Kış mevsimiyle beraber havaların soğuması, kar yağışının etkili olması ve olumsuz hava koşulları nedeniyle birçok şehirde okulların tatil edilmesi, evlerde daha çok zaman geçirmek için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
Böyle zamanlarda bir araya gelen aile fertlerinin ortak paylaşımlarda bulunarak iletişimlerini artırabileceğini belirten uzmanlar, “Ortak film izlenebilir, oyun oynanabilir. Özellikle ailenin birlikte yemek yediği ya da çay içtiği saatlerde televizyon, cep telefonu ve internet kapatılmalı, bu saatler sohbet edilen zamanlar olarak değerlendirilmeli” tavsiyesinde bulundu.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliniği’nden Uzman Psikolog Selvinaz Çınar Parlak, hava ve iklim koşulları nedeniyle kışın ev dışında geçirilen zamanların kısıtlandığını belirterek bu durumun aile içi iletişimin artırılmasında ve aile bağlarının güçlendirilmesi için önemli bir fırsat olarak değerlendirilebileceğine dikkat çekti.
Soba anılarını neden unutamıyoruz?
Selvinaz Çınar Parlak, çocukluk dönemindeki soba anılarının daha sık hatırlanmasının da bu açıdan anlamlı olduğunu belirterek “Kış mevsimi pek çok canlı türünde olduğu gibi insanlarda da dış mekan aktivitelerinin azalmasıyla iç dünyaya çekilmeye yol açıyor. Kendini dinleme, anlama ve baharda yenilenme ile sonlanacak bu süreç ötekine daha yakınlaşmayı da sağlayabilir” dedi.
“Soba anıları” oluşturmak mümkün
“Aile üyelerinin evde geçirilen sürede ortak rutinler oluşturmaları ve böylelikle bağlarını güçlendirmeleri mümkün” diyen Parlak, “Akşam yemek zamanının herkes için ortak olması, aile üyelerinin teknolojiden uzak sohbet ettikleri vakitler yaratmaları, televizyon, cep telefonu ve internetin kapalı olduğu sadece birbirlerini dinledikleri ritüeller oluşturmaları ve kış boyu bunu korumaları, anlatılagelen soba anıları gibi sıcak aile anıları biriktirmelerini sağlar” diye konuştu.
“Anlar” yaratmak gerek
Uzaktakinin çok yakın olduğu, çok fazla uyarının olduğu ve çok hızlı bilgi akışının sağlandığı günümüzde bireylerin birbirini dinlemek ve anlamak için yeteri kadar vakit ayırmadıklarını belirten Parlak, “Bu nedenle teknolojiden uzak, sadece aile üyelerinin paylaşımlarının olduğu anlar yaratmak gerek. Yaratma kelimesi burada özellikle seçilmiştir çünkü bu modern hayatın hızlı ritmi içerisinde kendiliğinden gelmez. Bu nedenle aile kendisine rutinler oluşturmalıdır. Örneğin akşam yemek saatinde ya da yemekten sonra çay saatinde televizyon, cep telefonu ve internet kapatılıp kısa bir süre sadece sohbete ayrılabilir” tavsiyesinde bulundu.
İletişim arttıkça aile bağları güçlenir
Pek çok kişinin akşam dinlenirken film, dizi izlediğini ya da sosyal medyada vakit geçirdiğini hatırlatan Selvinaz Çınar Parlak, “Bu aktiviteler de ortak yapılabilir. Anne-babalar çocuklarıyla film-dizi izleyip aynı zamanda üzerine tartışabilir, birlikte sosyal medyayı takip edip bilgi paylaşımı yapılabilir. İletişimin aktif olduğu evlerde aile bağları da daha güçlü olacaktır. Her birey kendi öznelliğinde içe kapanmaya ve yalnız kalmaya ihtiyaç duyabilir. Ancak iletişimin açık olması, aile rutinleri ve ortak aktivitelerin varlığı bağlılık duygusunu kuvvetlendirecektir” dedi.
Oyun yetişkinlerin de ihtiyacı
Oyun oynama ihtiyacının çocukluğa özgü olsa da yetişkinlerin de oyunun getirdiği heyecan ve rahatlamaya ihtiyaç duyduklarını kaydeden Parlak, “Kış mevsiminde dış aktivitenin azalması evde geçirilen sürenin artması, ortak aktiviteler yapmaya da imkân sağlar. Ebeveynler çocuklarıyla oyun oynayabilir, aile üyelerinin beraber oynayabildiği sanal ve özellikle gerçek oyunlar herkes için rahatlama ve gevşeme sağladığından “aile” ve “ev” algısını olumlar ve bağlılığı arttırır. Çocukla oyun, genç oyunları, sanal oyunlar vb. pek çok aktivite evinizi ve içinizi daha da ısıtıp iyi hissetmeyi sağlayacaktır. Birlikte eğlenmenin aile için önemli bir işlev olduğu dikkate alınıp geliştirilmelidir” tavsiyesinde bulundu.