Bu milletin üzerine tank sürülmeden önce toma da sürüldü! Başkanlık sistemi solculara başkan çıkarma şansı verecekse %10’luk oy barajına niye hiç dokunulmadı? Açık açık söylesenize bizim derdimiz; ‘Eskisi gibi olabilmek’ diye! Başımızda padişah olsun, evimize hapis 4 kadın olsun, sevmediklerimizi doğrudan asalım, birkaç sure öğrenip okumakla öğrenmekle falan uğraşmayalım diye…
İbn – i Haldun’un “Su nasıl suya benzerse, bir milletin geleceği de geçmişine öyle benzer.” diye güzel bir sözü vardır. Bu sözden hareketle düşününce belki de bizim milletimiz de hep böyleydi, Atatürk mucizevi kurtuluşun ardından hilafet ve saltanatla köleleştirilmiş milleti devrimlerle elinden geldiğince özgürleştirdi.
O öldükten sonraysa gerek yönetenler ve gerekse milletin bir kısmı geriye yani geçmişteki hallerine dönmek için mücadele etmekteler…
Tarihimiz övünülecek şeylerle dolu, elbette yerilecek şeyler de olduğu gibi
Üstelik tarihimiz dünya tarihinin en önemli imparatorluklarından biri olan Osmanlı Devleti, hatta Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 Türk devleti ile de sınırlı değil.
Osmanlı Devletinin tarihimizde öne çıkması ise dünya tarihine etkisi ve uzun ömrü dolayısı ile anlaşılabilir. Devletin yıkılışı ise birkaç yıl içerisinde değil neredeyse 200 yılı bulan uzun bir gerileme süreciyle gerçekleşti. Çünkü geri kalmıştı, çünkü yeniliklere kapalıydı, çünkü iyi yönetilmiyordu. Sonunda da her hasta adam gibi öldü.
Zorlu bir kurtuluş mücadelesinin ardından Atatürk, eskisine benzemeyen bir devlet kurdu. Kolayca hastalanıp ölmesin diye… Cahil, geri kalmış ve yüz yıllarca köle gibi yaşayan insanları değiştirirken de devrimleri kullandı. Modernleşip kültürlü, eğitimli ve özgür bir birey gibi yaşasınlar diye.
Cumhuriyeti ilan edişi ile ölümü arasındaki yaklaşık 15 yıllık zaman zarfında elinden geldiğince özgür ve modern bir insan olarak şekillendirdi eski köleyi. O öldükten sonra ise hala köle ruhlu kalmış cahiller başladılar eskisi gibi yaşayabilmek için mücadele etmeye.
Savaşları uzunca süre devam etti. Yayıldılar bünyeye hastalık gibi. Güçlenene kadar o tarikat senin, bu şeyh benim kapı kapı dolaştılar. Kendilerinden ne isteniyorsa verdiler, istediklerini alabilmek için.
Neydi istenen? Eskisi gibi olabilmek işte!
Gelişmeyen, asan, kesen, kendisini yönetenin kölesi, karısının pardon karılarının sahibi gibi davranan heriflerin ve bunların kölesi olarak hayatları şekillenmek zorunda olan kadınların ve çocukların yaşadığı bir ülke!