Dünya Kadınlar Günü: Güçlü kadınları yürüyüşünden tanırsınız!

Direm Fikir Atölyesi Kurucusu Didem Tınarlıoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yazdığı yazısında farklı ve her şeyin farkında olan kadınlardan bahsediyor ve “Güçlü kadınları yürüyüşünden tanırsınız” diyor…

Güçlü kadınları yürüşünden tanırsınız!

Kim, sırtını güvendiği bir omuza yaslama imkanı varken, omuz omuza çarpışmaya ya da sıcacık bir kucakta huzur bulabilecekken kendini ateşlere atmaya gönüllü olur? Gördüğünüz o güçlü kadınların kaçı yaradılıştan güçlü, kaçı hayatın içinde tek başına dimdik olmaya mecbur bırakılmıştır acaba?

Duruşları farklı, bakışları kendinden emindir.

Onları bir çırpıda tanımak, en kalabalık ortamda bile çok zor değildir. Yüzlerinde hüzünlü bir gülümseme, bazen de tüm acılara inat kahkahaları vardır. Sorumluluk, insana kudretli olma zorunluluğunu da yanında getirir. Hepsinin ortak yanı yorgun ve düzgün kadın olmalarıdır.


Rimellerini silip, saçını başını düzeltip, yüzüne gülümseme maskesini takmakta üzerlerine yoktur. İçinde fırtınalar kopsa da belli etmemek onlar için hayat oyununun en kolay sahnelerindendir.Çünkü provasını en çok yaptıkları bölüm buralarıdır.

Farklıdır ve her şeyin farkındadır bu kadınlar.

Kendisine kur yapıldığını, yalan söylenildiğini, kandırılmaya çalışıldığını ve çok sevildiğini anlaması hiç zor değildir.

Bilir kimin onu sevip sevmediğini. Değersizliğini hemen fark eder, ardına bakmadan kaçmışlığı çoktur. Artık ne istediğinden çok ne istemediğini daha iyi bilir ve bunu hemen ayırt etmesi de hiç zor olmaz.

Bu kadınların en güzel tarafı, sevildiğini hissettikçe güzelleşmeleridir. Sevildikçe sevmeyi çok iyi becerebilir ve hiç kimsenin sevemeyeceği kadar güzel severler. Şefkatleri sıcacıktır.

İyi ki varlar hayatlarımızda. Varlıkları rahatsız etmez ama yoklukları çok rahatsız edicidir. İş hayatının tuttuğunu koparanları, her soruna hızlı çözüm getirenleri ve fedakar annelerdir aynı zamanda.

Bu kadınlar kendilerini güldüren soylu ve ciddi adamları severler, soytarıları değil. En sık duydukları söz “Seni taşıyan erkek zor bulunur.”dur. Ağır gelen dürüstlükleri, mertlikleri, kariyerleri, beceriklilikleri ve zekalarının toplam hacmidir oysa ki! Güçlü kadınların aklında ve beyninde olabilirsiniz ama kalplerinde hele gözbebeklerinde olabilmeniz güçtür. Vaatlere karınları toktur. Canına okuyanlar çok olduğundan hariçten gazel okuyanlara eyvallahları zerre yoktur.

“Zor kadın” da diğer tanımlamaları…

kadın

Zor, bir şeyin nasıl olduğunu bilmemektir. Bir erkek için ütü yapmak, bir kadın için tır kullanmak neden daha zordur?


Çünkü ne yapacaklarını bilmezler, tecrübeleri yoktur. Zor, bu yüzden ne/nasıl olduğunu bilmemek haline denilir. İşte bu kadınların dünyaları ve dillerini bilen az olduğundan “zor kadın” olarak çıkmıştır adları. Doğru aslında ama tanımda bir kelime eksik… Koca hayatlarını ortaya koyunca “zor hayatlı kadınlar” denilmesi daha hakkaniyetli olur.

Ne kadar zorsa o kadar kırılmıştır, ne kadar ağır başlı ise o kadar hayalleri yıkılmıştır.

Yüreklerine mangal demek hafif kalır. Koca bir yanardağ gibidir cesaretleri ve dürüstlükleri. O yüzdendir ya şaklabanlar tarafından sevilmemelerinin nedenleri. Çünkü onlar rol yapanları hemen anlarlar ve oyuna uymaz, oyunun kurallarını öğretirler.

Bu kadınların en sert görünen taraflarının yanında merhametleri koca bir dağ gibidir. İnsan neyin eksikliğine zaaflı ise işte bundandır. Omuzlarından öpülmelidirler, yılların yükünü hafifletmek için.

Sevmekten vazgeçmeyi çoktan öğrenmiştir bir kısmı, soğumuştur kalbi. Kırılmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan “aşk yok” derken gözlerini kaçırdığını fark ederseniz, anlarsanız kendisinin bu yalana inanmadığını.

İçindeki umudunu söylemeyecek kadar gururludur da, kolay kolay almazlar yüreklerine kimseyi. Varla yok arası duvarları vardır. Yaş onlar için sadece bir sayıdır.

Çoğu yetmiş yaşına üç kere gidip gelmiştir. Yalnızlığın asaletine inanarak avuturlar kendilerini. Mutlu aileleri gördükçe içlerinin sızladığını hissedemezsiniz. Gülümseyerek bakar aşık çiftlere, içinden dua ettiğini bilemezsiniz!

Bu kadınları üzebilirsiniz ama yıkamazsınız. O bilir ne zaman gideceğini, ne kadar kalacağını.


Sorsan bu kadınlara güçlü olmayı sen mi istedin diye? Güçlü değil “pamuklara sarılmış mutlu kadın olmak varken, deli misin sen neden isteyeyim?” diye gülümser ve ardına bakmadan gülümseyerek gider. Karışır kalabalığın içindeki yalnızlığına.

Kadın susarsa dünya susar; Susma!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.