10 Aralık, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul ediliş günü olduğu için Dünya insan hakları günü olarak kutlanıyor.
Tarihte insan hakları ve 10 Aralık
II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki devletler bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleştiler. İnsan Hakları Bildirisi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından Haziran 1948’de hazırlandı ve 10 Aralık 1948’de Genel Kurulun Paris’te yapılan oturumunda kabul edildi. Oturumda, 6 sosyalist ülke bu ilkelerin bazılarının “Burjuva sınıfından olan insanların sınıf çıkarını koruduğu ve işçi sınıfının egemen sınıflarla uzlaşmak zorunda bırakacağı” gerekçesiyle çekimser kaldı. Bildiri, bu çekimser ülkeler ile Suudi Arabistan ve Güney Afrika Birliği dışında kalan ülkelerin oylarıyla kabul edildi.
Dünyaya egemen olan emperyalizm ve sınıflı toplumlara sahip devletler, bir taraftan ne kadar insan haklarına saygılı olduğunu belirterek kitleleri insan haklarından yana olduğuna inandırmaya çalışırken, diğer taraftan yoksulluk verici politikalarına, gözaltında kayıplara, hak ve özgürlük taleplerine saldırılarına vb. devam ederler. Bununla birlikte özellikle Maoist görüşü referans alan bazı düşünürler ise, ezilenlerin şiddetini meşru görmeyen bir insan hakları kavramının burjuva çerçevesinde durduğunu iddia etmektedirler.
Marksist olduğunu belirten Küba Devrimi lideri Fidel Castro konu hakkında şu görüşleri beyan etmiştir:
“Bizler çoğu kez insan hakları üzerine konuşuyoruz. Ama aynı zamanda insanların hakları üzerine de konuşmalıyız. Diğerleri lüks otomobillere binebilsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorunda? Diğerleri 70 yıl yaşasın diye neden bazı insanlar 35 yıl yaşamak zorunda? Diğerleri müthiş derecede zengin olsun diye neden bazıları berbat bir şekilde yoksul olmak zorunda? Ben, bir parça ekmeğe bile sahip olamayan dünya çocuklarının adına konuşuyorum.”
Türkiye’de insan hakları
Türkiye’de insan hakları, çeşitli uluslararası hukuk anlaşmaları ile koruma altına alınmıştır. 1982 Anayasasının 90. maddesine göre uluslararası hukuk kurallarının iç hukuka karşı üstünlüğü kabul edilmiştir. Fakat yaşam hakkı, işkence, ifade özgürlüğü, dini özgürlükler, örgütlenme özgürlüğü gibi konularda sorunlar ve tartışmalar sürmektedir. Bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yıllardır Rusya ile birlikte en çok sayıda davası görülen ülke konumundadır.
Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğü
Türkiye’de başta 12 Eylül Askeri Darbesi ürünü olan 1982 Anayasası olmak üzere, pek çok yasa ve diğer hukuk normlarında düşünceyi açıklama özgürlüğünü kısıtlayan, yasaklayan ve cezalandıran anlayış egemendir.
Türkiye’de toplam 152 yasada, 700’ün üzerinde yasa maddesinde düşünceyi açıklama özgürlüğünü kısıtlayan, engelleyen, para ve hapis cezası öngören hükümler bulunmaktadır. İfade özgürlüğü alanında Türkiye’de mevzuattan, uygulamadan ve yargı örgütlenmesinden kaynaklanan yapısal sorunlar bulunmaktadır.
Türkiye’de düşünce ve ifade özgülüğü alanında her zaman engelleyici düzenlemeler nedeniyle ciddi hak ihlalleri yaşanmıştır.
LGBT / Cinsel yönelim
Türkiye’de eşcinselliği yasaklayan bir yasa bulunmamaktadır, fakat eşitlik bakımından eşcinsel Türkler, karşıcinsel yurttaşlarıyla aynı düzeyde değiller. Türkiye’de cinsel azınlıklar için ayrımcılıktan korunma yasaları, evlilik hakkı, v.s. yoktur. Eşcinsel olmak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hizmet etmek için bir engel, ve birinin eşcinselliğini ıspatlamak için anal ekzaminasyon gibi amacı “kanıt” bulmak olan tıbbi ve psikolojik testler yapılır.Ve bu testler sonucunda eşcinsel olan kişilere , uluslararası Dünya Sağlık Örgütü’nün hastalıklar sınıflandırmasında bulunmayan psikoseksüel bozukluk isimli hastalık tanısı koyulup askerlik hizmetine elverişli değildir ibaresi yazılır. 1 Ocak 1993 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) eşcinselliği “Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırması”ndan çıkarmıştır. ICD-10 maddesi “cinsel yönelim, tek başına, bir rahatsızlık/hastalık olarak kabul edilemez” şeklindedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
Avrupa Birliği sürecinde Türkiye’den çok sayıda dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülmüştür. Aşağıdaki bazı başlıklar, AB Denetim Komisyonu tarafından değerlendirilmekte olup, AB süreci için önemli fasılların açılmasına engel durum teşkil etmektedir.
- Bireysel Özgürlükler: Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurumları’nda kılık kıyafet düzenlemesi.
- Ekonomik Eşitsizlikler: Özel sektörde aynı statüde çalışan kadın ve erkeğin farklı maaş alması. Kadınlara ücret konusunda 2. sınıf insanmış gibi muamele edilmesi.
- İşkence: Kötü muamele ve gözaltında darpa bağlı ölüm olayları.
- İletişim Özgürlüğü: Hapishanelerde uygulanan; mahkûmun akraba harici diğer kişilerle görüşme yapamaması.
- İnternet Sitelerine Uygulanan Yasaklar: Avrupa Birliği sürecinde önemli konu maddelerinden biri olan iletişim ve bilgi alma hakkı ihlali olarak YouTube’a Türkiye’den erişimin engellenmesi.