Sınırlı, İstanbul Fotoğraf Galerisi’nin gerçekleştirdiği ilk edisyon sergisidir. Sergide, temsil ettiğimiz sanatçılarımızla birlikte sergisini gerçekleştirdiğimiz toplam on altı fotoğrafçı yer almaktadır.
Eserleri olan sanatçılar; Stanko Abadzic, Haşim Aygün, Sevil Alkan, İlknur Can, Hakan Çınar, Dincer Dökümcü, Emrullah Eyvallah, Onur Korkmaz, Mehveş Lelic, Timurtaş Onan, Tamer Serbay, Imre Szabo, Erhan Şermet, Tuncer Tunç, Cem Turgay ve Erdem Varol
Baskı sayısını sınırlamak, fotoğrafın bir sanat eseri olarak değerlenmesine ve orijinal bir eser olmasına katkı sağlamaktır. Sanatçı, eserinin kaç adet basılacağını belirler ve o adetle sınırlandırır. Sergide bulunan eserlerin edisyon sayıları 1 ile 20 arasında değişmektedir.
Beyaz ışığın, uçsuz bucaksız, sessiz ve karanlık mekanların içine doğru şiddetli huzmeler şeklinde süzülmesi ile alışılmadık formların, çizgilerin ve belirgin kontrastların olduğu bir dünyaya giriyoruz. Timurtaş Onan kentsel dönüşümün mega etkileri öncesi, İstanbul’un neredeyse kullanılmayan iki tarsanesinin suskun halini fotoğrafladığı “Terk edilmiş” adını verdiği çalışmasından ve fotoğraf sanatını sevmeme neden olan şehirlerin başında gelir dediği Paris üzerine yaptığı seriden birer eser ile sergide yer alıyor.
İstanbul Fotoğraf Galerisi’nin ilk edisyon sergisi
Fotoğraf sanatının Balkanlar’da ki en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Hırvat fotoğrafçı Stanko Abadzic’in farklı dönemlerde ürettiği seri çalışmalarından iki fotoğraf ile sergiye dahil oldu. Sanatçı fotoğraflarında ki şiirsel anlatımı, ışığı ve nostaljik kompozisyonları ile kent ve taşra yaşamındaki değişmeyen değerleri ve çocukluğun kaygısız günlerini arıyor.
Cem Turgay; sergide yer alan güzellik algısına karşı durarak yaptığı ironik, grotesk fotoğraflar ile düşlerini yorumlarken, gerçekliği sorguluyor. Korkularını, hezeyanlarını, travmalarını kışkırtıcı ve akılları meşgul eden bir biçimde ifade ediyor.
Kurgusal kompozisyonları ile karşımıza çıkan diğer sanatçı Tuncer Tunç ise geniş mekanlarda kullandığı küçük ama güçlü imgeler ile günümüzde yaşanan trajediler, ekonomik ve politik sistemin dayatmaları sonucu ortaya çıkan yabancılaşma etkisini fotoğraflarına taşıyarak bizlere yaşamı sorgulama cesareti aşılıyor.
Belgrad’da yaşayan Macar asıllı fotoğrafçı İmre Szabo, ışık ve gölgeler” ile oynarım zira ben bir fotoğrafçıyım sözleri ile ifade ediyor kendini. Basın fotoğrafçısı olarak yaşamını sürdüren sanatçı, sayısız görüntü, olay ve insan hikayelerini dingin ve çocuksu bir masumiyet ile anlatmaya çalışmış fotoğraflarında.
Sergideki bir diğer isim ise Erhan Şermet. Fotoğraflarımda insanlar doğrudan boy göstermekten çok arkalarında bıraktıkları izler veya arkalarına saklandıkları sembollerle yer alıyorlar. Detaylar bütünü, uçup giden şimdiki an geçmişi ve gelecekte olabilecekleri ele veriyor. Fotoğraflarım gerçek hayattan çok farklı değil, her şey izleyicinin zihninde tanımladığı dediği Parçalar-İşaretler adlı çalışması ile.
Farklı sanat disiplinlerini bir arada kullanan sanatçı Tamer Serbay, eski ustaların çalışmalarını dijital fatoğraf üzerine aktarıp, akrilik pentür kullanarak çağdaş sanata kazandırıyor.
İki genç sanatçı iki farklı teknik. Dinçer Dökümcü “o anı kaydediyorum, sonrasında hayallerimi o ana aktarıyorum dediği eserlerinde polaroid fotoğraflar üzerine yağlı boya uygulamıştır. Haşim Aygün, insan bedenlerini tüm cinsel kimliklerinden sıyrılarak, bulundukları ortamın sesiz doğal nesneleri haline dönüştürdüğü fotoğraflarında, sanatsal baskı tekniklerinden “Van Dyke” yani güneş baskısını kullanmıştır.
Sınırlı sergisinin diğer iki genç sanatçısı Erdem Varol ve Onur Korkmaz. Mesafeler; tek bedene, kısıtlı zamana, sınırları olan bir mekana sıkışıp kalmanın yarattığı huzursuzluk ve varlığından huzur duyduğum canavarlara dair biriktirdiğim hikayelerimdir diyor Erdem Varol. Onur Korkmaz, son tüketim tarihi geçmiş bir kentti, tarihi geçmiş bir filmle ve biraz da günübirlik hikayelerle inşa ediyor “Leke” adını verdiği çalışmasını.
Sergide yer alan son isim ise Mehveş Leliç. Evsel iç mekan ile dış mekanı görsel olarak ilişkilendirirken iki mekandaki zaman mevhumunu irdeliyor fotoğraflarında. Toplum tarafından genellikle kadınsılığa atfedilen evsel iç mekanın ve evcimenliğin sınırlarını, ayna yansımaları ve kompozitleme kullanarak belirsizleştirmeye ve daha büyük kavramlarla bağlantısını ortaya koymaya çalışıyor genç sanatçı.