Dünya Bankası, Türkiye Düzenli Ekonomik Notunu (TREN) yayınladı. Türkiye için büyüme tahminini yüzde 3,1’e düşürdü.
Son ekonomik gelişmeler üzerinde odaklanarak her üç ayda bir Dünya Bankası tarafından hazırlanan ve Türkiye’deki kilit makroekonomik değişkenlere ilişkin tahminlerini sunduğu Türkiye Düzenli Ekonomik Notunu (TREN) yayınladı.
Türkiye’nin büyüme tahminini yüzde 3.1’e düşürdü
Dünya Bankası’nın son Türkiye Düzenli Ekonomik Notuna göre, başarısız darbe girişimi sonrasında özel yatırımların ve tüketimin yavaşladığı görülüyor. Yüksek frekanslı göstergeler üçüncü çeyrekte reel GSYH artışının negatif olarak gerçekleşebileceğini göstermektedir; bu durumda daha önce yüzde 3,5 olarak öngörülen 2016 yılının tamamına ilişkin GSYH artış hızı yüzde 3,1’e inecektir.
Enflasyon riskleri
Gıda fiyatlarının manşet enflasyonunda dalgalanmaya sebep olduğuna yer verilen notta, “Önümüzdeki dönemde, oynak gıda fiyatları ile Türk lirasında son zamanlarda yaşanan değer kaybı dalgası, eğer kalıcı hale gelirse, enflasyon görünümündeki başlıca yukarı yönlü riskleri oluşturuyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Banka, 2016 yılı enflasyon tahminini aşağı yönlü revize ederek, yüzde 8,5’ten yüzde 8’e düşürürken, 2017 ve 2018 için sırasıyla yüzde 8 ve yüzde 7,5’te sabit tuttu.
“Türkiye’de özel sektör yatırımlarının 2017 yılında zayıf kalması bekleniyor”
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Johannes Zutt, “Son zamanlardaki jeopolitik gelişmeler yurt içindeki belirsizlikleri arttırmış ve iş dünyasında güveni zayıflatmıştır. Rusya yaptırımlarının kaldırılmasının net ihracatta bir iyileşme sağlaması ile birlikte, 2017 yılında GSYH artış hızının tekrar yüzde 3,5’e çıkacağını öngörüyoruz. Öte yandan, özel yatırımların 2017 yılında zayıf kalması beklenmektedir, ancak iş dünyasında güvenin yeniden tesis edilmesini ve yatırım ortamını iyileştirmeyi amaçlayan yapısal reformlar orta vadede özel yatırımların kademeli olarak artmasına yardımcı olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Dünya Bankası Türkiye’nin turizm krizine atıf yaptı
Dünya Bankası’nın Türkiye Baş Ekonomisti Donato De Rosa ise “Turizm gelirlerinin düşmesi ile birlikte 2016 yılında cari açığın artması beklenmektedir. Rusya’nın uyguladığı yaptırımların ve güvenlik endişelerinin Rusya’dan ve Avrupa’dan turist akışlarını kesmesi sebebiyle 2016 yılında Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı sert bir şekilde azaldı. Küresel petrol fiyatları birinci çeyreğin başlarından bu yana tekrar yükselişe geçmiştir ve bu durum bir süre sonra enerji açığını olumsuz etkilemeye başlayarak 2017 yılında enerji açığını arttıracaktır.” değerlendirmelerinde bulundu.
Moody’s’in not indirmesi ve TL’de değer kaybı
Notta küresel ve yurt içindeki faktörler sebebiyle finansal piyasalardaki volatilitenin arttığı vurgulanıyor. Dünya Bankası Türkiye Ofisi Ekonomisti Ayberk Yılmaz’ın görüşleri ise şöyle:
“Eylül ayından bu yana, zayıf küresel görünüm, ABD’de beklenen faiz artışı, yurt içindeki yavaşlayan büyüme, artan dış açık ve uygun makro politikalar sebebiyle volatilite daha da arttı. Ayrıca, Eylül ayı sonunda, Moody’s Türkiye’nin kredi notunu Baa3’ten Ba1’e, yani yatırım yapılabilir seviyenin bir basamak altına indirdi. Bunun sonucunda, Türkiye portföy çıkışları yaşamaya başladı ve lira baskı altına girdi. Son zamanlarda ise ABD başkanlık seçimlerinden çıkan sürpriz sonuç küresel tahvil getiri oranlarını yükseltti ve yükselen piyasa para birimlerini baskı altına itti. Liranın değer kaybı büyük miktarlı açık döviz pozisyonları bulunan şirketlerin bilançoları üzerinde ilave baskılar oluşturmakta ve güven ve yatırım görünümünü olumsuz etkilemektedir.”
Bütçe açığının 2017 yılında 1.9’a inmesi bekleniyor
Türkiye Düzenli Ekonomik Notu ayrıca hükümetin zayıflayan özel tüketim ortamında büyümeyi desteklemek amacıyla dördüncü çeyrekte para politikasını gevşetmeyi planladığının altını çiziyor. Orta vadeli programda da, önümüzdeki dönem için, büyümeyi desteklemek amacıyla mali hareket alanının kullanıldığı daha gevşek bir mali politika öngörülmektedir. Öte yandan, genel yönetim bütçe açığının 2016 yılında yüzde 2,1’e yükselmesi, 2017 yılında ise yüzde 1,9’a inmesi bekleniyor.
Raporda, “Dünya Bankası’nın Türkiye’de gerçekleştirmekte olduğu çalışmalar, 2012-2016 dönemini kapsayan ortak bir Ülke İşbirliği Stratejisine (CPS) dayanmaktadır. CPS, beş yıllık dönem için öngörülen 6,45 milyar ABD Doları düzeyindeki bir finansman ve beraberinde sağlanacak politika analizi ve danışmanlık hizmetleri ile Türkiye’nin yüksek gelire geçişini desteklemeyi amaçlamaktadır. CPS’in kilit amaçları arasında rekabet gücünün ve istihdamın arttırılması, eşitliğin ve kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın derinleştirilmesi yer alıyor. Dünya Bankası’nın Türkiye ile olan işbirliği, daha geniş bir uluslararası kitle ile bilgi ve deneyim paylaşımını da kapsayacak şekilde gelişiyor. 2017-2021 dönemini kapsayan yeniş bir Ülke İşbirliği Çerçevesinin (CPF) hazırlıkları devam etmektedir.” denildi. (investing.com)