağnağının altında sırsıklam oldu
Pereira’nın bu sezon uygulamaya aldığı 3-5-2 kurgusu en çok tepki toplayan noktalardan birisi oldu. Fenerbahçe’nin Monaco’ya karşı orta saha ve hücumda etkisiz kalmasının nedeni yeni sisteme yüklendi. Aslında, 1980’li yıllarda yaygınlaşıp 2000’li yılların başında terk edilen 3-5-2 kurgusu etkili uygulandığı takdirde gollü galibiyetler getirmeye elverişli bir sistemdir. Portekizli teknik direktörün geçen sezon yaşanan düş kırıklığı sonrasında farklı bir oyun sistemi arayışında olması son derece doğaldı ve yeni bir sistemin oturması zaman alır. Bu nedenle, şu anda takım oyununda gözlemlenen aksaklıklar son derece doğaldır.
Sarı lacivertli futbolcular kendilerinden daha güçsüz bir takım olan Monaco karşısında son derece etkisiz ve isteksiz oynadıkları şeklinde eleştirilerek hedef tahtasının önüne kondular, taşıdıkları formanın hakkını vermemekle suçlandılar. Monaco, 2015-16 sezonunda Ligue 1’i üçüncü sırada bitirme başarısı gösterdi. Ligue 1’in futbol kalitesinin Süper Lig’inkinin çok üzerinde olduğu gerçeğinden yola çıkarsak Fenerbahçe’nin kendisinden daha güçlü bir takıma karşı oynadığı ve bir üst tura çıkmayı kılpayı kaçırdığını açıkça görebiliriz.
Sarı Lacivertli yönetim tarafından son 8 yılda 200 milyon Avro karşılığında 55 oyuncu transfer edilmesi gündeme getirilerek Aziz Yıldırım’ın liderlik ettiği yönetim kurulu eleştiri yağmuruna tutuldu. Bu arada Fenerbahçe’nin son sekiz yıllık dönemde iki kere şampiyon olduğu ve haksız şike suçlamaları nedeniyle UEFA Şampiyonlar Ligi’ne hakettiği halde katılamadığı gerçeği hiç gündeme getirilmedi. Ayrıca, sarı lacivertli yönetimin UEFA’nın mali ölçütleri nedeniyle son yıllarda mali disiplini birinci sıraya koyduğu ve transfer dönemlerinde mali açıdan daha seçici ve hassas davrandığından da hiç bahsedilmedi.
Fenerbahçe nasıl hareket etmeli?
Uzun yıllardır Süper Lig’i ikinci bitiren takımlarımızın UEFA Şampiyonlar Ligi’nin ön eleme turlarında elendiğini görüyoruz. Dolayısıyla, Fenerbahçe şu anda ciddi bir başarısızlık ile karşı karşıya değil. Sarı Lacivertliler, bu durumu yaşayan ilk Türk takımıymış gibi acımasızca eleştirilerek yapay bir çöküntü içine çekiliyor. Yönetim Kurulu, sansasyonlardan beslenen çevrelerin oyununa gelmekten kaçınmalıdır.
Yılbaşından beri ülkemizde gerçekleşen terör eylemlerinin neden olduğu tedirginliğe ek olarak 15 Temmuz’da yaşanılan kalkışma sonrasında dış dünyada sarsılan imajımız spor sahalarımıza önde gelen yabancı spor adamları ve sporcuların gelmesini güçleştirdi. Bu nedenle, Pereira’nın işine son verildiği takdirde yerine daha iyi bir teknik direktörün getirilebilmesi çok zor görünüyor. Ayrıca, ligin hemen başında teknik direktör değişikliğine gidilmesi takımın şampiyonluk şansını azaltır. Zira, yeni gelen teknik direktörün uyum süreci zaman alacaktır. Buna ek olarak, sözleşmenin feshi nedeniyle ödenmesi gereken ödence kulübün mali disiplinini bozar.
Monaco maçları kadronun gücünü görmek açısından son derece yararlı bir deneyim oldu. Türkiye’deki huzursuz ortam nedeniyle kadronun eksik görülen noktalarını kaliteli oyuncular transfer ederek kapatmak zor olsa da yabancı sahaları araştırmak ve fırsat bulunduğu takdirde iyi oyuncular ile kadroyu güçlendirmek doğru olacaktır.
Dünyanın en görkemli taraftarlarından birine sahip olan Fenerbahçe önüne çıkan engelleri birbirine kenetlenerek çözme konusunda çok başarılı sınavlar vermesiyle tanınır. Sarı Kanarya’nın Süper Lig’e şampiyonluğun güçlü favorilerinden birisi olarak gireceğine hiçbir şüphe yok. Sarı Lacivertliler’in kadrosunun Avrupa Ligi’nde çeyrek finali zorlayabilecek güce sahip olduğunu düşünüyorum. Her şey inanç ile başlar, seyirci desteği olmadan kazanmak çok zordur.
**