TEMA Vakfı Her Dem Toprak İçin projesi

2016 yılında TEMA Vakfı ve Doğuş Çay iş birliği ile sürdürülebilir çay tarımının temelini oluşturan toprak sağlığının korunması konusunda başlatılan ‘Her Dem Toprak İçin’ projesi kapsamında ‘Sürdürülebilir Çay Tarımı Eğitimleri’ gerçekleştirildi.

TEMA Vakfı Her Dem Toprak İçin projesi

Dünyanın sayılı çay üretim merkezlerinden biri olan Rize’de düzenlenen eğitimlerde çay üreticileri odak noktası oldu. Eğitimlerde, üreticilerle birlikte sosyal çevresini oluşturan öğretmen, din adamı, muhtar, kadın, öğrenci gibi toplumun farklı kesimlerinden 6 bin kişiye eğitim verildi. Eğitimler kapsamında herkes çay bahçelerinde sağlığı bozulan topraklar için önlem almaya davet edildi.

Bakanlığın organik çay üretimine geçiş kararı memnuniyet verici

Konuya ilişkin konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Projeye başlamadan önce bölgede kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar, ziraat odaları ve meslek örgütlerinin katıldığı bir toplantıda Türkiye’de çay tarımının sorunlarını masaya yatırdık.


Toplantıda çay tarımının öncelikli ele alınması gereken sorununun toprak bozulması olduğunu saptadık. Bu soruna dikkat çekmek ve sürdürülebilir çay tarımı uygulamaları konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla Doğuş Çay iş birliğiyle ‘Her Dem Toprak İçin Projesi’ni hayata geçirdik.

Proje kapsamında geniş bir kesimden 6 bin kişiye eğitimler vererek çay bahçelerinde sağlığı bozulan topraklar için önlemler alınması konusunda farkındalık yaratmaya çalıştık. Bu süreçte herkesi çay bahçelerinde sağlığı bozulan toprak ananın sesine kulak vererek gerekli tedbirleri almaya davet ettik.

Bu anlamda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çay bahçelerinde toprak dostu organik gübre kullanımına ve bölgede organik çay üretimine geçilmesine ilişkin kararından dolayı memnuniyet duyuyoruz. TEMA Vakfı olarak Doğuş Çay iş birliği ile bu ortak hedefe ulaşmak için kararlılıkla çalışmalarımıza devam ediyoruz” dedi.

‘Her Dem Toprak İçin’ projesi Karadeniz Bölgesi’ne duyduğumuz hassasiyetin bir yansıması

TEMA

Doğu Karadeniz’de çay tarımının kuşaklar boyu devam edebilmesinin en önemli şartlarından birinin, çay tarımı yapılan arazinin ve komşu ekosistemin korunması olduğuna dikkat çeken Doğuş Çay Yönetim Kurulu Üyesi Harika Karakan Batallı,


“Toprak varlığını korumak yalnızca erozyonu önlemekle değil, toprak ekosisteminin tüm bileşenleri ile bütünsel olarak korunmasıyla mümkün olabilmekte. Bu da sürdürülebilir yaşamın temelini oluşturuyor. Rize’nin doğal zenginliği ve en önemli geçim kaynağı olan çayın en iyi şartlarda yetiştirilmesi, aynı lezzet ve kalitede üretilebilmesi için Türkiye’nin en büyük özel sektör çay kuruluşu olarak doğduğumuz topraklarda TEMA Vakfı ile birlikte önemli bir sosyal sorumluluk projesine imza attık. ‘Her Dem Toprak İçin’ projesi bölgeye duyduğumuz hassasiyetin bir yansıması. Çay Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en önemli ürünlerinden biri ve doğduğumuz topraklarda çayın ilelebet yetişmesi hem hayalimiz hem de sorumluluğumuz. ‘Her Dem Toprak İçin’ projesiyle, bir yıl boyunca üreticilerin ve üreticiyi etkileyen tüm kesimlerin toprakla ilgili farkındalığının artırılmasını, topraklarda yaşanan sıkıntının çözüm yollarının tespit edilmesini hedefledik” dedi.

Türkiye çay üretiminde 5’inci sırada

Tarım yapma olanaklarının kısıtlı olduğu Doğu Karadeniz’de yöre halkının gelir kaynaklarını iyileştirerek göç vermesine engel olmak için başlatılan çay tarımı, bugün bölgenin en önemli gelir kaynağını oluşturuyor.

Çay tarımı, 70 yılda bölgenin kaderini ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan değiştirdi ve bölgenin dinamiği oldu. Yaklaşık 830 bin dekar alanda yıllık 1.2 milyon ton yaş çay yaprağı üretimiyle Türkiye dünya çay üretiminde 5’inci sırada yer alıyor.

Ancak özellikle 1970’li yılların başından itibaren şeker gübre olarak isimlendirilen, asit karakterli amonyum sülfat gübresinin yaygın ve ölçüsüz kullanımı sonucu toprak tıpkı sirke gibi asitleşti. Çay bahçelerinin %90’a yakın bölümünde toprağın pH’ı çay bitkisinin gelişmesi için alt sınır olarak gösterilen 4’ün altına düştü.

Toprağın oldukça kıt, arazinin dik, yağışın yüksek olduğu bu bölgede çay tarımı alternatifsiz bir ürün konumunda yer alıyor. Bu topraklarda uzun yıllar çay üretimine devam edilebilmesi için toprak sağlığının korunması daima ön planda tutulmalıdır.

Türkiye’de organik çay tarımına geçiş süreci nasıl olmalı?


TEMA Vakfı, toprak sağlığını koruyan organik çay tarımının tüm bölgede yaygınlaşması için iyi bir hazırlık ve planlama yapılmasını, tüm tarafların sürece dahil edilerek amaç birliğinin sağlanmasını önemli görüyor. Bunun için aşağıda yer alan konular en kısa zamanda hayata geçirilmeli:

  • STK’lar, meslek örgütleri, kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör temsilcileri, üretici örgütleri ile hep birlikte organik çay tarımına geçiş için bir stratejik plan hazırlanmalı.
  • Hazırlanacak stratejik planda öncelik teknik, idari ve hukuki alt yapının düzenlenmesine verilmeli.
  • Standartlara uygun organik gübreler uygulama öncesinde hazır edilmeli, üreticilerin bu gübreleri kullanmaları teşvik edilmeli.
  • Organik tarım destekleri birim alandan alınacak verim ve kaliteyi artıracak, ekolojik, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğe hizmet edecek şekilde düzenlenmeli.
  • Çay üreticileri, üyesi bulunduğu kooperatifler, ziraat odaları daima alınacak kararlara dahil edilmeli, seslerine kulak verilmeli.
  • Üreticiler yaygın şekilde düzenlenen eğitim çalışmaları ile organik gübrelerin kullanımı ve organik çay tarımı konularına ilişkin teknik uygulamalar konusunda bilgilendirilmeli.
  • Örnek çalışmalar yapılarak elde edilen sonuçlar üreticilere gösterilmeli.

‘TEMA’ Vakfı: Orman varsa su da var!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.