Memelerdeki asimetrik görünüm, çoğu zaman estetik bir problem gibi düşünülse de, iki meme arasındaki şekil ve boyut farklılığı kimi zaman meme kanserinin habercisi olabiliyor.
Hastalığın erken teşhis edilmesinde kişinin kendi meme yapısını tanıması, düzenli olarak ayna karşısında elle muayene yapması ve doktor kontrollerini ihmal etmemesi önem taşıyor. “1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” öncesinde Memorial Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Cenap Dener, meme kanseri ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Ailesinde meme kanseri öyküsü olanlar 2-3 kat daha fazla risk altında
Kadınlarda en sık görülen kanserler arasında ilk sırada yer alan meme kanseri her 8 kadından birinde ortaya çıkmaktadır. Hastalığın oluşumundaki en büyük risk faktörü, kadın olmaktır. Her yüz kadına karşılık bir erkekte meme kanseri görülmektedir. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar ve en sık 50-70 yaş arasında görülür. Ailede meme kanseri öyküsü bulunması riski arttırmaktadır. Annesinde veya kardeşinde meme kanseri olanlarda hastalığın görülme riski 2-3 kat daha fazladır. BRCA1 ve BRCA2 genlerinde bozulma yani mutasyon var olan kişilerin hem meme hem de yumurtalık kanserine yakalanma ihtimali riski yüksektir. Bunlar haricinde; hiç doğum yapmamış olmak, erken yaşta adet görmek, geç yaşlarda menopoza girmek de riski arttıran faktörler arasındadır. Menopoz sonrası 5 yıldan uzun süre hormon destek tedavisi alanlarda da risk artışı yaşanmaktadır. Menopoz sonrası obezite de risk yaratır. Gelişmiş ülkelerde az gelişmiş ülkelere kıyasla daha sık meme kanseri görülmektedir.
Menopoza giren her kadın yıllık meme tarama testlerini yaptırmalı
Meme kanserleri vakalarının 3’te 2’si menopoz sonrasında görülmektedir. Bu nedenle menopoza giren her kadının yıllık olarak meme kanseri tarama testlerini yaptırması erken teşhis açısından faydalı olacaktır. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kişilerde tarama çok daha erken yaşlarda başlamalıdır. Meme taramasında; doktor muayenesi, dijital mamografi ve meme ultrasonografisi birlikte yapılmalıdır.
Cerrahi yöntem tümör boyutuna ve sayısına göre belirleniyor
Meme kanserinin tedavisinde en etkili yöntem cerrahi tedavidir. Kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları sıklıkla cerrahi sonrasında tekrar etme riskini azaltmak amacıyla yardımcı yöntemler olarak kullanılmaktadır. Cerrahi yöntemler memenin tamamının alındığı “mastektomi” ya da sadece tümörlü kısmın alındığı “meme koruyucu cerrahi” olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu yöntemlerden hangisinin uygulanacağına tümörün boyutuna, memedeki tümör sayısına ve diğer risk faktörlerine bakılarak karar verilir. Meme koruyucu cerrahide meme şekli korunmaktadır. Memenin tamamen alınması gereken vakalarda ise meme cildi korunarak içi boşaltılmakta ve silikon protez ya da kendi kas dokuları ile meme şekli yeniden oluşturulmaktadır.
Tedavide son günlerde gündeme gelen bir başka yöntem meme kanseri aşısıdır. Aşının Küba’da bulunduğuyla ilgili haberler yapılmaktadır. Bu tür kanser aşıları gelişmiş ülkelerde araştırılmaya devam etmektedir, ancak yararlarını ispatlayan yeterli klinik çalışmalar henüz yoktur.
Östrojen hormonu içeren ilaçlar uzun süre kullanılmamalı
Meme kanseri riskini azaltmak için kesin bir yöntem bulunmasa da, alınacak bazı önlemlerle hastalığın erken teşhis edilmesi sağlanabilir. Bu önlemlerin en başında “kendi kendine meme muayenesi yapmak” gelmektedir.Her kadın kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenerek, ayda bir kez kendini muayene etmelidir. Gelişmiş ülkelerde okullarda kendi kendine meme muayenesi eğitimi verilmektedir. Bu muayene sayesinde meme kitleleri henüz çok küçükken fark edilebilmektedir. Bir diğer önlem de östrojen hormonu içeren ilaçların uzun süre kullanılmamasıdır. Kadınlar 40 yaşında ilk mamografilerini çektirmeli, normalse iki yılda bir, iyi huylu patolojik görünümler varsa yıllık kontrolleri aksatmamalıdır.