Fed faiz artırımı kararı verdi: Dolar ne kadar olacak?

ABD Merkez Bankası Fed faiz artırımı açıklamasını yaptı. Fed Başkanı Janet Yellen, beklendiği gibi 25 baz puanlık faiz artırımı kararı verildiğini açıkladı. Faizler 0.50’den 0.75 aralığına çekildi.

Fed faiz artırımı kararı verdi: Dolar ne kadar olacak? janet yellen

Fed faiz artırımı 0.25 puan olarak gerçekleşti

Fed (Federal Reserve), yaklaşık bir yıl önceki artırımından beri faiz oranlarını 0.25-0.50 aralığında tutuyordu. Böylece Fed faiz artırımı 0.75 seviyesine yükseldi.

2017 yılında iki kez daha faiz artırması beklenen Fed’in daha fazlasına işaret etmesi halinde dolarda değerlenme ile birlikte son dönemde iç riskleri nedeniyle diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden negatif ayrışan TL’de kırılganlığın daha da artması bekleniyor.


Fed faiz artırımı Türkiye’yi nasıl etkiler?

Analistler faiz artırımı ile dolar/TL’nin hemen 3.60 seviyesine hareketlenebileceğini belirtiyor.

DNG Danışmanlık’tan Fatih Keresteci, bu sabahki notunda Fed’in ifadelerinin daha kuvvetli bir ekonomiye ya da daha hızlı bir faiz artırımına işaret etmesi halinde piyasa yansımasının olumsuz olacağını söyleyerek, “Faiz artırım tahmininde herhangi bir değişiklik olmasa bile Yellen’in konuşmasında Trump’ın politikalarının netleşmesi sonrasında faiz artırımlarının hızlanabileceği minvalinde bir yorumda bulunması olumlu havayı değiştirebilir” demişti.

türk lirası

Dolar/TL’de ne bekleniyor? Dolar artacak mı? Ne kadar artacak?

Türk mali piyasalarının daha fazla kırılgan olduğuna dikkat çeken Keresteci, bu nedenle TL’de dalga boyunun daha fazla olacağını ve olumlu bir senaryo oluşsa bile TL’deki kalıcı etkisinin daha sınırlı kalacağını belirterek şöyle dedi:

“Olumlu senaryoda dolar/TL’nin ilk etapta 3.35’e gelip bu seviyeyi aşağı yönde test edeceğini tahmin ediyoruz. Bu seviyenin aşağı yönde kırılması 3.29’a doğru bir hareketi gündeme getirebilir ki, bu aralık döviz ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilir. Olumsuz senaryoda ise ilk etapta 3.60 seviyesi yukarı yönde test edilir.”

Dow Jones yüzde 11 yükseldi

Yıllarca düşük faizler ve zayıf enflasyondan hayıflanan Fed, Donald Trump’ın başkanlığa seçilmesinin ardından geçen haftalarda hem tahvil faizleri hem de enflasyon beklentilerinin artmaya başladığını görüyor. Dow Jones endeksi seçimlerden bu yana yüzde 11 yükseldi.


Politika yapıcıların, başkanlık seçimlerinden bu yana ilk kez yapacakları ekonomik belirlemeleri, Trump yönetiminin ekonomik görünümü etkileyip etkilemediği veya daha yüksek enflasyon riski oluşturup oluşturmadığını görmek için yakından takip edilecek. Trump, ekonomi tam istihdama ulaşsa ve ücretler artsa bile büyük bir vergi indirimi ve altyapı harcama programına gitmek istediğini söyledi.

Northern Trust başekonomisti Carl Tannenbaum, “Politika yapıcıların son tahminlerini açıkladığı üç ay öncesine göre enflasyon riskleri daha belirgin. Faizler beklenen daha fazla artırılabilir” dedi.

HSBC Portföy Stratejisti İbrahim Aksoy ise “Fed yetkililerinin Trump’ın ekonomik politikalarını daha net görerek enflasyon ve ekonomik aktiviteye etkilerini ölçmek için 2017’de ortalama iki faiz artışı tahmininde devir teslim öncesinde değişiklik yapmayabileceği görüşündeyiz. Faiz artışı tahmininde değişiklik yapılmaması ve açıklamada olası mali genişlemeyle ilgili şahince ifadeler bulunmaması, diğer EM para birimleri gibi liraya da olumlu etkide bulunabilir” dedi.

14 Aralık 2016 piyasalarda son durum

Yılı tamamlamaya hazırlandığımız bugünlerde küresel oynaklığın artış gösterdiğini görüyoruz. Bir taraftan Brexit’den sonra İtalya’nın da Euro Bölgesi’nden çıkabileceği ihtimali diğer taraftan da Trump’ın ABD’nin yeni başkanı seçilmesi ile oluşan endişeler, öte yandan da FED’in faiz çıkmazı küresel piyasalardaki belirsizliğin temel taşlarını oluşturdu.

FED vadelilerine baktığımızda yılın son toplantısında faiz artırımı beklentilerinin yüzde 100’e yakın seviyede bulunduğunu görüyoruz. Yıl boyunca verilere dikkat çeken FED’in rotasını belirleyen önemli makroekonomik verilerin ne durumda olduğunu inceleyelim.

FED’in 2008 yılında uygulamaya başladığı parasal genişleme programı sırasında işsizlik oranı yaklaşık yüzde 6 seviyelerinde bulunuyordu. Varlık alım programının sonlandırıldığı 2014 yılı Eylül ayında ise bu oran yüzde 5.9 seviyesine geriledi. Bugün geldiğimiz noktada ise, ABD işsizlik oranı yüzde 4.6 seviyesine gerilemiş durumda.


Hatırlanacağı üzere 2016 Mart ayında FED, “Ekonomik Projeksiyon” raporunu açıklamıştı. Rapora göre, 2016 için işsizlik oranı tahmini yüzde 4,7 olarak kalırken, gelecek yıl için yüzde 4,7’ten yüzde 4,6’ya, 2018 için yüzde 4,7’den yüzde 4,5’e indi. Uzun dönem işsizlik oranı beklentisi yüzde 4,9’dan yüzde 4,8’e geriledi. Açıklanan son işsizlik oranının FED’in bu yılki hedefinin altında olduğu görülüyor.

Sıradışı Tahminler Özel Raporu: Global piyasalar


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.