Sınır Tanımayan Doktorlar’ın (Medecines Sans Frontieres-MSF) Suriye ile ilgili bugün açıklanan raporuna göre ülkede sadece çatışmalar değil, savaşın yarattığı yıkımın bir sonucu olarak ortaya çıkan açlık ve salgın hastalıklar da can alıyor. İşte o rapordan öne çıkanlar…
Sınır Tanımayan Doktorlar, kızamık, çocuk felci, tüberküloz gibi tedavi edilebilir hastalıklar ölüm nedenleri arasında başı çekiyor
Rapor yaklaşık altı yıldır savaş olan ülkede sağlık hizmetlerinin nasıl etkilendiğini anlatırken ülkeyi soktuğu hali bir kez daha gözler önüne serdi.
Bianet’in de haberleştirdiği “Suriye’deki Tıbbi Pratikte Yaşanan Değişim: Sürekli Saldırı Tehdidi Altındaki Sağlık Tesislerinde Karşılaşılan Çıkmazlar ve Geliştirilen Uyum Çalışmaları” başlıklı 22 sayfalık rapor, MSF’den araştırmacı, program koordinatörü Justin Armstrong imzalı.
Bir yılda 81 sağlık merkezine saldırı
Rapora göre sadece 2016’da Azez ve Halep kentlerinin çeşitli bölgelerinde 81 sağlık tesisi hasar gördü ya da yokedildi. Bunlardan bazıları birden fazla saldırının hedefi oldu.
2015’te ise, MSF destekli 94 tesis saldırıya uğradı, 81 sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
Yok edilen sağlık tesislerinin, hayatını kaybeden ya da ülkeyi terk etmek zorunda kalan sağlık çalışanlarının toplam sayısı ise bilinmiyor.
Raporda, sağlık çalışanlarına yönelik güvenlik tehditleri de yer alıyor.
Savaştan önce Suriye
Raporda, Suriye’nin, 2011’de çatışmalar başlamadan önce orta gelirli bir ülke olduğu, özellikle MSF’nin çalıştığı çatışmalardan etkilenmiş birçok ülkeden çok daha ileri seviyede bir sağlık sistemine sahip olduğu ifade ediliyor.
Eğitimli ve uzman personel, göreceli olarak yeterli kaynaklara sahip hastane ve kliniklerde, modern tanı aletleri, ilaç ve malzemelerle çalışıyordu.
Ancak, Suriyelilerin tümü sağlık hizmetlerine eşit düzeyde erişemiyordu.
Çoğu Suriyeli sağlık tesislerinde hizmet almaya alışıktı. Tanı testleri, prosedürler ve ilaçlardan oluşan somut bir tıbbi müdahale alışık oldukları sistemin birer parçasıydı.
Çatışmalar sonucunda zarar gören Suriye’deki sağlık sistemi, bu süreçte tıbbi uygulamaların değişmesini ve geride kalan Suriyeli sağlık çalışanlarının da değişen koşullara uyum sağlamasını zorunlu kıldı.
MSF’nin çatışma bölgelerindeki deneyiminin büyük bir kısmı Sahra Altı Afrika’nın yoksul kesimlerine dayanıyor. Hastaların beklentilerinin farklı olduğu bu bölgede, sağlık sistemlerinin kapasitesi de savaş öncesi Suriye’dekinden çok daha alt bir düzeyde.
Salgın ve kronik hastalıklar
Suriye’de sadece sıcak çatışma kaynaklı yaralanmalar değil, salgın veya kronik hastalıkların durumu da raporda yer alıyor:
Çatışma devam ettikçe, yoksulluk arttıkça yeterli beslenme zorlaşıyor, halk sağlığı kötüye gidiyor.
Olağanüstü düzeyde artış gösteren akut travma vakalarının yanında kızamık salgınları yaygınlaşmaya başladı.
Beslenme yetersizlikleri ortaya çıktı
Daha önceden Suriye’de artık görülmeyen çocuk felci gibi hastalıklar yeniden görülmeye başladı.
Birçok ilaç savaşın başında dahi çok zor bulunurken, tüberküloz ya da şark çıbanı gibi hastalıkların tedavisini sağlayan ulusal programlar da zaman içinde işlevsiz hale geldi. Sağlık hizmetleri akut travmalara öncelik vermeye başladı ve acil olmayan hizmetlerle koruyucu sağlık hizmetlerinin kapsamı önemli ölçüde küçüldü.
Aşılama, doğum kontrolü, ruh sağlığı ve kronik hastalıkların tedavisi gibi acil olmayan hizmetler birçok hasta için artık erişilemez bir hal aldı.
İlaç eksikliğine bağlı tüberkülozdan ölümler raporlanan vakalar arasında yer alıyor.
Bodrumlarda yapılan sağlık hizmeti
MSF, sağlık hizmeti sağlayanların, kimi zaman önlem olarak kimi zaman da saldırılardan sonra kaçmak için sürekli yer değiştirdiğini ifade etti:
Çoğu yeraltına, bodrum katlarına, depolara, hatta mağaralara saklanmak zorunda kaldı.
Bu durum sağlık hizmetlerinin sunumunu sekteye uğratmakla kalmadı, aynı zamanda sağlık personelinin sağlık programlarının yürütülmesi ve yönetilmesi için ayırması gereken zamanı ve kaynakları, çeşitli müzakerelerde bulunmaya, tekrar tekrar tesis inşa etmeye ve gerekli düzenlemeleri yapmaya ayırmasına sebep oldu.
Bugün Suriye’de ameliyathaneler, yoğun bakım üniteleri ve acil servis odaları gibi en kritik acil sağlık hizmetlerinin sağlandığı noktalar için çoğunlukla en güvenli yerler olan bodrum katları tercih ediliyor.
Bu amaçla normalde bir sağlık tesisi için uygun olmayan okul, çiftlik veya mağara gibi yerler dahi kullanılıyor.
Bodrum katlarında havalandırmanın yeterli olmaması, kötü ışıklandırma ve güçlendirilmiş camlar enfeksiyonu önleme çabalarını engellerken, hasta bakımını da zorlaştırıyor.
Savaş sırasında ne yapılabilir?
Raporda, “Suriye’de barışın sağlanması ve sağlık tesislerine yapılan saldırıların sonlanması hala uzak bir ihtimal gibi görünüyor” deniyor. Bu nedenle de yapılması gerekenler şöyle anlatıldı:
Sürekli tükenen kaynaklar ve küçülen kapasite karşısında, sağlık hizmetlerini birkaç noktada güçlendirme seçeneği hala olanaklar dahilinde.
Özellikle yoğun saldırıların devam ettiği ve sağlık tesislerinin sürekli hedef alındığı Doğu Halep’te var olan sağlık tesislerini güçlendirmek tek gerçekçi seçenek.