Türkiye’de yetiştirilen sebze ve meyvelerde gerek fizyolojik gerekse patolojik nedenlerle yaşanan kayıpların ekonomik değeri 25 milyar TL’yi buluyor.
En fazla zayi olan ürünlerin başında ise domates var. Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Aralık sayısında kayıp oranı yüzde 20’ye ulaşan domatesi ele aldı. Hem kayıpların nedenini incelerken hem de yaşanan zayiatın önüne geçmek için sektörün aktörlerine çözüm önerileri sundu.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin geçtiğimiz günlerdeki açıklamaları yaş sebze-meyvedeki hasat sonrası kayıpların ne denli ciddi bir ekonomik zarara neden olduğunu ortaya koydu. Türkiye’de 2015 verilerine göre, yaş meyve ve sebzenin yaklaşık 100 milyar TL’lik bir işlem hacmine sahip olduğunu ifade eden Tüfenkci; bunun yüzde 25’inin zayi olduğunu, söz konusu kaybın ise 25 milyar TL’ye tekabül ettiğini söyledi.
Hasat: Zararın en fazla olduğu dönem
Sebze ve meyvelerdeki kayıp oranı yüzde 25’i, bunun ekonomiye yansıması da 25 milyar TL’yi bulurken; bu grupta en fazla kayıp domateste yaşanıyor.
Domateste gözlenen kayıpların miktarında; meyvenin kullanım şekli (sofralık, gıdaya işleme), hasat şekli, pazarlama süreci (hal, market, manav) ve hasat sonrası dönemde kullanılan teknolojiler önemli rol oynuyor.
Bahçe Bitkileri Derneği Sekreteri Doç. Dr. Fatih Şen, birçok meyve ve sebzede olduğu gibi domateste de hasat döneminin ürünün zararlanma olasılığının en yüksek olduğu aşama olduğunu belirtiyor ve hal üzerinden pazarlanan domatesteki kayıpların çoğunun hasat ve paketleme aşamasında olduğunu kaydediyor. Yine aynı şekilde domateste hasattan tüketime kadar geçen süreçte görülen kayıplarda mekanik zararlanmalar ve ağırlık kaybı da önemli olabiliyor. Bunda da ortam koşulları ve kullanılan taşıma ambalajları etkili olabiliyor.
Fiyatların artmasına yol açıyor
Hasat sonrası oluşan kayıplar gerek iç tüketim gerekse ihracat üzerinde birçok olumsuz etkiye sahip. Özellikle kayıpların yüksek olması, tüketilen ürün miktarının azalmasına ve daha düşük besin içeriğine sahip kalitesiz ürünlerin tüketilmesine neden oluyor. Aynı zamanda domates fiyatlarının artmasında da önemli bir etken.
Hasat sonrası dönemde görülen kayıpların ürün kalitesini düşüreceğinden ihracatta da önemli sorunları beraberinde getireceğini söyleyen Fatih Şen’e göre farklı firmalar tarafından gönderilen domateslerde görülen kayıpların nedeninin benzer olması durumunda, Türkiye’nin bu ürün bakımından imajı zarar görebiliyor.
Kayıplar en aza indirilebilir
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Ziraat Odaları Birliği, bu yılki sebze üretiminin ilk kez 30 milyon tonu geçeceğini ve meyve üretiminin de 18,9 milyon tona yükseleceğini açıkladı. Söz konusu rakamlar hem tarımsal üretim hem de ihracat açısından umut verici olsa da yaş sebze ve meyvede yaşanan kayıplar, bu ürünlerden hedeflenen ekonomik değerin tam olarak alınamamasına neden oluyor.
Bu nedenle uzmanlar, başta domates olmak üzere yaş sebze ve meyvelerde hem hasat öncesi hem de hasat sonrası gerekli önlemler alınarak kayıpların en aza indirilmesinin hedeflenmesini öneriyor.
Bu noktada öncelikle hem hasat öncesi yetiştirme döneminde hem de hasattan tüketiciye kadar geçen sürede kalitenin korunması için gereken özenin gösterilmesi gerekiyor. Aynı zamanda ürünün uygun sıcaklıkta ve nemde taşınması ve muhafaza edilmesi de domatesin hasattan sonraki ömrünü uzatacağından kayıpları azaltıyor. Bu şekilde basit ama etkili yöntemlerle hem verimi yükseltmek hem üreticilerin kârlılığını arttırmak hem de doğal kaynakları ve çevreyi korumak mümkün.