Kürt halkının demokratik yolları kapanırken bir yandan da Kürt siyasal hareketi çözümsüzlüğe itiliyor. Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere HDP milletvekilleri cezaevlerine atılarak demokratik toplum düzeninde keskin kırılmaların önü açılıyor!
Kürt siyasal hareketi izole edilemez!
Bazen son söylenecek şeyi ilk söylemek gerekir. Evet, Kürt siyasal hareketi izole edilemez! Yani yalıtılmadan, damıtılmadan siyasi sürecin tam ortasında, tabiri caizse bağrında, böğründe olmalıdır.
Avukat Tahir Elçi nasıl, neden ve kim tarafından vuruldu?
Detaylara girmeden kabataslak bir mantıkla düşünmek gerekir. Daha düne kadar AKP iktidarının gözbebeği olan, “yıldız şehir” olarak nitelenen Diyarbakır’dan şimdi neden bahsedilmiyor?
“Failli meçhul cinayetler bizim dönemimizde olmadı” diyen AKP iktidarı döneminde Diyarbakır gibi önem verilen bir yerde Avukat Tahir Elçi nasıl, neden ve kim tarafından vuruldu?
Olaylar neden Diyarbakır ve çevresinde gelişti?
7 dakikada terörist davası görülen Habur Olayı’ndan 7 Haziran seçimlerine, oradan 1 Kasım seçimlerine nasıl gelindi?!..
Dolmabahçe görüşmesinden ‘Dolmabahçe mutabakatı olmadı’ durumuna nasıl ve neden gelindi?
AKP’nin bir zamanlar “göz bebeği” olan Selahattin Demirtaş’ın şu an cezaevinde olması akılları zorlamıyor mu?
5 milyon küsur oy alan bir parti liderinin bugün içeride olması akılları karıştırmıyor mu?
Daha dün AKP’ye restler çeken bir Bahçeli portresinden, bugün AKP’nin savunucusu haline gelen bir Bahçeli portresi nasıl oluşur? Bugün açıklanmasa da bir gün gelecek AKP – MHP arasındaki bu gizli anlaşma, gizli ittifak ortaya çıkacaktır.
Eğer bir ülkede demokratik seçimle meclise gelen bir partinin liderini; siz, bugün içeri atarsanız bunun siyasi ilerlemesi, gelişmesi de farklı olacaktır.
Küresel dünya artık küçülmüş bir köyden ibarettir
Toplumun aydın kesimi de bunu soracak, sorgulayacaktır. Küresel dünya artık küçülmüş bir köyden ibarettir. Bu yüzden artık dünya kamuoyu sizi, sizden daha iyi takip ediyor ve demokratik bir devlet düzeninin önemine vurgu yapıyor…
Siz ne kadar ‘ben basın özgürlüğüne önem veriyorum’ deseniz de bunu, ancak iç dinamikleri cılız olan bir kesime anlatabilirsiniz. Bakın sizin engel koyduğunuz Can Dündar, bugün Almanya’nın en büyük kanalı olan ZDF Kanalı’ndan yayın yapıyor ve siz buna engel olamıyorsunuz.
Toplumun kanayan yarasının sözcüsü olan Can Dündar da kamunun muhalif kesiminin yanında yer alarak, demokratik yolları zorlayarak Türkiye’de yaşanan hukuksuzluğu gözler önüne serebiliyor.
Kürt halkının (bir kısmının) sesi olan HDP milletvekillerini içeri tıkarak Kürt sorununa çözüm arayamazsınız! Kazlıçeşme’de Abdullah Öcalan’ın posterleri açılıp, ‘Atatürk’ün posteri tahrik oluşturuyor’ diyerek indirilirse ülkede bırakın birleşmeyi, Türk – Kürt yol ayrımına gelirsiniz!
Diyarbakır’da Kürt halkına şirin görünmek için “Kürt sevdalısı” olup, HDP milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’e, yüz binlere karşı Öcalan’ın mektubunu okurken ses çıkarmazsan; Alman Hükümeti de orada yapılan PKK mitinglerine ses çıkarmaz!
Adamlar, sana sonra “Sen, önce git kendi ülkende yaptığına bir bak!” der ve dünya kamuoyu önünde gülünç duruma düşürürler…
O yüzden neyi, neden yaptığımızı bilerek hareket etmeli; Kürtlere, Kürt hareketine demokratik çözüm yollarına yöneltmenin çarelerini aramalı ve onlara, bu “çürümüş” Türk demokrasisinde yer açılmalıdır…