Küratörlüğünü Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’ın yaptığı Eda Soylu’nun ‘Evi Yeniden Kurmak’ isimli sergisi Kadir Has Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Galeri KHAS’da açıldı.
Eda Soylu‘nun mekan düşüncesinin ve özel olarak da ev kavramının sökümüne ve yeniden kurulmasına dayanan çalışması galeri mekanında kurulmuş bir yerleştirme. Gerek farklı evlerin yıkımlarından toplanmış yapı malzemelerini gerekse sanatçının kendi evinden ‘söktüğü’ ve galeri mekanına taşıdığı mimarlık elemanlarından oluşturduğu yerleştirmesi ev, hane, mekan kavramlarının yapı sökümünü ve yeniden inşasını içeriyor. Soylu, galeri mekanına ise betonla bütünleştirdiği gerçek kurutulmuş çiçekleri uygulayarak ve bunları çiğneyerek yok etmesini isteyerek izleyiciyi karmaşık ve kendisiyle çelişen bir eyleme sürüklüyor.
Sergi 13 Ocak 2017 tarihine kadar açık kalacak.
Sergi Hakkında
Ev bir sığınaktır ve insan daima bir barınak/sığınakla mevcuttur. Göç insanın hayatta karşılaşabileceği en korkunç deneyimlerdendir. Göç, beden ve zihinden çok ruha inen bir darbedir. Günümüz yersiz yurtsuzlaşmış insanların dünyasına tanıklık ediyor. Sokaklar göçmenlerle yüklü. Göçmen evini terk etmiş, anılarından kopmuş, ruhu parçalanmış insandır. Belki ve ancak yeni bir hayat kurar, yeni bir yurt edinirse bir nebze sağaltabilir onu.
Eda Soylu, evini söküyor. Evinin kapılarını galeri mekanına taşıyor ve onlarla yeniden bir ev kuruyor. Bachelard, evlerdeki çekmecelerin bile bir poetikasının olduğunu belirtiyordu. Sokaklar dolusu göçmenlerle özdeşleşme içine Eda Soylu, evini yeniden kurarken ikili bir süreci başlatıyor: evin sökülmesi, göçmenlik. Bunun içerdiği, yüklediği tekinsizlik duygusu. Parçalanmış bir evin yarattığı yıkım hissi. Ama galeri mekanına o evi yeniden kurarken bu defa yabancı bir yurtta yeniden ev kurmanın her şeye rağmen getirdiği tekinsizlik duygusunu, onu aşmanın sınır şartlarını sorguluyor: başkasının yurdu bana bütün yabancılığım ve yerleşikliğimle yeni bir ev fırsatı verebilir mi?
Bu sadece büyük ve siyasal göçlere dönük bir sorgu değil. Bütün dünyanın içinden geçtiği kentsel dönüşüme, içinde yaşadığımız mekana yabancılaşmanın en ilginç türlerinden biri olan yeni/den kent kurmaya dönük bir sorgulama aynı zamanda. İçinde olduğumuz ve dışına atıldığımız bir dünyanın kabalığını yere serilmiş, betonun içinde kuruyan çiçeklerle gösteriyor Soylu. Modern dünya insanın yabancılaşma tarihidir. Doğayla bir bütün olan insan modernleşmeyle birlikte önce ondan kopuyor sonra da kendisine, doğallıkla bütünleşmiş emeğine yabancılaşıyordu. Bu zamanla insanın neredeyse bütünüyle kendisine yabancılaşmasına dönüştü.
Eda Soylu kurumuş çiçeklerin fenomenolojisiyle ve onları mekanın içinde kendi evinden oluşan bir mekanla bütünleştirerek bu yabancılaşmanın altını çiziyor. Doğanın yittiği ve mimesissinin ortadan kalktığı bir dünyada doğanın ötedeki anlamını çağrıştırarak ve bizi yıkımların eşiğine taşıyarak feonomenolojik olanı kültürel ve siyasalın içine çekiyor.
Eda Soylu, evi yeniden kurarak, o evi başka bir mekanda, derme çatma bir şekilde yeniden inşa ederek, tekinsiz bile olsa, bize insanın evinin kendisi olduğunu, insanın kendisini evinde bulduğunu duyumsatıyor.