Cryonics projesi olarak bilinen, insanları dondurup yıllar, yüzyıllar sonra uyandırma düşüncesi uzun zamandır gündemde. Dünyada çeşitli hastalıklar veya yaşlılıkları sebebiyle ölmeden önce dondurulmayı seçerek tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği gün için anlaşma yapan insanlar var.
Bir anlamda ölüme meydan okuyarak bedenlerinin dondurulmasını isteyen bu insanlar yüzyıllar sonra diriltilebilecekler mi bilinmez. Ölümsüzlük ve tıbbın gelişeceğine olan inançla bu işe ilk soyunanlardan ABD’den Dr. Eugene Donovan ve Türkiye’den Çerkez Ethem’in yeğeni olarak bildiğimiz Güner Kuban var.
İşte ölüme meydan okuyup vücudunu donduranlar…
Cansız bedenler, içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede, tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği günü bekliyor.
Ölümsüzlük peşinde olanlardan ilki ABD’de Oakland City’de yaşayan 71 yaşındaki psikiyatr Dr. Eugene Donovan. Hayalci kişiliğiyle tanınan doktor Donovan, yakalandığı yemek borusu kanserinden kurtulamayacağı kesinleşince bilimin ve tıbbın ölümsüzlüğü bir gün bulacağı ama kendisinin buna yetişemeyeceği inancıyla dondurulmaya karar verdi.
Psikiyatr Dr. Eugene Donovan’ın öyküsü
ALCOR Life Extension Foundation’la bir anlaşma imzaladı. Eugene’in dört öz, üç de üvey çocuğu vardı. Üvey çocuklar bu olayı parayı sokağa atmak olarak görüyor ve Eugene’in ölümünden sonra kendilerine hiçbir şey kalmayacağından yakınıyorlardı ve aile ikiye ayrıldı.
Üvey çocuklardan biri Eugene’in zihinsel durumunun yerinde olmadığını ortaya attı. Diğer kardeşler ise hemen harekete geçip tersini ispatlayan bir rapor aldı. 10 Mart 1989’da Eugene iyice zayıf düşmüş, durumu daha da ağırlaşmıştı. Artık ölmeye hazırdı. Hatta hala yaşadığına öfkeleniyordu.
Sonunda 21 Mart 1989 sabahı öldü ve hemen işlemlere başlandı. Kanı damarlardan boşaltıldı. Ardından damarlar basınçlı steril suyla temizlendi. Eugene yalnızca başının dondurulmasını isteyenlerdendi. O, bir gün tek bir hücreden bir insanın yaratılacağına, bilimin bu kadar ilerleyeceğine inanıyordu.
Operasyonun en önemli aşaması nöroizolasyon aşamasıydı. Eugene’i hedefe götürecek olan bu aşamaydı. Bedeni ise geri gönderilip yakıldı. 70 dakikalık ölümden sonra hayata döndürüldü.
Sözlük anlamı, insanların bilinmeyen bir gelecekte çözülmek üzere dondurulması olan “cryonics” terimi, ilk olarak 1965 yılında kullanıldı.
Ancak ilk kez Neil R. Jones 30’larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu. Ünlü fizikçi Robert C. W. Ettinger da 1964’de yayımlanan “Ölümsüzlük İhtimali” adlı kitabında insanların gelecek yıllarda canlandırılmak üzere dondurulması fikrinin akla yatkın olduğunu ileri sürüyordu. Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford’dı.
1967’den beri buzlar içinde diriltileceği günü bekliyor. Bazıları için insanları, nano teknolojinin ve tıbbın çok ilerlediği, her hastalığa çare bulunabildiği, tek bir hücreden bile bir insanın yeniden yaratılabildiği bir çağda uyandırmak üzere dondurmak için paralarını almak umut tacirliğinden başka bir şey değil diye düşünülebilir. Ancak yapılan deneyler insanları aksi düşüncelere de itebiliyor.
Dr. Segal ve köpeği Miles
Bu konudaki meşhur deneylerden biri de Dr. Paul Segal’in 1992’de American Cryonics Society’nin sponsorluğunda California Oniversitesi’nde yaptığı deney.
Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles’ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri en büyük ispatlardan biri olarak sayılıyor.
Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmiş. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndürüldüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıdığı, alışkanlıklarının ve huylarının değişmemiş olduğu görüldü. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.
Dick Jones ve Ted Williams
Anlaşma gereği dondurulanların veya dondurulmak üzere kontrat imzalayanların ismi bir sır olarak saklanıyor. Bunu açıklamak isteyenlerinki hariç. Bilinen dondurulmuş en ünlü iki isim yazar Dick Jones (Dick Clair olarak da biliniyor) ve efsane beyzbol oyuncusu Ted Williams.
Mel Gibson’ın “Forever Young” filmi
Cryonics, Mel Gibson’ın “Forever Young” filmindeki gibi ileride canlandırılmak üzere dondurulması öyle cesedi (onların deyimiyle hastayı) buzların içine yatırmakla olmuyor. Çünkü insan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. Bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.
Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine eksi 50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede korunuyor.
En büyük cryonics şirketi ABD’li ALCOR Life Extension Foundation
ALCOR şirketini American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. Tüm bedeni dondurmak 150 bin dolar. Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen 200’ün üzerinde “hasta” olduğu biliniyor.
Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 900 ile 1000 civarında. Tüm bedeni dondurmanın bedeli 150 bin, yalnızca başı dondurmanın bedeli ise 80 bin dolar. Ödeme kolaylıkları da sağlanıyor.
Önce bir hayat sigortası yaptırıyorsunuz. Sigortanızın primlerini ölene dek düzenli olarak ödüyorsunuz. Ölümünüzden sonra kalacak olan toplu para yakınlarınıza ödenmiyor, bir miktarıyla dondurulma masrafları karşılanıyor.
Geri kalanı ise faiziyle birlikte yeniden hayata döneceğiniz, yani buzların çözüleceği güne kadar sizin adınıza biriktiriliyor.
Türkiye’deki isim Güner Kuban
Türkiye’de de Güner Kuban, bu dondurulma anlaşmasını imzalayan isimlerden biri. Kuban, bu uygulamayı “artık kefenin de cebi var” diyerek özetliyor. Ve “yaşama gelmeyi ben seçmedim, öyle sıradan biri de değilim, ölümü bekleyemem. “Happy end” olarak adlandırılan mutlu ölüme inanıyorum, ben aynı zamanda dünyada ilk defa vücut canlıyken dondurma sözleşmesini 1986’da ALCOR’la imzalayan kişiyim” şeklinde açıklamasına devam ediyor.
Kendisinin dondurulmayı istemesinin nedenini ise şu sözlerle anlatıyor: “Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı. Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek.
İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100’ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta istediğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana.”
Güner Kuban, Çerkez Ethem’in torunu
Dünyada ilk canlı olarak dondurulacak kişi olmayı hedeflediğini söyleyen Kuban, “Artık yaşam sevinçlerim azalmaya başladı. Yaşlılığın tuzağına düşmek istemiyorum. İnsanlar ruhlarıyla beraber yaşlanıyorlar ama benim ruhum hala 17 yaşında. Biraz daha yaşarsam zaten gençleri kıskanmaktan öleceğim. Şimdiye kadar mutlu yaşadım. Şimdi de mutluyum. Yürüyebiliyor, yüzebiliyor, okuyabiliyor ve yazabiliyorum. Bunlar beni mutlu ediyor. Şu an beni mutlu eden işlerimden biri de Çerkez Ethem’in torunu olarak dedemin hayatını yazdığım kitabı bitirmek. İşlerim bitince ve okuyup yazamamaya başladığım zaman, elden ayaktan düşmeden Kolombiya’ya gidip ötenazi yaptıracağım. Ardından da dondurulacağım” diyor.
Kuban, cryonics işleminin dini kurallara aykırı olup olmadığı sorusunu ise, “Bugünün tıp anlayışına göre ölü olarak kabul edilen kişiler, yarının tıp bilgi ve anlayışına göre ölü olarak kabul edilmeyecekler ki” diyerek yanıtlıyor.
Anlaşma imzaladığınız firma size bir bilezik ya da kolye veriyor. İçinde, beklenmedik bir şekilde ve yerde ölürseniz sizi bulanların nereye başvuracağı yazılı oluyor.
Kuban, ALCOR şirketinin Türkiye temsilciğini yapmış
Kuban, bir Türk işadamının dondurulduğu bilgisini de veriyor. “Bu kişiler arasında ünlü isimler de vardı. Onlardan biri Türkiye’nin çok yakından tanıdığı bir işadamıydı. Cenazesi olduğunda boş tabut içinde namazı kılındı, ailesi tarafından mezara götürüldü, tabut gömüldü. İnsanlar boş tabutun arkasından ağladılar.
O süreçte ölür ölmez müdahale edildi, sonra vücudu Amerika’ya gönderildi. Dondurulan vücutların konulduğu kabinler çok dayanıklı. Doğal afetler, örneğin depremde enkaz altında kalmaya dayanıklı. Zarar görmüyorlar.” açıklamalarıyla süreci açıklıyor.
Kuban, Amerika’da 1980’li yıllarda yaşamış ve ALCOR firmasıyla dondurulma anlaşmasını imzaladığında ALCOR şirketinin Türkiye temsilciliğini de almış. O zaman 16 Türk anlaşma imzalamak için kendisine başvurmuş. O isimlerin kimler olduğunu açıklamıyor.
Videonun tamamını YouTube‘dan izlemek için tıklayın
Bilim Dünyasında Nanoteknoloji Devrimi
Dünyada ilk kafa nakli 150 doktorla seneye yapılacak