Akdeniz çanağında önemli jeopolitik olaylar yaşanırken, bölge turizmcileri Barselona’da bir araya geldi.
Türkiye adına konferans katılan Ferzan Çelikkanat, Türkiye’de her ne yaşanırsa yaşansın, yabancı yatırımcı dahil kimse Türkiye’nin potansiyelinden vazgeçemez. Türkiye, pazarlama stratejisini değiştirip ‘herşey dahil’den vazgeçerse, Akdeniz’in 1 numaralı destinasyonu olur” diye konuştu.
Akdeniz çanağında önemli jeopolitik olaylar yaşanırken, bölge turizmcileri Barselona’da bir araya geldi. Akdeniz Otel ve Tatil Gayrimenkul Piyasası Forumu (MR & H) tarafından düzenlenen konferansta ‘Değişen Akdeniz Gayrimenkul Sektörünün Yatırım Fırsatları ve Otelcilik Piyasası’ masaya yatırıldı.
Her şey dahil sistemi nedir? Nasıl olmalı?
Türkiye adına konferansa konuşmacı olarak davet edilen Er Yatırım Genel Müdürü Ferzan Çelikkanat,Türkiye’nin jeopolitik olarak kolay bir ülke olmadığını, ancak her ne yaşanırsa yaşansın, yabancı yatırımcı dahil kimsenin Türkiye ve Türkiye’nin potansiyelinden vazgeçemeyeceğini ifade etti ve ekledi: “Türkiye; pazarlama stratejisini değiştirip her şey dahil sisteminden uzaklaşır, kaliteli ve gelir düzeyi yüksek misafir profiline yönelirse, rahatlıkla Akdeniz’in 1 numaralı destinasyonu olabilecek bir ülke.”
Ferzan Çelikkanat; Türkiye’nin Rusya krizi ve darbe girişimi öncesinde, bölgesindeki diğer ülkelerde (özellikle Mısır) yaşanan sıcak gelişmelere rağmen talep gördüğünü hatırlatarak, “Orta Doğu ve Arap ülkelerden gelen ciddi sayıdaki misafirlerin yanı sıra uluslararası misafir karmasından oluşan kitle turizmi her zamanki gibi en büyük segmenti oluşturdu.
Aynı zamanda, kongre ve sağlık turizmi açısından da ciddi artışlar yaşandı. 3. Havalimanı ihalesinin açıklanması, bölgedeki turizm yatırımlarını hareketlendirdi. Turizmdeki 2023 yılında 50 milyon turist ve 50 milyar dolarlık turizm geliri ve ziyaretçi sıralamasında dünyadaki ilk 5 ülkesinden biri olma hedefleri, turizm yatırımcısının iştahını kabarttı.
Özellikle marina, şehir içi iş oteli ve orta ölçekli otel yatırımları hareketlendi. Ancak Rus krizi ve sonrasındaki 15 Temmuz darbe girişimi, yatırımcı refleksi olan temkinli olmayı getirdi. Şu anda içinde olduğumuz temkinli dönemde yatırımlar ve yatırımcılar bekle ve gör pozisyonuna geçtiler” diye konuştu.
Yatırımcı Türkiye’nin potansiyelinden vazgeçemez
Riskli bölgelerde karın daha yüksek olduğuna dikkat çeken Ferzan Çelikkanat konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunu bilen yatırımcı bu sebepten Türkiye’den vazgeçemiyor. Bu maalesef bize “riskli ama kazançlı” bir ülke tanımlaması getiriyor. Bugün İran pazarı veya yıllardır iletişim kurulmayan Küba pazarı bile potansiyel yatırım ve geliştirilmesi gereken “emerging market” listelerine girdi. Çok çalışkan, kültürü ve geçmişi olan, genç bir nüfus potansiyeline sahip Türkiye’de yatırım durmaz ve büyüme devam eder.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı açıklamalarına baktığımızda, yılın üçüncü çeyreğinde toplam 1.190 yabancı sermayeli şirket kurulduğu tespit edilmiştir. En fazla yabancı sermaye ise Çin Halk Cumhuriyeti’nden. Öte yandan komşu sınırlarımızda yaşanan hareketlilik de, komşu ülke vatandaşlarının sermayelerini ülkemize taşımasında etken olmuştur. Kurulan 1.005 limited şirketin %28’i Suriye vatandaşlarının ortaklığında kurulmuş. Onları Irak ve Alman vatandaşları izliyor.
Japonya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerden de ciddi oranda sermaye girişleri mevcut. Özellikle hazır ve işletmede olan otellere ciddi bir talep oluştu. Geçtiğimiz yıl el değiştiren tesis sayısı 18 iken bu yıl bu sayı 28’e çıktı. Turizm sektöründeki yatırımlar, şehir içi iş oteli segmentinde ilerliyor. Şehir otelciliğindeki gelişim Türkiye ekonomisinin kazandığı ivmeyi gösteriyor. İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi büyük şehirlerin yanında Anadolu’daki şehirler de gelişiyor ve buralara otel yatırımları yapılıyor.
Otel zincirleri artık Türkiye’nin tüm bölgelerinde sadece üst segment markaları ile değil, 3 – 4 yıldızlı ve budget markalarıyla da yer almaya çalışıyor. Markalar ellerindeki tüm alt markalarıyla birlikte pazara girme konusunda çok istekli; Hilton’dan Marriot’a, Sheraton’dan Accor’a kadar turizmin global oyuncuları ile birlikte pazara henüz girmemiş yeni markalar da Anadolu’ya geliyorlar. Devam eden ve yeni başlayacak olan yatırımlarla birlikte 2017 yılına kadar 3 ve 4 yıldızlı otellerin sayısında artış olacağını ve özellikle de otel yatırımlarının Anadolu’da artış göstereceğine inanıyorum.
İşletmesel karlılıkların oluşabilmesi için pazar, fonksiyonel ama uygun maliyetli, az personelli yatırımlara doğru yatırımcıları yönlendirdi. Türkiye’nin özellikle Anadolu’nun hala çok ciddi 3 ve 4 yıldızlı otel ihtiyacı bulunmaktadır. Arz hala talebi 3 ve 4 yıldızlı segmentte tatmin etmiş değil.”
Doldur – boşalt turizmden vazgeçmeliyiz
Türkiye’nin Akdeniz otel geliştirme projeksiyonunda, her şey dahil sistemden uzaklaşabilirse Akdeniz’de 1 numaralı destinasyon olacağını iddia eden Ferzan Çelikkanat, “Avrupa ve özellikle Akdeniz çanağındaki ülkelerin kaliteli misafir profile ile rekabet edebilmemiz için, bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini ve doldur – boşalt bir turizmden vazgeçmemiz gerektiğinin bilincindeyiz” dedi. Çelikkanat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye; pazarlama stratejisini değiştirip her şey dahil sisteminden uzaklaşır, kaliteli ve gelir düzeyi yüksek misafir profiline yönelirse, rahatlıkla Akdeniz’in 1 numaralı destinasyonu olabilecek bir ülke. Gerek son teknoloji ve estetik fiziki yapılaşmaları gerek sunduğu yiyecek & içecek ürünler ve en önemlisi de hizmet sektörüne elverişli insan yapısıyla çok ayrıcalıklı bir konumda. Coğrafi özellikleri, iklim yapısı, mevsimsel uzunluk ve en önemlisi deniz suyu sıcaklığı açısından da Akdeniz’deki diğer rakiplerine kıyasla çok önde. Burada önemli olan konu ürününüzü nasıl ambalajlayarak paketlediğiniz kalıyor. Türkiye’nin bu konuda sıkıntısı var. Aynı tesisi, İspanya’dan daha ucuza satıyorsanız, ambalajlamada ve algı yönetiminde bir yerlerde hata yapıyorsunuz demektir. Bu PR’ı becerebilirsek elimizdeki ürün çok güçlü.”
Türkiye’de resort otelciliğinde ciddi bir değişime ihtiyaç olduğunu da söyleyen Ferzan Çelikkanat, “Daha butik ve kişiye özel resort otelcilik anlayışına geçilmesi gerekir. Mass turizmin 80’li 90’lı yıllarda ülke tanıtımına sağladığı katkılar doyum noktasına ulaştı. Yatırımcı ve işletme sahipleri; çok adette misafirin değil, harcama kabiliyeti yüksek misafir, katma değeri yüksek bir pazarlama ve tesisleşme konusunda hemfikir. Ancak ülke stratejisi ve fiziksel altyapı henüz aynı hızla değişim gösteremiyor” diye konuştu.