Dünya Engelliler Günü: Otizm Eylem Planı

3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde 4,5 milyonu aşkın kişi “Otizm Eylem Planı” uygulamasının geçmesine ilişkin müjdeli haberi bekliyor.

Dünya Engelliler Günü: “Otizm Eylem Planı”

2013 yılında kamuoyu ile paylaşılan ve Dünya Engelliler Günü kapsamında 3 Aralık’ta Başbakan Binali Yıldırım tarafından kamuoyuna açıklanacak olan plan ile, otizm tanısı konulmuş bireyler ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılanması, yaşam kalitelerini arttırılması amaçlanıyor.

Türkiye’deki bireylerin otizm algısı ve bilgi düzeyi

Günümüzde 68 çocuktan 1’i otizm riski ile dünyaya geliyor ancak otizm bilinirliği oldukça düşük. Ülkemizde, 10 kişiden sadece 3’ü otizmi duyduğunu belirtiyor. Peki, OTİZM nedir?


Otizm, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında fark edilen karmaşık bir gelişimsel bozukluk.

Dünyada otizmin görülme sıklığı 68’de 1. Nüfusa projeksiyon yaptığımızda ülkemizde yaklaşık 1.142.586 otizmli birey olduğu ve bu durumdan etkilenen 4.568.000 aile ferdi bulunduğu tahmin ediliyor.

Görülme sıklığı bu kadar yüksek olmasına rağmen yapılan araştırmalar maalesef otizm algısı ve bilinirliğinin oldukça düşük olduğunu ortaya koymakta. Tohum Otizm Vakfı tarafından GFK Türkiye desteğiyle 2015 yılında yapılan “Türkiye’deki Bireylerin Otizm Algısı ve Bilgi Düzeyi” araştırmasına katılanların yalnızca %29’u otizmi duyduklarını belirtti. Başka bir ifadeyle araştırmaya katılanlar arasında her 10 kişiden sadece 3’ü otizmi duymuş. Otizmi duyanlar arasında ise sadece %7’lik bir kısım otizmin belirtilerini biliyor.

Otizmin nedeni günümüzde hala bilinmemekle beraber genetik temelleri olabileceği, çevresel faktörlerle tetiklendiği, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülüyor. “Sosyal İletişim ve Etkileşim Sorunları” ve “Tekrarlayan/Takıntılı Davranışlar ve Sınırlı İlgi ya da Etkinlikler” olarak 2 ana başlıkta toplanan otizmin temel belirtileri, çocuğun çevresi ile yeterli sosyal ilişkiler kuramaması, dil-iletişim alanında belirgin gelişimsel sorunlar göstermesi ve takıntılı davranış biçimlerine sahip olması ile tanımlanıyor.


otizm eylem planı

Otizmin görülme sıklığı çok büyük bir hızla artıyor

1985 yılında her 2.500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuktan birine denk gelirken, günümüzde doğan her 68 çocuktan 1’i otizmli olarak dünyaya geliyor. Dünyada her 20 dakikada 1 çocuk otizm tanısı alırken, otizmin erkek çocuklarındaki yaygınlığı, kızlardan 4 kat fazla olduğu belirtiliyor.

Ülkemizde, 0-18 yaş grubu arasında yaklaşık 352.000 otizmli çocuk ve gencimizin 29.905’i okullaşabilmiş ve eğitime ulaşabilmiş durumda.

Erken tanı ve eğitimle, otizmli bir çocuk yeniden doğabilir

Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi ise, erken tanı ile yoğun, sürekli özel eğitim. Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık %50’sinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabiliyor, büyük ilerleme kaydedilebiliyor ve hatta bazı otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde diğer arkadaşlarından farkı kalmayabiliyor.

Burada en önemli nokta olabildiğince erken dönemde (18 ay civarı) tanı koyulması ve haftada en az 30 saati bulan yoğun bir eğitim alınması. Özellikle 3 ile 5 yaş arasında bu yoğun eğitimin alınması çok kıymetli. Tohum Otizm Vakfı Genel Müdürü Betül Selcen Özer, vakfın kuruluş amacının da erken tanı ve eğitimle otizmli çocukları topluma, eğitim hayatına, sosyal hayata kazandırmak ve ekonomiye yük olmaktan çıkıp toplumsal yaşama katkıda bulunacak bağımsız bireyler haline getirebilmek olduğunu söylüyor.


Tohum Otizm Vakfı’nın da üyeleri arasında bulunduğu Otizm Platformu desteğiyle, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı koordinasyonunda tamamlanan “Otizm Eylem Planı”, 7 bölüm ve 68 karardan oluşuyor. Milyonlarca otizmli birey ve aile ferdi, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde Başbakan Binali Yıldırım tarafından kamuoyuna açıklanacak müjdeli haberi bekliyor.

Otizmin tedavisi mümkün mü?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.