Hayatı, bilgiyi, sevgiyi, insanları, dostlukları, satın aldıklarımızı, hayalleri, teknolojiyi kısacası sahip olduğumuz her şeyi çok çabuk tüketiyoruz.
Popüler kültür ile gelen tüketim çılgınlığı
Popüler Kültür; tanımında sözlük der ki; belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültür ögelerinin bütünüdür. Bu noktadan hareketle popüler kültürün günümüz toplumlarının dejenerasyonuna katkısı hiç şüphesizdir ki hat safhadadır.
Tüketim toplumlarının üretimi işlerlik kazandığından beridir her halk kendi popüler kültürünü oluşturmuştur. Ortak noktanın tüketim olduğu bu yenidünya düzeni içinde ayrışma tüketim noktasında birleşme sağlamıştır.
Neyi tükettiğimiz sorusu üzerinden konuya yaklaşacak olursak; hayatı, bilgiyi, sevgiyi, insanları, dostlukları, satın aldıklarımızı, hayalleri, teknolojiyi kısacası sahip olduğumuz her şeyi çok çabuk tüketiyoruz ve geriye kalan tatminsizlik hissi ile yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. Bu tatminsizlik tüketilen materyallerin gerçek olmamasından mı kaynaklanıyor yoksa gerekli çaba sarf edilmeden elde edilmesinden mi bilinmez ama son on yılda değişen dünyanın tüketim algısı üzerinden şekil bulan yaşam, mutsuz güruhlar ortaya çıkarmış haldedir.
Her toplum açısından durum aynı sıkıntılı süreçlerden geçmekte, mutsuzların sayısı git gide artmaktadır. Özellikle teknolojinin hayatlarımızı ele geçirmesinin ardından iletişimin tüm araçlarına sahip olan insanoğlu, iletişimin kendisini yitirmiştir. Her şeyin sanal ortamda yaşandığı yeni bir şekil durmaktadır karşımızda ve bu sistemin dayattığı popüler kültür, gerçek olan kıymeti dişlilerinin arasında öğütmektedir. Buna dur demek değer bilen nesillerin yetiştirilmesinden geçmektedir.
Bir ülkenin geleceği olan gençleri popüler kültürün gölgesinden eğitimin güneşi altına almakla mükellef olan biz öncül neslin, ardında durana sahip çıkması gerekmektedir. Bu sahip çıkmanın şartlarını belirlemekten daha önemlisi hayal kurmayı, kurduğu hayali yaşamayı unutan güruha yaşam değerlerini hatırlatmaktan geçmektedir. Unutma! İle başlayan cümlelerimiz olmalı gençlere anlatılmayı bekleyen ve geleceğin emanetçilerine teslim edeceğimize dikkat kesilmeliyiz huzurla ölebilmek adına. Bunun sorumluluğuna sahip olan herkes için son söz; Ernest Jünger’in dediği gibi, “Dünyanın gerçek öncülerinin evi, mezarlardır.”