MUÇEP Muğla’nın cennet kalması için imza topluyor

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP); ormanların, bakir koyların ve zeytinliklerin betonlaştırılmasına neden olacak bilimsel raporu hazırlayan bilim insanlarına ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çağrıda bulundu: Bırakın Muğla’nın kıyıları, koyları, ormanları, köyleri, sulak alanları doğal kalsın!

Sayın akademisyenler, teknik uzmanlar, farkında mısınız? Türkiye’nin bugüne kadar görmediği duymadığı büyüklükte bir doğa tahribatının sorumluları olarak tarihe isimleriniz kara harflerle kazınmak üzere!

Henüz vakit varken Türkiye’nin gördüğü en büyük doğa tahribatı hazırlığından imzanızı çekin!


1. Proje raportörü-Biyolog NilayAygüney (Kiana Biological & Environmental Consulting),
2. Proje Raportörü-Coğrafi Bilgi Sistemi Uzmanı Umut Cırık (CRK Planlama),
3. Harita Mühendisi Kadir Genel,
4. Peyzaj Mimarı Alper Venedik,
5. Jeolog Doç. Dr. Hakan Nefeslioğlu (Akdeniz Üniversitesi),
6. Deniz biyoloğu Yard. Doç. Dr. Cevher Özeren (Ankara Üniversitesi),
7. Deniz Biyoloğu Prof. Dr. Murat Bilecenoğlu (Adnan Menderes Üniversitesi),
8. Kuşbilimci Prof. Dr. Zafer Ayaş (Hacettepe Üniversitesi),
9. Sürüngenbilimci Prof. Dr. Yusuf Kumlutaş (Dokuz Eylül Üniversitesi),
10. Memeli Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Hasbenli (Gazi Üniversitesi),
11. Bitki Uzmanı Prof. Dr. Murat Ekici (Gazi Üniversitesi),
12. Omurgasız Uzmanı Prof. Dr. Selma Seven Çalışkan (Gazi Üniversitesi),
13. Biyolog-Ekolog Prof. Dr. Selim Sualp Çağlar (Hacettepe Üniversitesi),
14. Proje Yöneticisi-Ekolog Prof. Dr. Hayri Duman (Gazi Üniversitesi),

Sizlerin iyi niyetle hareket ettiğinize eminiz. Ama imzalarınızın, Türkiye’nin en büyük doğal yaşam ve peyzaj mirasının ölüm fermanı anlamına geldiğini fark edin.

2016/12 “Muğla 4 Mevsim Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu”na atmış olduğunuz imzalarınızı geri çekin

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na da bir çağrımız var; “Muğla 4 Mevsim Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu” ile ilgili çalışmaları sivil toplumun kaygı ve önerilerini de göz önünde bulundurarak geri çekin; yerel halkın ve yönetimlerin katılımı ile ekolojik temelli, bütünleşik bir yönetim planını birlikte oluşturalım.

Proje hayata geçerse neler olacak?

Özel Çevre Koruma Bölgeleri (ÖÇKB) içinde kalan bu bölgelerdeki söz konusu arazilerin tümü, düne kadar 1’inci derece SİT alanı idi. Şimdi 14 kişilik bir heyetin gözlemleriyle 2’inci derece koruma alanı ya da 3’üncü derece sürdürülebilir turizm alanı olarak tanımlanıyor veya tamamen koruma statüsü dışına çıkarılıyor!


Bu rapor kabul edildikten sonra ÖÇKB çevre düzeni revizyonu, revize imar planları yapılacak ve bu eşsiz doğa mirasımız yerine konulamaz şekilde yok olacak.

Gökova’nın neredeyse %75’i, Bodrum’daki sit alanlarının %77’si, Karaada, Kissebükü kullanıma açılacak, Datça Yarımadası’nın ve Hisarönü Körfezi’nin yarısına yakını, Gökova Körfezi kıyılarının tamamı ve körfeze bakan yamaçları; hatta Fethiye’deki Göcek kıyıları-adaları, Ölüdeniz kıyıları ve Kelebekler Vadisi gibi Türkiye Turizmi denince akla gelen ilk 10 fotoğraf karesi içinde yer alan doğal zenginlik miraslarımız beton kamyonlarının insafına terk edilmek üzere.

Bu değişiklik ile; Mavi Yolculuk, Doğa Gezileri, Bahçecilik, Zeytincilik, Doğal Tarım, Arıcılık gibi ekonomik açıdan sürdürülebilir sektörler ve yerel ekonomik faaliyetlerin yaşam alanları kalmayacaktır.

On binlerce sayfa bilimsel rapor zaten var

Bu doğa tahribatı 10 üniversite hocası ve 4 teknik uzmanın 2016’nın son günlerinde imzaladıkları “Muğla 4 Mevsim Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu” temel alınarak gerçekleştirilecek. Kamu yöneticileri ve siyasetçiler gönül rahatlığıyla “bakın elimizde bilim insanlarının hazırladığı bir rapor var” diyecekler.

Biz de diyoruz ki;

– Bu alanların tümü Birleşmiş Milletler doğa koruma envanterlerinde tescilli.
– Getirilen doğal sit derecelendirme değişikliği ile bakan düzeyinde imza konulmuş uluslararası sözleşmeler, Bakanlar Kurulu kararı ile onanmış “Özel Çevre Koruma Bölgeleri” düzenlemeleri fiilen yok sayılacaktır.
– Bu betonlaştırılması planlanan bölgeler hakkında bizim elimizde yüzlerce koruma raporu var.
– On binlerce sayfalık bilimsel raporlarda, beton dökülmeye hazırlanan bu alanların eşsiz doğal yaşam rezervleri ve peyzaj zenginlikleri anlatılıyor.
– Üstü çizilen arazilerin tüm Akdeniz’de doğal yaşamın en zengin ve çeşitlilik içeren bölgeleri olduğuna ilişkin uluslararası araştırmalar var.
– Bu muhteşem doğa mirası, Türkiye’nin turizm, refah ve zenginliğinin de en temel unsurudur.
– Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Doğal Sit Alanlarının derecelerinin, koruma düzeylerinin ve kapsadıkları alanların yeniden düzenlenmesi amacıyla “Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi” adlı bir “bilimsel rapor” hazırladı. Bu raporlar Türkiye’nin 20 bölgesine özgü olarak hazırlanmış olup, ilk tepki Muğla’dan ve ardından Ayvalık’tan geldi.

Bu projenin gerçekleşmesi halinde, Muğla’nın kıyılarında, eşsiz ormanlarında, bâkir koylarında, doğa dostu köylerinde 50 bin dönümlük arazi turistik yapılaşmaya, 550 bin dönüm doğa mirası da “günübirlik turistik tesisler” adı altında betonlaşmaya açılabilecektir. Rapordaki bazı olumlu değişiklikler, genelindeki ağırlığın olumsuz gelişmelere yol açabileceği gerçeğini değiştirmemektedir.


Bırakın Muğla’nın kıyıları, koyları, ormanları, köyleri, sulak alanları doğal kalsın!

İmza kampanyası için tıklayınız. – Hazırlayan: Kadri İnce


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.