Kemiklerimizin güçlü ve sağlıklı kalabilmesi bütün vücut sağlımız için önemli. İşte kemik sağlığını korumanın yolları…
Kalsiyum, D vitamini, protein gibi besin maddeleri dışında kişinin yaşam tarzı da kemiklerin gelişimi için önem taşıyor. Liv Hospital Ulus Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilal Yıldız kemik kemik sağlığını korumanın püf noktalarını anlattı.
Haftada 3 gün düzenli yürüyüş yapın ve hafif ağırlıklarla çalışın. Kas iskelet sisteminin uzun süre sağlıklı çalışması için şart!
Kilo almayın. Kilo her konuda sorun yaratabileceği gibi kas iskelet sistemine de zarar verir. Eklemlerin üzerine binen yük ne kadar az olursa o eklem o kadar uzun ömürlü olur.
Sigara içmeyin. Sigarada dolaşımı bozduğu için özellikle kıkırdak beslenmesini bozuyor. Kıkırdak problemi yaratabiliyor.
Ayak sağlığınıza dikkat edin ve sağlıklı ayakkabılar giyin!
Kas iskelet sisteminin en ihmal edilen bölümü ayaklar. Aslında ayak sağlığına çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü vücudu taşıyor. Ve hayat kalitesini direkt etkiliyor. Ayakta oluşacak problemleri hafife almamak ve mümkün olduğunca modası olan değil de sağlıklı ayakkabılar giymek gerekir.
D vitamini için güneşten her gün yeteri kadar faydalanın!
Bu her gün en az 15 dakika anlamına geliyor. Yeteri kadar C vitamini alın. D ve C vitamini kemik ve eklemlerin uzun ömürlü olması için gerekli vitaminlerdir. Özellikle D vitamini eksikliğine kemik sisteminin tahammülü yoktur.
Yeterince yoğurt ve peynir tüketin!
Özellikle çocukluktan itibaren hatta ömür boyu yoğurt ve peynir tüketin. Kalsiyum depolarını zamanında ne kadar iyi doldurursak yaşlılıkta o kadar işimize yarar. Kas ve kemik sağlığı için gereklidir.
45 yaşından sonra aşırı spor yapmaktan kaçının. Özellikle sakatlıkların birçoğu orta yaş sonrası yapılan kendini aşırı zorlamayla alakalı oluyor. Bu sebeple aşırı spor yapmaktan, aşırı ağırlıkla çalışmaktan kaçının.
Kemik Sağlığınızı Korumak İçin Bu Faktörlere Dikkat!
Vücudu oluşturan dokular arasındaki en sert yapı olan kemik, gençlik döneminde daha dayanıklıyken ilerleyen yaşlarda bu sağlamlığını yitirebiliyor. Yaş faktörünün yanı sıra, bazı hastalıklar ve çevresel faktörler de kemik sağlığını olumsuz etkiliyor.
Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, kemik sağlığının korunması hakkında bilgi verdi.
Böbrek ve karaciğer hastalıkları kemiklerde yumuşamaya neden olabilir
Kemik sağlığını olumsuz etkileyen ve işlevlerini bozan hastalıkların başında; tiroit ve paratiroid bezlerinin hastalıkları gelmektedir. Böbrek rahatsızlıkları da kalsiyum-fosfor metabolizmasını etkilendiği için kemiklerde yumuşamaya neden olabilmektedir. Romatoid artrit ve bağ dokusu hastalıklarının tedavisinde kullanılan kortizon, kemiklerin ekleme yakın yerlerinde bölgesel doku ölümüne yol açarak eklemlerin fonksiyonun bozar. Ayrıca karaciğer hastalıklarında da kemik metabolizmasını kontrol eden enzimlerin etkilenmesi durumunda kemik döngüsünün bozulmasına bağlı yumuşamalar görülebilmektedir.
Bilinçsiz ilaç kullanımı kemik erimesine yol açabilir
Kemiklerde oluşabilecek sorunlar yalnızca hastalıklardan kaynaklanmamaktadır. Bunun yanında; yaşam şekli ve ilaç kullanımı gibi değişkenlerin de kemik sağlığı üzerinde etkileri bulunmaktadır. Hareket etmek genel sağlık açısından olduğu gibi kemik sağlığı açısından da çok önemlidir. Bununla birlikte kortizon, kan sulandırıcılar, sara, kanser ilaçları, guatr, mide ve psikiyatri ilaçları gibi bazı ilaçlar da kemik metabolizmasını bozabileceği için uygun kullanımı mutlaka doktor yönlendirmesi ile olmalıdır.
Obezite kemikleri daha kırılgan hale getiriyor
Sigara ve aşırı alkol tüketimi ile düzensiz beslenmenin neden olduğu obezite de kemik sağlığını olumsuz etkileyen diğer faktörlerdir. Kemik kaybı hızı özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda önemli ölçüde artar. Kahve, şekerli ve asitli içecekler gibi yüksek düzeyde kafein içeren besinler, aşırı protein alımı, tuz tüketimi ve idrarla kalsiyum atımını arttırır.
Kemik ağrılarının sebebi tümör olabilir
Kemik yoğunluğu, kemikteki kalsiyum minerali miktarı ile ilişkilidir. Bu yoğunluk 25-30 yaşlarında maksimum düzeye ulaşır. Bu yaş döneminden sonra kemik yoğunluğunun devamını sağlayacak hususlara dikkat edilmeli ve kemik kaybı hızı azaltılmaya çalışılmalıdır. Kemiklerde oluşan sorunların en önemli nedenleri; gençlerde spor yaralanmaları, yanlış beslenme, fiziksel aktivite azlığıdır. İleri yaştaki kişilerde ise yaşın ilerlemesine bağlı olarak ek sistemik hastalıkların görülme oranı artar. Bunların yan etkisi olarak kemiklerde tümör oluşma riski de bulunmaktadır. Kemiklerde meydana gelen ağrılar bu tümörlere işaret ediyor olabilir. Kemik tümörlerinin bir kısmı sinsi bir şekilde yayılmaya başladığı için anlamlandırılamayan kemik ağrılarında mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Osteoporoz (kemik erimesi) Nedir?
Memorial Hastanesi Nükleer Tıp Tanı ve Tedavi Bölümü hekimi Uzm. Dr. Pelin Demirkale kemik erimesi ile ilgili şu bilgileri verdi:
Osteoporoz kelimesi; Yunanca osteon/kemik ve poros/küçük delik kelimelerinden kaynaklanır ve bu hastalıkta kemik dokusunda meydana gelen değişiklikleri oldukça iyi tanımlar. Normal kemiğin yapısında da delikler bulunur ancak, osteoporozda bu delikler genişleyerek kemiğin süngerimsi bir hal almasına ve direncinin azalmasına neden olur. Kemik kitlesinin azalması ise kırık riskini arttırır.
Osteoporozun Tanısı
Günümüzde osteoporoz düşük kemik yoğunluğu ve kemik yapısında bozulmayla karakterize ve kemiğin kırılmaya eğiliminin artıran sistemik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Tanısı, kemik mineral yoğunluğunun kantitatif ölçümü ile konulmaktadır. Kemik dansitometresi adı verilen bu teknik son derece kolay, ekonomik ve hasta için zahmetsizdir. Kemik kitlesi hakkında doğru ve kesin sonuç verir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) osteoporoz tanısı ve kırık riskinin belirlenmesi ile ilgili kriterler belirlemiştir. Bu kriterler, kemik mineral yoğunluğu ölçülen kişilerden elde edilen değerlerin, 25 yaşındaki genç bir kadının ölçümleri ile karşılaştırılmasını esas alır.
Kemik Mineral Yoğunluğu Ölçümü
Kemik mineral yoğunluğu ölçümü, en çok menopoz sonrasındaki kadın hastalarda gerek duyulan bir inceleme yöntemidir. Kemik dansitometresi belirli bir yaşın üzerindeki kadın hastalarda, check-up incelemeleri içinde yer alır. Ayrıca, cerrahi sonrası (yumurtalık ve rahmin alınması) menopoz, erken menopoz (45 yaşından genç), ilaç tedavisi (steroid) ile meydana gelmiş osteoporoz, hareketsizliğe bağlı gelişmiş osteoporoz, sebebi bilinmeyen (idiopatik) osteoporoz, tirotoksikoz, hiperparatiroidizm ve bazı endokrin hastalıklar, menopoz sonrası hastalarda takip, erkeklerde hipogonadizm ve 60 yaşından sonra sebebi bilinmeyen sırt ağrıları gibi birçok durumda da yardımına başvurulan bir yöntemdir.
Kemik Yapımı Ve Çevresel Faktörler
Yaşam şekli ile ilgili olarak kemik yapısına etki eden bazı önemli faktörler de bulunmaktadır. Fiziksel aktivite ve doğru beslenme bu çevresel faktörlerin en önemlileridir. Kemik yapımının hızlı olduğu yıllarda yetersiz aktivite ve beslenme, kemiklerin normale göre daha az yoğun olmasına neden olur. Bu yıllarda sigara içmek de kötü etki eden bir faktördür. Ergenlik döneminde geçirilen ve uzun yatak istirahati gerektiren ciddi bir hastalık, normal düzeyde kemik yoğunluğu kazanılmasını önleyebilir. Hatırlanmalıdır ki, hayatın ilk 20-25 yılında ulaşılan kemik yoğunluğu ne kadar iyi ise, daha sonraki yıllarda gelişecek olan osteoporoz o kadar az şiddetli olur.
Normal Kemik Yapımı
Kemik yapımı fetus ve bebeklerde oldukça hızlıdır. Çocukluk döneminde kızlarda 11, erkeklerde 12-13 yaşına kadar kemik yapımında yavaşlama görülür. Ergenlik döneminde tekrar hızlı bir yapım süreci başlar ve 18 yaşına gelindiğinde bir yetişkinin ulaşması gereken kemik yoğunluğuna büyük ölçüde ulaşılmış olunur. 25 yaşına doğru ise sadece küçük bir miktar artış olabilir. Hayatın ilk 20 yılında kemik yapımını sağlayan başlıca hormonlar büyüme hormonu ve bazı minor hormonlar ile kadınlarda estrojenler, erkeklerde testosterondur.
Fiziksel Aktivitenin Önemi
Egzersizin pozitif etkisi en çok; fiziksel aktivitesi daha önce az olan bir yetişkinde hissedilir. Yürüyüş ya da hafif koşu, doktorların en çok önerdiği egzersizlerdir. Ağırlık kaldırma da kalça kırıklarının önlenmesinde fayda sağlayabilir. Bazı çalışmalar, egzersize ara verildiğinde kemik kitlesinin azaldığını göstermiştir. Bu nedenle egzersizin sürekli olmasına çalışılmalıdır. Bir egzersiz programına katılmadan önce doktorunuza danışmanız uygun olacaktır.
Menopozun Kemik Kitlesine Olan Etkileri
Menopoz sonrasında overler estrojen sentezleyemediği için, kemik kaybında hızlanma meydana gelir. Estrojen tedavisinin kemik kitlesini koruduğu ve osteoporoza bağlı kırıkları önlediği iyi bilinmektedir. Menopozun ileri dönemlerinde (60 yaşından sonra) kalsiyum alımına da dikkat edilmelidir. 1992’de yapılan bir çalışmada, kalça kırıklarının, kalsiyum alan yaşlı kadınlarda almayanlara oranla %30 daha az olduğu görülmüştür. Bu gruptaki kişilerin üç yıl sonraki takiplerinde de kalsiyum alanların kırık oranı hala %15 daha azdır.
Osteoporozun Önlenmesi
Kırık riskini sıfıra indirmeyi garanti edebilecek bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak, osteoporozun önlenmesi genel olarak hayat tarzındaki tercihlerle ilişkilidir. Düzenli ve yeterli düzeydeki egzersiz programları bütün yaşlarda çok faydalıdır. Büyüme çağında ve 60 yaşından sonra diyetteki kalsiyum miktarına önem verilmelidir. Menopoz yaşındaki kadınlarda estrojen tedavisi, kemik kitlesini koruyan ve gelecekteki kırıkları önleyen en önemli yoldur. Kemik dansitometresi tekniğiyle kolay, ekonomik ve zahmetsizce kemik yoğunluğunuzu ölçtürebilir, sağlığınızdan emin olabilirsiniz.