Başkanlık yolunda aklımızla nasıl alay ediliyor?

İktidar ve Devlet Bahçeli bir olup ülkenin çivisi çıkan demokrasisinden bir çivi de birlikte çıkarmaya çalışıyor. Meral Akşener ve muhalifleri siyaset arenasından silerek Türk tipi başkanlık sisteminin gelmesi için kol kola hareket ediyorlar.

Başkanlık yolunda aklımızla nasıl alay ediliyor? devlet bahçeli binali yıldırım meral akşener

Başkanlık yolunda aklımızla nasıl alay ediliyor?

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye’de bir şeyler daha farklı ilerlemeye başladı! Partilerin siyasi hareketleri keskin kırılmalara uğradı. Bu kırılma, daha çok Milliyetçi Hareket Partisi’nde gerçekleşti diyebiliriz…

15 Temmuz’un hemen sonrasına baktığınızda parti liderleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da vurguladığı şey ‘güçlendirilmiş bir parlamenter sistem’di. Yani ‘daha çok demokrasi’ vurgusuydu. Hatta Ağustos ayı içerisinde yapılan Yenikapı Mitingi‘ne baktığınızda kimilerince, bundan sonraki sürecin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kült hale gelecek bir ileri demokrasinin olacağı bekleniyordu. Tabi bu, dediğim gibi kimilerince idi!


Neden bunu söylüyorum? Eğer bir cümlede ‘demokrasi’ ve ‘AKP’ aynı anda geçiyorsa o cümle bir kez değil; birçok kez, tekrar tekrar okunmalıdır. Çünkü demokrasi, AKP’nin genlerinde olmayan ve hiçbir zaman olmayacak bir literatürdür.

Ahmet Davutoğlu’nu nasıl sildiler?

AKP içerisinde, daha önce milletvekili Mehmet Metiner‘in de dediği gibi “lidere biatsa biat”ın bir sureti vardır. Bu suretin dışına çıkanlar, isimlerini kaybedenler kulübüne yazdırırlar! Bunun en önemli kanıtı Ahmet Davutoğlu‘dur. AKP bünyesinde iseniz “farklı”ya karşı bir alerji vardır ve her şey tek tip olmalıdır. Yani, “benim gibi düşünüyorsan seninle aynı fikirdeyim” düşüncesi hakimdir! Bu yüzden, eğer AKP demokrasi diyorsa onun arkasında bir şeyler aranmalıdır!

Buradan nereye geleceğim? İşte, o demokrasi vurgusunun yapıldığı günlerde OHAL çoktan ilan edilmişti. OHAL’in ilan edilmesi haksız mıydı? Haklıydı ve uygulanması da hukuk zemininde meşrudur, hatta onun ötesinde sıkı yönetim dahi ilan edilebilirdi. Buraya kadar bir sıkıntı yok. Ancak, gelelim bundan sonraki sürece…

OHAL’de referandum

AKP Meclis Grup Konuşmaları’nda gençleri futbol tribününü coşturan biri gibi hareket eden Başbakan Binali Yıldırım, 2016 yılının Kasım ayında ‘OHAL’de seçime gidilmeyeceğini’ belirtmişti. Eee o zaman nereden çıktı 16 Nisan?

Bunun dışında OHAL’in halkı etkilemeyeceği belirtilmişti. Doğru! Eğer aydınları, halktan kabul etmezsek, birileri gibi bu kişileri “monşer” ilan edersek bu işin içinden çıkabiliriz!

Bu noktada MHP’nin ülkücü tabanı derince bir düşünmelidir! AKP ile MHP neden ve nasıl bir araya geldi? Şimdi, bakın siz şu AKP’ye ve Devlet Bahçeli’ye!


Başta Devlet Bahçeli olmak üzere Meral Akşener‘e şu an yapılan yaftalama nedir?

“FETÖ’cü!”

Güzeeeel…

7 Haziran seçimlerinden sonra Meral Akşener’e AKP tarafından bakanlık teklifi edildi! Bu teklifi Tuğrul Türkeş kabul etti ama Akşener kabul etmedi! Hatırlayın, bu AKP ne diyordu? “FETÖ için 17 – 25 Aralık milattır” diyordu! Eeee, 7 Haziran seçimleri 2015 yılında yapılmadı mı? Yapıldı. Madem Sn. Akşener FETÖ’cüydü, 2013 yılından iki yıl sonra 7 Haziran’da neden kendisine bakanlık teklifi yapıldı?

Bahçeli de, baktı ki parti içinde Akşener sesleri yükseliyor, hemen Türkiye genelinde demokratik (!) bir şekilde birçok il başkanlığını feshetti!

Meral Akşener’den neden korkuyorlar?

Bir zamanlar Cem Uzan yüzde 7 oy alınca nasıl ki siyaseten bitirildi, şimdi de Meral Akşener, AKP ve Devlet Bahçeli tarafından kontrollü bir şekilde Türk siyasetinden silinmeye çalışılıyor!

Devlet Bahçeli ve AKP’yi korkutan; 2016 yılında muhaliflerin, tüzük toplantısında topladığı (notere göre) 657 imza ve ülkücü taban başta olmak üzere Akşener’e, halkın var olan büyük desteği. Bu yüzden AKP ve Bahçeli bu rüzgarı kesmeye çalışıyor.


Görüldüğü gibi, 15 Temmuz’dan sonra güçlendirilmiş parlamenter sistem diyenler, bugün başkanlık yolunda demokrasi yalanları ile aklımızla alay etmeye çalışıyor!

Evetçi misin terörist mi? Halk nasıl kutuplaştırılıyor?

Meral Akşener referandum tahminini söyledi


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…