AKP’nin İsrail ilişkisinde kıblesi şaştı!

İsrail ile “Davos (oneminute) krizi”nden sonra ne olduysa Rusya ile uçak krizinden sonra da o oldu! İki ülke ile de yaşanan krizin sonucu aynı ise bu AKP geçmişten hiç mi ders çıkarmaz?

AKP’nin İsrail ilişkisinde kıblesi şaştı! mavi marmara davos gazze

AKP’nin İsrail ilişkisinde kıblesi şaştı!

İktidar, eşittir hükumet; hükumet, eşittir AKP. Her yol AKP’ye çıkıyor yani…

İç politikası vasat, ekonomisi vasat, siyasetteki kurumsal ilerleme vasat, dış politika vasat… Vasatın üzerine çıkamayan bir iktidar izliyoruz ülke siyasetinde artık!


Samimiyetle ilerleyelim…

İktidar hangi ülkeye elini atsa kuruttu! Her ülke ile bir sorun yaşadı. İsrail ile “one minute krizi” oluştu. Adamlar “Şimon Perez’e, ekranların karşısında siz nasıl höt dersiniz?” dedi. İmitasyon bir kavga ortamı oluşturuldu. Sonra adamlar, bize iyi bir ders verdi!

Davos Krizi’nden hemen sonra Filistin’de bayraklar uçuştu. Sonra Filistin’e ziyaret gerçekleştirilecekti; bu zaman, şu zaman derken o da ne hikmetse bir türlü gerçekleşmedi!

“Sen İsrail’i mi savunuyorsun?” diyenler olabilir. Yok kardeşim; dış politika rasyonaliteye dayanır. O yüzden olaylara akılcı bakmak gerekir! Real politikada Türkiye, tam anlamıyla dibe çakıldı. Öfke siyaseti, ülkenin dış politikadaki ilerlemesini sürüncemede bırakarak küçük ama nüfuz olarak bizden kat ve kat büyük olan bir ülkenin, bu iktidar döneminde gazabına uğratıldık!

Adamlar o kadar akılcı çözümler buldular ve bunu sahada uyguladılar ki Türkiye bu ikili omuz mücadelesinde yere yığılan taraf oldu…

İsrail hükumeti, önce bizim Tel Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol‘u, Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak kapıda bekletti ve ardından “alçak koltuk krizi”ne maruz bıraktılar. Bu olay, Türkiye’nin imajı açısından son derece yüz karası bir olaydı ve asla hafife alınabilecek bir durum değildi. Bu da yetmedi!

Mavi Marmara Saldırısı…

Türk Cumhuriyeti tarihinde unutulmayacak bir olay oldu! Ölenler, yaralananlar oldu. Gemideki masum insanlar adeta ölüme gönderildi!

Bakın şimdi olayın tuhaf kısmına!

Bu olay sırasında iktidar tarafından İsrail hükumetine karşı inanılmaz bir öfke, bir nefret duygusu ortaya çıktı. Sanırsınız ‘İsrail’e savaş açacağız; tazminat olarak da İsrail’den, İsrail’in yarısını alacağız’ diye düşünüldü…

Sonra ne oldu?

Birkaç yıl sonra AKP iktidarının her olaydan sonra yaptığı gibi bir davranış; hemen geri bir vites…


İktidardan “Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten yardımı yaptık, yapıyoruz. Bunları da yaparken, gövde gösterisi olsun diye mi yapıyoruz?” açıklaması geldi.

“Mavi Marmara” olayını yaşayanların üzerinde bu sözler, soğuk duş etkisi yarattı. Bu soğuk duşun üzerine bir bardak da soğuk su içirildi!

Neydi o soğuk su? 20 milyon dolar…

Evet; AKP iktidarı, 20 milyon dolar karşılığında davaların düşmesine neden oldu! “Mavi Marmara” yakınları bu duruma şaştı kaldı!

Yani olan, yine ölen insanlarımıza olmuştu!

İsrail, Davos’taki kinini acı acı çıkardı!

Şimdi yine yakınlıklar kurulmaya başlandı. Uluslararası ilişkilerde devamlılık esas olduğu için İsrail ile yaşanan bu kriz (one minute krizi) de ta o zaman zaten yersizdi!

Ama İsrail yine boş durmadı ve geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı‘nın İsrail’e ziyaretinden hemen önce Gazze’ye bomba yağdırdı.

Bu olayın yaşanmasını da “neden ziyaretten hemen önce” diye biraz sorgulamanızı tavsiye ederim…

Dikkat edildiğinde İsrail ile Davos (one minute) krizinden sonra ne olduysa Rusya ile “uçak krizi”nden sonra da o oldu! İki ülke ile de yaşanan krizin sonucu aynı ise bu AKP geçmişten hiç mi ders çıkarmaz?!


İsrail’le de, Rusya ile de aynı sonuçları yaşadık! Yani AKP’nin her yerde olduğu gibi, İsrail ilişkisinde de kıblesi yine şaştı!

Erdoğan: Gazze’ye yardım götürmek için benden izin mi aldınız?

Haksızlığa karşı duranlar neden vatan haini?


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…