Reis sıfatının kullanımı ve nedenselliği

“Reis” sıfatı uygar bir dünyada ve uygar bir toplumda birisine atfedilen bir sıfat olmadığı ve olamayacağı gibi, laik ve gerçek demokratik toplumlarda bu sıfatı kullananlar da olmaz.

Reis sıfatının kullanımı ve nedenselliği

“Reis” sıfatı, birey olabilmeyi başarmış, analiz ve değerlendirme yapabilen, gerektiğinde itiraz edebilen kişilerin bir araya geldiklerinde kullanmaktan haz aldıkları bir sıfat değildir. Daha doğrusu bu tür gelişmiş toplumsal yapılarda bu tür bir ifade, toplumsal literatürde söz konusu değildir.

Çünkü “reis” sıfatı, kullananların ancak bir araya gelip küme grup, topluluk olabildiklerinde nefes alabilenlerin, bu şekilde daha rahat davrananların, kendi varlıklarını ancak bu şekilde anlamlı bulanların kullandıkları bir sıfattır. Çünkü reislik sıfatının kullanımı sadece lider ve önder olabilmeyle ilgili gerçekliğin çok ötesinde, sorgusuz ve sualsiz tabi olmayı ve kendine tabi görmeyi içeren ve hatta belli ölçülerde içinde tapmayı ve tapınılır olmayı da barındıran feodalite kültürüdür. Postmodern ilkellik tanımlaması bu anlamda hiç de aykırı durmaz.


Reis sıfatının kendisi için kullanılmasından keyif alan, isteyen ya da en azından itiraz etmeyen kişi ya da kişiler ise tıpkı kullananların zihniyetinde olduğu gibi kendisine tabi olunmasını ve buyruk vermeyi yaşam biçimi olarak görenler kişilerdir.

Özetle reislerin, reisçilerin ve reisçiliğin olduğu toplumsal yapılar az gelişmişlik ve gelişmemişlik kavramları ile ilişkilendirilebilecek ekonomik temelleri ve boyutları olan üretim ilişkilerinin sınıfsal karakterindeki bozulma ve adaletsizliklerin gerekli kıldığı çözüm adına ortaya çıkan toplumsal klikleşmelerden başka bir şey değildir.


reis önder lider

Bu bağlamda “reis” kimi zaman dini bir önder, kimi zaman ırkçı bir önder, kimi zaman talancı bir önder, kimi zaman güya adalet dağıtan bir önder olabilir.

Tabi olma ve aidiyetin en ilkel biçimiyle bağlılık kültürünün yaşatıldığı bir çeteleşme, güruhlaşma, mafyalaşma ve cemaatleşme gibi pratikleri olan, özne olarak kimi zaman abi, kimi zaman imam, kimi zaman şef, kimi zaman önder, kimi zaman lider, kimi zaman da her türlü ideolojik bir komutan olarak karşımıza çıkar.

Uygarlığın ve uygar toplumsal yapıların temel koşulları olan bağımsız ve özgür düşünceli bireylerden oluşan evrensel toplum yapısı, reisçiliğin var olduğu yerde olamaz. Ya da böylesi bir toplumsal yapıda reis ve reisler olmaz.


Eğer bir ülkede reisler ve reisçiler görmek istenmiyorsa; yapılması gereken reisçileri aşağılamak değil, reislere ihtiyaç duyulmayan bir düzen kurmaktır. Bunun da biricik yolu laik ve sınıf eşitliğine dayalı demokratik toplumsal mücadele ve amaçlardır.

1984’ün Gözünden Türkiye’ye Bakmak