Sosyal medya kıyameti: Dünya nereye gidiyor?

Geniş bir kitleye her türlü erişimin olduğu ve ifade özgürlüğünün neredeyse en üst seviyeye ulaşmış olduğu bu dijital – sosyal medya çağında nasıl bir yere doğru gidiyoruz?

Sosyal medya kıyameti: Dünya nereye gidiyor?

Son 10 yılı düşünelim

İnternet ekosisteminin geçirdiği dönüşüm, sosyal medya araçlarının ortaya çıkışı ve bununla birlikte insanın ifade özgürlüğünün geldiği nokta. Sosyal medyanın bireyin gelişimine ve ifade özgürlüğüne etkisi nedir? Neleri eksik ya da fazla yapıyoruz? Kaçırdığımız noktalar neler ya da görmek istemediğimiz büyük tehlikeler?

Dünyanın yarısını kapsayan dev sanal yaşam alanı

Dünya nüfusunun 7.4 milyar olduğu biliniyor. Bu insanların %50’sinin internete erişimi ve %40’ının sosyal medya kullanıyor olduğu istatistikleri inanılmaz bir sosyal iletişim ağının içerisinde olduğumuzu ve bambaşka bir sanal ‘yaşam alanı’ inşa etmiş olduğumuzu gösteriyor. Yine istatistiklere göre, en çok kullanılan sosyal medya araçları sırasıyla Facebook, Instagram, Twitter ve takibinde Youtube. Fakat ben ilk üçünü kullanan tabakayı ele alacağım çünkü kullanım şekilleri fazla benzerlik gösteriyor.


Sınırlar ortadan kalkıyor mu?

Ulusal sınırların olmadığı her an herkese ulaşım sağlayan denetimsiz bir ortam sosyal medya. Çok farklı ve yeni olması sebebiyle konuyla ilgili daha derin araştırmalar yapılıyor ve hukuksal düzenlemelerin, devlet kontrolünün ne derecede olacağı tartışılıyor. Daha da önemlisi bu alanda çalışacak uzmanlara her geçen gün daha çok ihtiyaç duyuluyor. İnsanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir noktada olduğumuz için neyin nasıl sınırlandırılıp düzenleneceği ve kontrol edilebileceği büyük bir problem ve çözümü de kısa sürede bulunmayacak gibi görünüyor.

Peki neden sosyal medya kullanımında sınırlara ve kontrole ihtiyaç var? Neden ulusal sınırların olmadığı bu sanal alemde ulusal güçlerin kontrolü yine devrede?

Rastgele bir güç

Özellikle en çok kullanılan bu saydığım ilk üç sosyal medya aracı, insanların özgürce kendilerini ifade etmesine olanak sağlıyor, ne büyük fırsat! Göz ardı edilen yıkıma götüren sonuçları, büyük tehlikeleri ve farklı nedenlerden dolayı insanın gelişimine ve özgürlüğüne zararları yazıma konu olacak boyuta ulaştı. Sosyal medya kullanıcılarının hepsinin elinde potansiyel olarak rastgele bir güç var artık ve bunu iyi veya kötü yönde kullanma özgürlükleri de var.

Sosyal medyayı insanları kışkırtmak için kullanabilirsiniz.

İnsanları hedef gösterebilirsiniz, nefret söylemlerinde bulunabilirsiniz, bir insanın özel yaşamına müdahil olup hayatına zarar verebilirsiniz. Eskiden devlet tekelinde olan rastgele güç kullanımı şimdi sanal alemde herkesin elinde ve bu gücü nasıl kullanacakları tek tek her kullanıcının rasyonelliği ile yakından ilişkili. Ne kadar rasyonelseniz o kadar iyi ya da ‘zararsız’ şekilde kullanıyorsunuzdur gibi doğrudan bir çıkarım yapmak tartışmalıdır fakat sosyal medyada her birimizin gördükleri ve tecrübe ettikleri bu aşamada bu sonuca varmaya sebep oluyor.


Sosyal medya kullanıcılarının elinde rastgele bir güç var artık ve bunu iyi veya kötü yönde kullanma özgürlükleri de var.

Özellikle 13-28 yaş aralığındaki genç kullanıcıları düşünelim; kendilerini özgürce ifade edebiliyor ve belli ya da belirsiz bir kitleye hitap edebiliyorlar. Yine ne kadar büyük ve güzel bir olanak diye düşünebiliriz fakat neyi ifade ediyorlar, nasıl ifade ediyorlar, bu ifade şekli onlara bir katkıda bulunuyor mu, insan ilişkilerinde ne gibi bir etkiye yol açıyor şeklindeki soruları da sormak zorundayız.

Zamanımızı neye harcıyoruz?

Öncelikle kendilerini geliştirip kendi yollarını bulmak ve hayata atılmak için geçirmeleri gereken değerli zamanlarını genç nüfus sosyal medyada çevresinin, dönemin ünlü isimlerinin, sosyal medya popüler kitlesinin paylaştıklarını izleyerek okuyarak beğenerek ve yorum yaparak geçiriyor. İnsanın kendisini hayatı sorgulayıp ne yapmak istediğine karar vereceği, kendisinin farkına varacağı ve bireysel özgürlüğünü gelişerek inşa edeceği yıllar; sosyal medyada inanılmaz bir paylaşım yığını arasında kendi hayatına dair çeşitli paylaşımlar bir yana diğerlerinin hayatlarından karelere bakarak, anlamlı ya da anlamsız tartışmalara girerek, bazen büyük kavgalar ederek geçiyor. Dolayısıyla değerli zamanlarımız bu kadar hızlı bir dijital çağda dahi boşa harcanabiliyor.

İnsan ilişkileri

Sosyal medya ortamında oluşturduğunuz profillerde tamamen gerçek kişiliğinizi yansıtabilir ya da tam tersi hiç olmadığınız biri gibi görünebilirsiniz. Bu ortamda belli bir ün kazanabilir, reklam yapabilir ve ya çeşitli ürünler satabilirsiniz. Fakat dikkat çekmek istediğim nokta şu: Sosyal medyada takip ettikleriniz ve arkadaş olduklarınızla, aranızda en az bu sanal alemin verdiği rastgele güç kadar sanal ilişkiler de insanların gerçek yaşamına ve insanlarla olan diyaloğuna zarar verebiliyor. En radikalinden başlayarak; kullanıcılar ilişkilerini sosyal medyada başlatıp yine orada bitebiliyor. Birbirlerini sosyal medyadaki hareketlerinden ötürü kıskanıp ayrılabiliyor. Birbirlerine sitemlerini sosyal medya aracılığı ile üstü biraz da kapalı olarak ifade edebiliyorlar.

sosyal medya zombiler social media zombies zombi

Beğenilme isteği

Sosyal medya kullanıcıları beğenilmeyi, onaylanmayı, hakkında güzel yorumlar duymayı istiyor ve bunlara odaklanıyor. Beğenilenler gibi olmak istiyor, beğenilen yaşam stillerine sahip olmak istiyor. Aynı politik görüşleri paylaşmadıkları takdirde; birbirlerine düşman kesiliyorlar ve daha da kötüsü sosyal medya aracılığı ile politik bir tartışma çirkin kavgalara dönüşüyor. Bazen kavgalar öyle bir seviyeye geliyor ki konu mahkemeye taşınıyor. İfade özgürlüğünüz toplumun genel görüşleri dışına çıktığınızda geçerli olmuyor, onaylanmıyor ve bastırılıyorlar. Bir anlamda toplum baskısı yine bireyin üzerinde yük oluyor. Bütün bunları düşündüğümüzde gerçekten sosyal medya kullanıcılarının ifade özgürlüğü var denebilir mi? Var ya da yok; sosyal medya kullanımı bireyin hayatına böyle zararlar getirebiliyor ve zararlı taraflarını sorgulamak, ortaya koymak ve tartışmak gerekir. Toplum ancak her fikrin ifade edilmesi ve tartışılması ile gelişebilir.


Elbette zamanınızı ve sosyal medyayı nasıl amaçlar için kullanacağınız konusundaki seçim kendi elinizdedir. Fakat topluma genel olarak yansıyan zararlı etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Neredeyse dünya çapında rasyonel birey olma yaşının 18 olarak belirlendiğini düşündüğümüzde; 13 ila 18 yaş arasındaki bireylerin sosyal medyada harcadıkları zaman ve rastgele gücün kontrol altına alınması gerekiyor sonucu çıkarılabilir. Gelecek nesiller artık bu dijital çağın içinde var olacaklar ve gelecekteki toplumu onlar şekillendirecekler. Yani konu daha dikkatle ele alınmalı ve sosyal medyanın problemlerine ilişkin çözümler aranmalı. Kontrol altına almanın kalıcı bir çözüm olmayacağı aşikardır ve bizi asıl kalıcı ve sağlıklı bir çözüme götürecek olan yine eğitimdir.

Zaman kıtlığı yaşayanlara 4 muhteşem tavsiye


Ebru Kızılkaya
1995’te İstanbul’da doğdu. İlköğretimi ve orta öğretimi tamamladıktan sonra 2013’te İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme- Ekonomi bölümüne girdi. Daha sonra bölümünü Ekonomi olarak değiştirdi ve Siyaset Bilimi ile yan dal yapmaya karar verdi. Ayrıca Felsefe dersleri de almaya devam etti. Erasmus programı kapsamında şu an da hali hazırda Sciences Po Paris’te eğitim görmektedir.