Türban takmanın verdiği özgürlük (özel röportaj)

Son yıllarda türban takan ama giyiniş ve yaşam tarzlarıyla özgür görünen kadınların sayısı oldukça çoğaldı. Bulundukları sosyal ortamda saçları açıkken yaşayamadıkları özgürlüğü, saçları kapalıyken yaşayabildiklerini söyleyen bir çok kadın var. Yani türban gerçekten bazılarına özgürlük getirdi gibi. Dört yıldır türban takan 27 yaşındaki deist Eylül anlattı: Türbanım dindarlığım simgesi değil, kişisel tercihim.

Türban takmanın verdiği özgürlük (özel röportaj)

Röportaj | Eylül

Eylül, kendini bize kısaca tanıtır mısın?

27 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi açık ve uzaktan eğitim sistemiyle Sivil Hava Ulaştırma İşletmesi bölümünde okuyorum. İzmirli’yim. İstanbul’da yaşıyorum. 3 kardeşin en küçüğüyüm. Annem ev hanımı, abilerim evli. Babamla ailevi nedenler dolayısıyla konuşmuyorum. O yüzden evde genelde soğuk savaş havası hakim.


Okuduğun bölümü neden seçtin?

Aslında polis olmaktı benim hayalim, gittiğim yere huzur götürmek. Ama hayalimden vazgeçmek zorunda kaldım. Böyle bi bölüm duydum, neden olmasın dedim ve hedefimi bu yönde sabitledim. Esasen aksiyonu olan işleri sevdiğim için tercih ettim diyebilirim. Düşünsenize makine teçhizat kontrol mekanizması herşey sizin elinizde muhteşem bir duygu.

Nasıl geçiniyorsun?

İşimden ayrıldım. Evde ufak tefek işler yapıyorum. Yakın zamanda atamalar olabilir. Güneydoğu’da görev yapmak istiyorum.

Neden türban takıyorsun?

Ben bir ameliyat oldum, bir süre yatağa bağlıydım ve bu süreçte arkadaş, dost kimse yoktu yanımda. Yeniden yürümeye başladığımda “inanırsan, emirlere uyarsan her şey daha kolay olur” denildi. Sonra bir takım konularda destek, teşvik vs. Derken biraz da kabul görme isteğiyle 4 yıl önce kapandım. Sonra Üstad Bediüzzaman Said Nursi  külliyatını okudum, mantıklı geldi. İçinde bulunduğum sosyal çevrenin etkisi de yadsınamaz tabii. Zaman içinde de alıştım ve sevdim. Ama tam o çevre gibi de olmadım. Hocalar “renkli olmaz dikkat çeker” dediler, ben inadına renkli eşarplar aldım.

Neye inat?

Hoca denen şahıslara inat. Yani Kuran kurslarında yetişmiş kadınlara. Bunlar benim sosyal çevremde görüştüğüm kişilerdi. Onlar siyah dedi, ben fosforlu pembe türban taktım.
Türban kendi kararım.

Oturduğun semtte genelde türbanlı mı kadınlar? Ya da annen?

Pek değil. Türbanlıların yüzde 90’i Suriyeli burada. Annem köylerdeki gibi başörtüsü takar. Türbanlı değil yani.

Ailenden biri türban takmanı istedi mi?

Babam asla istemedi. Hatta türban taktığım zaman “bu tipin ne boyle, yanıma gelme bu kılıkta, beni rezil ediyorsun, utanıyorum senden” dedi. Annem “nasıl biliyosan öyle yap” dedi. Abilerimin umrunda değildi. “Adam gibi karar ver, tak çıkar dalga geçer gibi iş yapma, yeter” dediler.

Bu sözler seni ve kararını nasıl etkiledi?

“Zaten kimsenin umurunda değilim, belki içine dahil olduğum bu grup beni olduğum gibi sever” diye düşündüm ve kapandım.

Kapanmadan önce nasıl giyiniyordun?

Ultra mini şortlar, sırt ya da göğüs dekolteli bluz, body vs. Koyu tonlu makyaj falan.

türban takmanın verdiği özgürlük nasıl alıştın
Fotoğraflar temsilidir.

Çok büyük bir değişiklik, nasıl alıştın?

Sanırım zaman içinde kanıksadım, bilmiyorum. Kolay olmadı tabii. İlk zamanlar abilerimi istemedim, babamdan kaçtım, onlar eve gelince ferace, pardesü, ne bulsam giyiyordum. Perde açtırmıyordum falan.

İkiyüzlülü insanlar

Kararından memnun musun?

Alıştım artık türbanıma, seviyorum da. Ama şunu özellikle söylemeliyim ki; iki yüzlü insanlar dindar kesimde daha fazla.

İkiyüzlülük konusunu biraz açar mısın?

“Ayy din kardeşim” diyerek dini duyguları sömüren, din üzerinden pirim sağlayan çok insan gördüm. Hatta bakın en son ne oldu: Bir bayan “ben Maraş’taki dergahtan ayrıldım, menzile bağlandım, sen de gel artık oraya tapalım.” dedi. Yanlış anlamadınız. Evet. Bu kesim hoca, şeyh ya da şıh dediği insanlara tapıyor ve sırf daha revaçta kalmak için maddi ve manevi destek vererek gençleri bu yola sokuyor. Sonrasında da aldıkları talimat doğrultusunda ya size arkalarını dönüyorlar ya da daha büyük çıkmazlara sokuyorlar. Yani sizi sevmiş, kabul etmiş gibi görünüp, sizi aslında sadece çıkarları doğrultusunda kullanıyorlar.

Peki ikiyüzlü olanların dışında seni iyi hissettiren iyi ve samimi insanlar da var mı?

İyi olanlar mutlaka vardır bir yerlerde ama ben pek gördüğümü söyleyemem.

Ama gene de bu sosyal ortamı sevdiğini mi söylüyorsun? Yani neden ortamda olmak istiyorsun?

Sosyal ortamı değil kendimi böle seviyorum. Ortamlarına eskisi gibi girmiyorum bile. Malum fikir ayrılıkları. Ama açıkçası o ortamlarda olunca biraz eğleniyorum, gülecek bol malzeme çıkıyor bana.

türban moda başörtüsü özgürlük
Fotoğraflar temsilidir.

“Türbanı estetik buluyorum”

Müslümanlığın vecibelerini yerine getiriyor musun?

Namaz kılıyordum eskiden, bir süredir artık onu da yapmıyorum Düşüncelerim ve bu vecibeler birbirine çok ters.

O zaman türban takman ne anlama geliyor tam olarak? Özetle senin “deist” olduğunu ve türbanı alıştığın için bırakmadığını söyleyebilir miyiz?

Mutlak bir yaratıcıya inanıyorum ama dinler hakkında kararsızım. Deist olduğumu söyleyebiliriz sanırım. Türbana gelince; çok bir şey ifade etmiyor açıkçası. Hani önceden olsa, şu ayete inanıyorum derdim. Ancak artık bu söylemde bulunamıyorum. Çünkü o kadar çelişen ayetten, o kadar okuduğum makalelerden vs.den sonra türbanın doğruluğu tartışılır hale geldi benim için. Evet, türban bir alışkanlık diyebiliriz. Bu daha uygun. Ailemin ve çevremin vereceği tepkilere hazır hissetmediğim için de başımı açmıyorum.

Türbanı estetik olarak seviyorum, bu arada. Renkli türbanları şekil şekil bağlamak hoşuma gidiyor. Ayrıca, kılık kıyafet insanları dindar yapmaz. Hem türbanın daha farklı bi formu ile rahibe de olabilirdim. Ayrıca her türban takan dindardır diyemeyiz, tıpkı her sakallının dedemiz olmadığı gibi.

Turkiye’de türban dindarlığın ve son zamanlarda biraz da bir politik görüşün sembol olarak görünüyor.

Evet öyle. Siyasi görüş olarak da çevreme göre biraz aykırıyım. Evet, türban özellikle son 5-6 yıldır bir siyasi simge oldu. Açıkçası buna çok şaşırıyorum. Bir şeyi sadece inandığımız ya da sevdiğimiz için yapamaz mıyız? Mesela ben sevdiğim ve alıştığım için takıyorum. Siyasi görüşümü belirtmek istemiyorum.

Özgür tesettür başörtüsü türban modası
Fotoğraflar temsilidir.

Özgür tesettür

Türban takıyorsun. Peki tesettürlü müsün? Yani giyiniş tarzın da kapalı mı yoksa renkli ve çekici mi?

Kafama göre. Kotumu giyip deri ceketimi alıp çıktığımda olur, tunik giydiğim de. Dar paça kot pantolonları severek giyiyorum. Kışın uzun mont giyiyorum, çünkü üşüyorum. Saçım hariç, diğer özgür yaşıtlarım gibiyim yani.

Peki türban sana tam olarak ne katıyor?

Şeklini duruşunu seviyorum. Estetik olarak yani. O kadar. Komik belki ama özgürlüğüme özgürlük katıyor desem yeridir. Gerçi ben hep özgür bir kadın oldum. Yaşıtlarım kendi semtinde gezemezken ben tek başıma tatillere gittim. Hala canım isterse, aklıma eserse kendi hesabımı yapar seyahate giderim, 3-5 gün sonra döner gelirim evime. Yani kısıtlanan biri olmadım hiç.

Ben özgürüm

Peki rahat mısın? Saçının güneş görmemesi, kulaklarının kapalı olması… İstediğin aksiyon içeren hayata uygun mu türban?

Bence rahat, kulaklarımla ilgili sıkıntı yaşamadım hiç. Saçım güneş görmüyor evet, yazın komik oluyor biraz. Tüm yüzüm bronzken alnımda bembeyaz bir çizgi oluyor türbandan dolayı. Yaşadığım hayata uygun olmadığına kanaat getirirsem, çıkartırım türbanı.

Etrafında senin dindar olmadığın, hatta deist olduğun halde türban taktığını bilenler sana tepki gösteriyor mu?

Eleştiri kimin umurunda ki? Üç gün konuşup dördüncü gün sunacaklarını biliyorum kapandığımda da aynısı oldu.


Denize giriyor musun?

Tabii ki giriyorum Yüzmeye bayılıyorum. Zaten sahil kenarında evim. Köpeğimi alıp yüzmeye gidiyorum hergün. Taytlı, türbanlı deniz kıyafetim var.

Her gün denize girecek kadar denizi sevmen, özgürlüğü ve rahatlığı da sevmen anlamına gelir bence. Dindar olmadığını da ifade ettin. Bunlara rağmen türban takmayı tercih etmen pek anlaşılır değil. Kendini sosyal çevrene kanıtlamak ve biraz da baba ve abilerinin tavırlarına tepki olarak mı türban takıyorsun?

Koyu biçimde sorgusuz müslümandım. Hatta bir dönem Suriye’ye gitmeyi dahi düşündüm. Yani neredeyse radikal müslüman iken, bir süredir hızla uzaklaştım İslam’dan. Hepsi bu. Ayrıca ben yine özgürüm. Doğayı, hayvanları, gülmeyi, yüzmeyi seviyorum. Köpeğimle yürüyüşe çıkıyorum. Arkadaşlarımla buluşup sinemaya, yemeğe gidiyorum.

Dine bakış

Din hakkında değişen düşüncelerini çevrene ya da ailene anlattın mı?

Dinden uzaklaşmak konusunda anneme arada “ya bak, her şey müslümanlarda. Kur’an evrensel diyoruz ama bir penguenden ya da kutuplardan bahsedilmiyor” falan diye yumuşatarak yaklaşıyorum. Sosyal çevrem bilmiyor.

Kuran’ı okudun mu?

Evet okudum.

Ne düşünüyorsun peki Kuran hakkında?

Evrensel değil. Bir düşünsenize; yer çekimi kanunu burada, Afrika’da Asya’da, Amerika’da hatta Güney/Kuzey kutbunda bile aynı şekilde işler, çünkü evrenseldir, geçerliği vardır. Peki Kuran’da evrensel olan ne var? Örneğin kıyafet ile ilgili ayetler. Kutuplarda yaşayanla Afrika’da yaşayan insanların giyinme şekilleri bir olabilir mi?

Sosyal medya

Soyal medya kullanıyor musun?

Evet tabii ki. Facebook, Twitter, Instagram, Swarm, Snapchat. Hepsi mevcut.

Hangi grupları takip ediyorsun?

Hayvan sahiplendirme grupları, ateizm ve deizme yönelik ve güvenlik güçleri ile bağlantılı grupları takip ediyorum. Kitap gruplarını da. Ancak dini grupları takip etmiyorum. Hatta gelen dini mesajları okumadan siliyorum artık.

Ateizm ile ilgili grupları neden takip ediyorsun?

Merak ediyorum, sorguluyorum. Kendi nirvanamı yaratmak ve evreka diyebilmek için araştırmalı ve sorgulamalıyım. Ayrıca dini bi hususta çelişkiye düşerseniz sorularınızı dürüst bir ateiste rahatça sorabilirsiniz. Bir kısmı müstesna bu insanlar sizi yargılamaz, aşağılamaz, dışlamaz, aksine yardım etmek için efor sarf ederler.

Bu grup senin kendini sorgulamana neden oldu mu?

Sorgulamaya başlama nedenim bu grup değil. Yıllardır o niye toprak, bu niye taş diye sorgulayan biriyim zaten. Bir arkadaşımı grupta görüp girdim aslında. Grupla beraber sorularım değişti. Taş topraktan “ya her şey yalansa”ya dönüştü.

Kadın erkek ilşkileri

Evlilik ve flört hakkında ne düşünüyorsun?

Evlilik güzel bir şey. Mantık ve ten uyumu olan insanlar ile evlenilebilir ama benim eşim kesinlikle hayvan sever olmalı. Yoksa, son sevgilimde olduğu gibi, sorun çıkar. Aşk ve saygıya dayalı bir evlilik kurulmalı. Evlilik öncesi flört tabii ki olmalı. İnsanlar sevmeli, sevilmeli, belki sevişmeli. Bunlar doğal süreçler. Yanlış olan bir şey değil. Bir kadının sevdiği adama sarılması, onu öpmesi kadar doğal ne olabilir ki?

Hristiyan ya da ateist biriyle evlenir misin?

Neden evlenmeyeyim ki? Ateist biriyle biraz sorun olabilir belki. Çünkü ben Tanrı’ya inanıyorum. Hristiyanlığa gelince; o insanlara saygı duyuyorum, hatta o kesimden çokça arkadaşım var ve o atmosferi sevdiğim için  fırsat buldukça kiliselere gidiyorum. Ama bu kılığımla camiilere gittiğimde, hele ki popüler bir cami ise aşağılık bir varlıkmışım gibi bakıyorlar. Camiide resmen bakışlarıyla dövüyorlar insanı, sırf giyiminden dolayı.

Türban İslami bir simge ve kadınların kapatılması ve kapasitesinin düşürülmesi üzerine kurulmuş sosyal bir baskı unsuru. Yani bu durumda inancı benimsemediğin halde türban takman bu baskıya katkıda bulunman anlamına gelmiyor mu?

Başörtüsü sadece İslam’da yok. Rahibeler de kapalı.

Ama sen Hristiyan bir rahibe değilsin ve bu rahibelerin iş kıyafeti gibi bir şey. Onlar İncil’in diğer emirlerini de yerine getiriyor.

Süre gelen bir gelenek. Ve ben seviyorum. Hepsi bu.

Kendine güveni yüksek bir genç kızsın. Bunda türban takmanın bir payı var mı? Mesela bulunduğun sosyal ortamda güçlü hissettiriyor mu seni?

Türbanın hiç etkisi yok. Bu biraz karakter ile alakalı. Mesela çocukluğumdan beri dominant bir karakterim var. Etrafımdakileri domine edebiliyorum istediğimde. Bulunduğum ortamda bazen bomba etkisi yaratacak sorular sorup onları şok etmeyi ayrıca seviyorum. Örneğin Hz. Aişe meselesi veya Zeyd’in karısı hakkında. Bu soruları duyunca yüzlerinde oluşan ifadeye bayılıyorum. Kem küm ediyorlar, açıklayamıyorlar. Her söylediklerine soracak sorum var ve korkmuyorum.

Politika

Türkiye’nin gidişatı ve değişen sosyal yapısı hakkında ne düşünüyorsun?

Türkiye bu mülteci politikasına devam ederse önümüzdeki yıllarda bir İran’a dönecek ve bu hiç adil değil. Sosyal hayatımız bizi bağlar ve kısıtlanmamalı. Ancak bu pek mümkün görünmüyor.

Türban takarak toplumdaki mahalle baskısı ve ataerkil sistemi güçlendirdiğini düşünmüyor musun?

Türbanı bir şeylerin sembolü olarak görmüyorum. Sonuçta seçimlerimizde özgürüz. Ayrıca hiç bir zaman kısıtlamadı beni başörtüsü. Ben dediğim gibi dominant biriyim. Bu baskılar benim üzerimde pek etkili değil. Onlar konuşur ben dilediğim gibi yaşarım. Kimse bana “saçını aç veya kapa diyemez.  Bu biraz karakter ile de bağlantılı bence. Mahalle baskısını güçlendirdiğimi düşünmedim hiç. Zaten benim mahallemde pek fazla türbanlı yok. Hele ki genç kesimde.

Farklı kesimlerden türbanınla ilgili aldığın tepkiler nasıl?

Farklı kesimler tabii ki tepkili. Böyle türban olmaz diyen var. Ben de “Benim fikrim, benim hayatım, benim bedenim, kime ne?” diyorum.

“Belki Avrupa’da olsam türban kullanmazdım”

Peki takmanın avantajı ne? Saçını örtmeyince, denize mayoyla girince kendini daha özgür hissetmez misin?

İstemediğim bazı yobaz bakışlara set oluyor aslında türbanım. Herkesin bedenimi görmesi hoşuma gitmiyor. Diyorum ya böyle gerçekten özgürüm. Bazen tekneyle açığa gidip saatlerce güneşleniyorum, saçlarımı açıyorum. Yüzerken saçlarımın dalgalanmasını seviyorum. Veya güneşlenirken hafif rüzgarda dağılmasını. Belki Avrupa’da olsam türban kullanmazdım. Çevre faktörü burada önemli. Avrupa’da dilediğiniz gibi gezin, yobazlar hariç, dönüp bakan yok. Ama burada o kadar zor ki durum. Herkes bakıyor ve hissediyorsunuz. Bu yüzden bedenim kapalı ve bu şekilde rahatım.

Türbanlı arkadaşların var mı? Onlar neden ve ne şekilde türban takıyor. Senin gibi dindar olmadığı halde kendini rahat hissetmek için kapanmış çok kadın var mı?

Benim normal şartlarda fazla arkadaşım yok. Samimi biriyim ancak kolay kolay herkesi hayatıma dahil edemiyorum. Belki böylesi daha doğru. Türbanlı tanıdıklarım genelde çocuklu kadınlar, yaşları benden büyük. Arkadaşlarım türbanlı değil. Kim ne için kapanmış bilemiyorum ama mutlaka gerek aile baskısı, gerek sosyal çevre sebepleriyle kapanmış olan binlerce insan var.

Peki, son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?


Söyleyen aileleri bile olsa, her şeye körü körüne inanmasın gençler. Tarafsız olarak okuyup, araştırsınlar ve öyle karar versinler, sonra da korkusuzca o hayatı yaşasınlar. Nasıl derler; “hayat bir gündür, o da bu gündür.” Başka hayatımız yok. Ya dilediğimiz gibi özgür ya da dayatılan sıkıntılı bir hayat. Her şey bizim elimizde.

İhsan Eliaçık: İslam barış demektir! (Özel Röportaj)


Deniz Alan Held
1974 Ankara doğumlu ama 2 yaşından beri Istanbullu. Çocukluk ve gençliği cimnastik ve dans çalışmalarıyla geçti. 2000 yılından beri yoga yapıyor. 2002 yılında evlenip yurtdışına yerleşti ama bir ayağı hep Istanbul'da oldu. Çocuklardan sonra, Norveç'te hayalindeki işin eğitimini alma fırsatı geçti eline. Trondheim Üniversitesi'nde Medya Bilimi ve Görsel Kültür dalında lisans ve yüksek lisans okudu. İki yıl Zürih, 10 yıl Trondheim'da yaşadıktan sonra 2014 yazında eşinin memleketi Almanya'ya yerleşti. Şİmdi iki oğlu ve eşi ile sakin bir hayat sürmekte, ve Türkiye'nin Gezi Gençleri'nce yönetileceği çağdaş bir ülke olduğu hayalini kurmakta. // ENGLISH: Born in Ankara in 1974, moved to Istanbul at age 2. Spent lots of time with gymnastic and contemporary dance at early ages. since 2000 practices rather yoga. Married to a German in 2002 and move to Zurich. Later lived 10 years in Norway/Trondheim and eventually settled down in Germany. Studied Media Science in Trondheim and finished master degree in 2012. Has two sons. Looking forward to the days that Turkey is eventually led democratically by the Gezi youth.