Lille’i görmeniz için birçok sebep sıralayabilirim; seyahat, sanat merkezi, renkli sokaklar, güzel mimarisi. Şehir, bu harmoni sebebiyle 2004 Kültür Başkenti seçilmiş olsa gerek.
Biraz Fransa kokan, biraz Fransa’dan uzaklaşan güzel şehir Lille
Esasen Lille ile ilgili verebileceğim o kadar çok öneri var ki en iyisi size küçük bir gezi programı çıkarayım. İşte size iki günlük yoğun gezi programı. Derseniz ki tadını çıkarmak istiyorum; merak etmeyin, şehirde keyfini sürerek keşfedeceğiniz çok detay saklı.
1890 – 1970 arasında yaşamış ve özellikle İkinci Dünya Savaşı esnasında sürdürdüğü Avrupa’ya hatta Amerika’ya gösterdiği direniş ile akıllarda kalan politikacı Charles de Gaulle’in doğum yeri olan Lille’de tipik Fransız sanat örneklerini görebilirsiniz. Paris’ten sonra ikinci sanat merkezi seçilmesi hiç de haksız olmamış. İşte tam da bu nokta da size tavsiye edebileceğim iki müze var;
Lille Güzel Sanatlar Müzesi
(Le Palais des Beaux – Arts de Lille)
Rubens, Van Dyck, Goya, Raphaël, Carpeaux gibi çeşitli dönemlere ait resim ve heykel alanında isim yapmış sanatçıların eserlerini görebilirsiniz. Yine gerçekçilik akımının ünlü ressamı Gustove Courbet’in Ornans’ta Akşam Yemeği Sonrası (L’apres – Diner A Ornans) tablosu sergiye açık.
Charles de Gaulle Evi (Maison Natale Charles de Gaulle)
Charles de Gaulle ve ailesine ait objeler bulabileceğiniz müzede, tarihi koklayacak ve dönemin Avrupa yaşamı ile ilgili birçok ipucu bulacaksınız.
Sanat tarihi gezinizden sonra kendinizi alışveriş için sokaklara atabilirsiniz. Mutfak eşyasından çocuk oyuncaklarına ama en çok kıyafete dair dükkanlar mevcut.
National Caddesi (Rue National) ve Jacquemars Caddesi (Rue Jacquemars) merkeze çok yakın birbiriyle bağlantılı birçok alışveriş caddesinden sadece ikisi.
EuraLille ise her adımda karşınıza çıkan alışveriş merkezlerinden en büyüğü. Alışveriş turunuzun hediye seçme faslında herhangi büyük zincir marketlerinden birisinden şarap almanızı önerebilirim. Fransa’nın her bölgesine, her bağ ve üzüm türüne göre yapılmış şaraplar raflarda o kadar yer kaplıyor ve en önemlisi o kadar ucuz ki şaşırmamak elde değil.
Peki Avrupa şehri olur da büyük güzel bir meydanı olmaz mı? General Gaulle Meydanı (La Place du Général de Gaulle) aynı zamanda şehre ayak basanların buluşma noktası. Fotoğraf makinanıza hayli yükleneceğiniz bu meydanda her binanın ayrı bir hikayesi ve güzelliği var.
Ticaret Odası (La Chambre de Commerce et d’Industrie)
Saat kulesi de bulunan bina, vakti zamanında eski Hollanda’nın refah ve zenginliğini sembolize etmek için yapılmış. Anlayacağınız Almanya, Hollanda ve Fransa’nın neredeyse göbeğinde olması sebebiyle tarihi olarak çok hareketlilik geçirmiş.
Eski Borsa Binası (La Vielle Bourse)
Binanın yapısı gerçekten göz alıcı. Küçük bir araştırmadan sonra öğrendim ki bu güzel detaylar, Flamanların yeniden doğuşu sayılan 17. yüzyıla ait tipik mimari karakteristiği oluyormuş. 24 ayrı yaşam alanı olan binanın ortasında bir de avlu bulunmakta.
Tanrıça Anıtı (La Colonne de la Déesse)
Lille’in yakın tarihi ile ilgili kısa bilgi veren bir anıt. Çünkü 1792’de Avusturya tarafından kuşatılmış Lille’in sakinlerinin kahramanlığını anlatıyor. Tanrıçanın bir elinde silahların fitillerini yakmak için ateş varken bir eli de yeri gösteriyor. Sizce neden? Tanrıça, kuşatma yapanları reddederek gidecekleri yeri gösteriyor olabilir mi?
Şehir sadece bunlardan ibaret değil. Bir kere, çevre ülkelerden özellikle Belçika’dan o kadar turist alıyor ki, ziyaretçileri şehirde daha uzun süre tutmak için çeşitli pazarlama taktikleri geliştirilmiş. Yine merkezde yer alan tarih kokan Tiyatro Binası’nda günümüzün pizza markasının canlı reklamını izlemek güzel bir tezatlık oluştururken sokaklarda mağaza çalışanlarının ilginç mini turlarına rastlayabilirsiniz.
Bu renklilikte gençler de kendilerine yer edinmiş ve bedava kucaklama (free hugs) pankartlarıyla kendilerine kucaklayacak ziyaretçi arıyor. Bulabildiler mi dersiniz? Evet, başardılar!
Ulaşım: Paris, Brüksel, Amsterdam’dan uygun fiyata trenle ulaşabilirsiniz. Bu şehirlerden günübirlik ziyaret yapabilirsiniz.
Detaylar:
- Benim gibi çocuklu seyahat edecekseniz mutlaka oyuncak mağazalarına vakit ayırın, zaten zorunda kalacaksınız. Organik, tahta oyuncaklar satan konsept mağazalar sadece çocuğunuzu değil sizi de baştan çıkaracak
- Başlıkta Fransa’dan uzaklaşan şehir olduğunu belirttim. Tarihinde Romalılara kadar dayanan o kadar ülkenin kuşatmasında veya sınırlarında kalmış ki Latince’den başlayarak birçok dil konuşulmuş, birçok ülkenin sanat izlerini taşımış. Bu gözle bakarsanız siz de aynısını hissedeceksiniz.
Montrö’de kendi masalını yaratmak
İngiltere’den Bir Yaşam Kritiği
Makedonya Gezisi: Dört Günde Üsküp