Alzheimer’da erken teşhis: Yakın dönemi unutuyorsanız dikkat!

Alzheimer belirti vermeyen ve sinsi ilerleyen bir hastalık. Uzmanlar erken teşhisin önemine dikkat çekiyor 55-60 yaşından sonra yılda bir kere beyin check-up’ı ve hafıza testi önerisinde bulunuyor.

Alzheimer'da erken teşhisin önemi! Yakın dönemi unutuyorsanız dikkat!

Eğer yarım saat önce gerçekleşmiş bir olayı unutuluyor ve yaşanmamış gibi davranılıyorsa beklemeden doktora gidilmesi gerekiyor!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, belirti vermeyen ve kanser gibi sinsi ilerleyen Alzheimer’da erken teşhisin önemli olduğunu vurguladı.


Erken tanı için 55-60 yaşından sonra yılda bir kere kalp check-up’ı gibi beyin check-up’ı yaptırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, şunları söyledi:

Alzheimer’ın beyinde ne zaman başladığı hiçbir zaman belli değil. Çok erken başlayabiliyor ve beyinde eksiklikler başlıyor. Beyindeki rezerve önemli ölçüde azalınca da hastalık ortaya çıkıyor.

Alzheimer tanısı konulduktan sonra aslında hastalığın 25 yıl önce başladığı kabul ediliyor, tanı konulamıyor, yaşa yorumlanıyor. Hastalığı erken dönemde teşhis etmek mümkün olmuyor, orta evreye gelince tıp dünyasının ilgisini çekiyor ve tanı konulabiliyor.

Alzheimer de kanser gibi. Erken tanı son derece önemli. Tedavi imkânları bakımından son derece önemli. Erken tanı için 55-60 yaşından sonra yılda bir kere kalp check-up’ı gibi beyin check-up’ı yaptırılmalı.

Hafıza testlerine girilmeli. Bu testlerde yavaşlama tespit edilirse erken teşhis sağlanabilir. Kaderci olmaktan çıkıp hastalıklara karşı farkındalık artarsa erken tanı söz konusu olabilir. Eğitim beyni çalıştırır, güçlendirir. Eğitim görmemek beyni geri bırakır.

Alzheimer ve depresyon karıştırılabiliyor!

Alzheimer

Alzheimer’la sadece unutkanlığın değil, başka hastalık ve durumların da ortaya çıktığını belirten Prof.Dr. Tanrıdağ, “Çeşit çeşit unutkanlık vardır. Unutkanlığın ortaya çıktığı yaş önemli. Unutkanlık yakın zamanda olan şeyleri beyin hatırlamadığı zaman tehlikeli oluyor. Alzheimer ve demans sadece unutkanlıkla olmuyor. Kıskançlık oluyor, şüphecilik oluyor. Alzheimer’da sadece unutkanlık oluyor diye bir kural yok. En sık rastlanılan depresyon. Doktorlar Alzheimer başlangıcıyla depresyon başlangıcını sık sık karıştırıyorlar. Bu da gittiğiniz doktora göre değişiyor. Unutkanlık nedeniyle psikiyatristte gittiğiniz zaman depresyon tedavisine başlıyor” dedi.


Diyabet unutkanlığı artırıyor!

Şeker hastalığının Alzheimer’da bir risk faktörü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Diyabet unutkanlığı artırır. Diyabet hastalarının mutlaka unutkanlık testlerine girmeleri gerekir. Beyin hastanesinde şöyle bir inceleme yapıyoruz: Beyin Check-up’ı. Beyninizin MR’ını çektiriyorsunuz. Sonra unutkanlık testine giriyorsunuz. Sonra da beyninizin elektrosunu çektiriyorsunuz. Üçü de aynı şeyi gösteriyorsa tehlikeli demektir” dedi.

Alzheimer hastalık demans ise sonuçtur

“Demans” kelimesinin bir hastalık adı olmadığını, birçok hastalığın yol açtığı ortak bir sonuç olduğunu kaydeden Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, şunları söyledi:

“Alzheimer bir hastalık, demans ise bir sonuçtur. Her Alzheimer bir demanstır ama her demans bir Alzheimer değildir. Demansın üç ana özelliği vardır: Unutkanlık, dikkat azlığı, konuşmada sorunlar ve beyin yeteneklerinde azalma. İkincisi davranışlarda bozukluk veya anormallik. Üçüncüsü de gündelik hayatta sürdürdüğümüz alışkanlıkların bozulması. Bir insanda 50 yaşından sonra yavaş yavaş bu belirtiler başlayıp yavaş seyirle ilerliyorsa büyük ihtimal demans olabilir. Demansa yol açan hastalıklar var. En çok yol açan ise Alzheimer. Alzheimer hastalığının genlerle ilgisi var.”

Yakın dönem unutuluyorsa dikkat!

Normal unutkanlığın herkeste görülen bir durum olmasına rağmen demansta en önemli özelliğin yakın dönemde olmuş olayları beynin kayıt etmemesi, hiç yaşanmamış gibi davranılması olduğunu ifade eden Tanrıdağ,

“Eğer yarım saat önce gerçekleşmiş bir olayı unutuyor yaşanmamış gibi davranıyorsanız hiç beklemeden doktora gitmek gerekir. Demansı engelleyecek bir eğitim ya da önlem yok. Hastalığın ortaya çıkmasını hızlandıran etkenler var. Şeker hastalığı, tansiyon, kolestrol hastalığı hızlandırıyor. Kafa travması geçirenler de risk altında olabiliyor” dedi.

Alzheimer’da ilaç tedavisi yarım bırakılmamalı

Alzheimer ve demans tedavisinde kullanılan ilaçların mutlaka doktorun tavsiye ettiği şekilde kullanılmasının önemini vurgulayan Prof. Dr. Tanrıdağ,


“İlaçlara karşı çıkmak son derece saçma. İlaçların hiçbir zararı yok, ilaçlara karşı çıkmak hastayı tedavisiz bırakmak anlamına geliyor. Yeryüzünde Alzheimer için 4-5 ilaç var. Mevcut ilaçlardan hastaya muhakkak uygun dozda verilmesi gerekir. Bu ilaçlar 24 sene önce çıktı ve bu ilaçların kullanılması gerekiyor. Takip ettiğim hastalarda bu ilaçların kullanılmasıyla hastalığın ilerleme hızı yavaşlayabiliyor. Hastalığın ortadan kalkması veya tamamen tedavi edilmesi söz konusu değil. Bu yüzden ilaçların verilmesi daha da önem kazanıyor. 6 aylık süreçlerde yaptığımız kontrollerde, yaptığımız testlerde ilaç kullanan ve kullanmayan hastalar arasında önemli farklar ortaya çıkıyor. İlaç tedavisi yarım bırakılmamalıdır” tavsiyesinde bulundu.

Biofeedback yöntemi nedir? Alzheimer tedavisinde etkili mi?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.