Ünlü edebiyatçı Prof. Dr. İskender Pala, “Aşkın Gizli Tarihi” etkinliğinde dillere destan aşk hikayesi “Leyla ile Mecnun”un yazılma sürecini ve ilahi aşkı anlattı.
Tarihi kişilerden yola çıkarak çocuklara konulacak isimlerin dikkatli seçilmesi gerektiğini de belirten Pala, isimlerin er ya da geç o kişiyi etkilemeye başlayacağının altını çizdi.
Kültür sanat etkinlikleri kapsamında Küçükçekmece Belediyesi’nin düzenlediği, “Aşkın Gizli Tarihi” programına ünlü edebiyatçı Prof. Dr. İskender Pala konuk oldu.
Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiye, Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz ve ailesi, Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Besim Müftüoğlu ile çok sayıda dinleyici katıldı.
Dillere destan aşk hikayesi “Leyla ile Mecnun”un yazılma sürecini ve ilahi aşkı anlatan İskender Pala, tarih boyunca 18 tane Leyla ile Mecnun hikayesini anlatan kitap yazıldığını belirtti.
Aşk tekildir, kendi yolculuğuna devam eder
Leyla ile Mecnun’un hikayesini anlatan İskender Pala, “Kitaplar, bizim medeniyet birikimimizin temel taşlarından biridir. Leyla ile Mecnun’u yazan bir yazar adını ‘Mecnun-u Leyli’ koymuştur. Bu şöyle demek, Leyla’nın delisi, çılgını ve Leyla için aklını yitirmiş olandır. Aşk tekildir ve bir kişiyi ilgilendirir. İkinci kişi orada bir figür olarak vardır. İlahi aşkı ve tasavvuf-i aşkı düşündüğünüzde aşk kendi yolculuğuna devam eder ve kendi yolculuğunun dışında bir yolculuk yapmaz. Maşuk orada aşkın zihninde oluşan şekliyle vardır. Seven sevileni kendi zihninde kurgular. İlahi aşk da aynıdır ama herkesin aşkı aynı sevgiliyedir.” dedi.
18 Tane Leyla İle Mecnun kitabı var
Leyla ile Mecnun kitabının yazılma sürecinden bahseden Pala, “Leyla ile Mecnun 9’uncu yüzyılda yaşanmış gerçek bir hikayedir. Onlar birer kurgu kahramanları değildir. Hikayeleri dillere destan olmuş ve yüzyıllarca anlatılmıştır. Leyla ile Mecnun nihayet 13’üncü ve 17’nci yüzyılda yazılmaya başlanmıştır. 600 sene anlatılıp dillerde dolaştıktan sonra, İran’da Nizami isminde bir şair bu hikayeyi yazıya geçirmiştir. Ayrıca, 18 tane Leyla Mecnun kitabı yazılmış, bunların içerisinden hikayeyi en güzel iki Türk şair anlatmıştır. Birisi Nizami, kitabı Farsça yazmıştır, diğeri ise Fuzuli’dir. Bu iki kitap diğerlerinden sonra şöhretli olmalarına rağmen, modern zamanlara en çok okunan versiyonlar olmuştur.” dedi.
Çocuklara isim koyarken dikkat!
Leyla ile Mecnun’un isimlerinin nasıl koyulduğundan da bahseden Pala, “Çocuklarınıza isim koyarken, çocukların o ismi taşıyıp taşıyamayacağını ölçüp biçmemiz lazım. Bir gece, bir kız çocuğu doğuyor. Bu kız çocuğu kara kaşlı, kara gözlü, kara saçlı ve hatta kara benli bir çocuktur. Karanlık bir gecede doğmuştur. Bu kadar karalıktan da adını Leyla koyarlar. Leyla zaten geceye ait anlamına gelir. Tabii çocuğun bahtı da kara olur. Ayrıca şunu da unutmayın, çocuklarınıza koyduğunuz isimler er ya da geç o kişiyi etkilemeye başlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Kadına vurmak değil, vurulmak yakışıyor
Söyleşi sonunda ise İskender Pala’ya çiçek ve tablo hediye eden Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, kadına şiddete karşı verilen mücadeleden bahsederek, “Kadına şiddetle ilgili bizim sloganımız, ‘Erkeğe, kadına vurmak değil, vurulmak yakışıyor’ oldu. Bunu hayatta gösterebilmek ve sevdiğinin yanında her zaman durabilmek en güzel şeydir. Siz de burada bize aşkı sevgiyi çok güzel bir şekilde anlattınız. Bütün Küçükçekmeceliler adına sizlere teşekkür ediyoruz.” dedi.
Hangi aşk? Beşeri mi ilahi mi?