Başkanlık sistemi neden ABD patentli bir proje? Referandumda kimler evet, kimler hayır diyor?
Ekim 2016’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yasal sınırları içinde hareket etmediği gerekçesiyle, bu fiili durumun yani Cumhurbaşkanının yasalara aykırı hareketlerinin yasalaştırılması gerektiği yönündeki konuşmasıyla başlayan “Başkanlık” veya “Cumhurbaşkanlığı sistemi” denilen bu modelin, halk tarafından oylanmasının yapılacağı haftaya girmiş olduk.
Bu yazıda sizlere başkanlık sistemi hakkında bilgi vermeyeceğim. Bu yazıdaki amacım 16 Nisan 2017’de gerçekleşecek olan referandumda neden HAYIR oyu kullanacağımı, tarihe not düşmek adına sizlerle paylaşmaktır.
18 maddeyi tek tek yazmak yerine sakıncalı gördüğüm bazı maddeleri kısaca değinmek istiyorum. Birinci maddeden başlayalım. Birinci madde; Anayasanın “Yargı yetkisi” başlığında yargı yetkisinin, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair hükmü, “bağımsız ve tarafsız” mahkemelerce kullanılacağı şeklinde değiştiriyor. Birinci madde gayet güzel, kısa ve öz yazılmış. Mevcut Anayasada yazan “Bağımsız mahkemeler” ibaresine “bağımsız ve tarafsız” ibaresi de eklermiş, görünüşte çok iyi lakin gerçekte öyle mi?
12 üyeli HSYK’nın 8 üyesini Cumhurbaşkanı atayacak
Anayasa değişikliği teklifiyle Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu üye sayısının 22’den 12’ye düşürülecek. Cumhurbaşkanı beş üye atayacak, TBMM iki üye seçecek, Yargıtay üç, Danıştay bir üye gönderecek. Adalet Bakanı, HSK Başkanı olarak kurulda yer alacak. Yani 5 üyeyi doğrudan Cumhurbaşkanı atayacak, TBMM 2 üye seçecek ki Cumhurbaşkanı “partili” bir Cumhurbaşkanı olduğundan ve TBMM’deki oy çoğunluğu Cumhurbaşkanının üyesi olduğu partide olduğundan aslında TBMM’nin seçtiği o 2 üyeyi de dolaylı olarak Cumhurbaşkanı seçmiş olacak 5 + 2=7 bir de Adalet Bakanı Hakimler Savcılar Kurulu Başkanı olarak kurulda yer alacak etti sekiz. Cumhurbaşkanının doğrudan atadığı 5 ve dolaylı olarak atanmasına yesile olacağı 3 üye ile 12 üyeli Hakimler Savcılar Kurulu’nun 8 tanesini Cumhurbaşkanı atamış olacak ve siz sonra mahkemelerin “bağımsız ve tarafsız” olmasını bekleyeceksiniz, bu mümkün olabilir mi?
Cumhurbaşkanının yargılanması
Hazır yargıyla ilgili maddeyi yorumlamışken cumhurbaşkanının ‘olası’ yargılanma durumu nasıl gerçekleşecek onu da anlatalım. Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılması için 600 sandalyeli Meclisin, 301 milletvekilinin soruşturma teklif etmesi, bu teklifin 360 milletvekili tarafından kabul edilmesi ve bu da yetmiyor, 400 milletvekilinin de kabul yönünde oy kullanması gerekiyor. Cumhurbaşkanının “partili” olduğu yani mecliste en fazla milletvekiline sahip olan partinin “genel başkanı”, aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan bu kişi, Mecliste kendi partisinin milletvekillerinin de oylarıyla Divana gönderilebilir mi? Diyelim ki; iktidar partisinden kendi genel başkanlarının yani cumhurbaşkanının yargılanması için en az 100 delikanlı milletvekili bulundu ve Cumhurbaşkanı Yüce Divana gitti, pekala Yüce Divanda 15 üyenin 12 üyesini Cumhurbaşkanı tarafından atanmışken o Yüce Divan ne kadar “bağımsız ve tarafsız” karar verebilecektir?
Milletvekili sayısının 600’e yükselmesi
Bir diğer maddede Milletvekilleri sayısı 550’den 600’e çıkartılıyor. Neden 600? Buna ben bir gerekçe bulamadım. Bakanlar Kurulunu ve Bakanları denetlemek, belli konularda Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi vermek TBMM’nin yetkisinden çıkartılıyor. “Güven oyu”,”Güvensizlik oyu” ve “gensoru” gibi hükümeti denetleme yolları TBMM’nin elinden alınıyor. TBMM, hükümete sözlü soru bile soramıyor, sadece yazılı soru sorabiliyor o soruda denetlemek amaçlı değil bilgi edinmek amaçlı yani hiçbir yaptırımı yok. Sonra deniliyor ki biz milletvekillerinin sayısını 550’den 600’e çıkartıyoruz? Hükümeti denetleme yolları elinden alınan bir mecliste 600 değil 6 bin milletvekili olsa ne olur, olmasa ne olur.
Milletvekili seçilme yaşının 25’den 18’e indirilmesi…
Bu madde üzerindeki düşüncelerimi yazmadan önce Milletvekili seçilme yaşını 25’den 18’e indiren AKP ve MHP’ye şunu sormak istiyorum, 2015 Genel Seçimleri sonrasında yaşı 25 olup da milletvekili seçilmiş milletvekiliniz var mı? Bu sorduğum soruyu ben cevaplayayım yaşı 25 olup da seçilen tek bir milletvekili bile olmadı. Şimdi seçilme yaşını 18’e indirilerek acaba kaç tane 18 yaşındaki çocuğu milletvekili yapacaksınız? Bu madde savunulurken “gençlere güvenmemiz lazım, hatta onlar kabinede bile görev alabilir” gibi sözler söylendi. Sadece cahilliğimden soruyorum henüz 18 yaşında olan ve askerlik yaşı dahi gelmemiş bir gence Milli Savunma Bakanlığı’nı mı vereceksiniz? Ya^da medeni kanunumuza göre evlilik yaşına yeni girmiş olan 18 yaşındaki bu gence Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı‘nı mı vereceksiniz? Yada orta öğretim eğitimini yeni tamamlamış, henüz yüksek öğretim almamış gence Milli Eğitim Bakanlığını mı vereceksiniz?
Yeni düzenlemeyle 18 yaşındaki bu genç veya gençler sadece milletvekili ve bakan değil aynı zamanda Cumhurbaşkanı Yardımcısı da olabilecek. Referandumla getirilen madde ne diyor?
“Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde kırk beş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet edecek ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanacak”
“Cumhurbaşkanının hastalık ve yurtdışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanacak”
Efendim ne var bunda diyenler olabilir, onlar da haklı bir yerde, zaten tüm bu işler eğitim, deneyim, bilgi birikimi gerektirmeyen işler!
Cumhurbaşkanının kaç tane yardımcısı olacak?
Konu Cumhurbaşkanı Yardımcılığına gelmişken burada muallakta kalan bir konu daha var o da Cumhurbaşkanının kaç tane yardımcısı olacağıdır. 18 maddelik Anayasa değişikliği teklifinde Cumhurbaşkanının kaç^tane yardımcısı olacağı da belirtilmemiş, Cumhurbaşkanının bir tane mi yardımcısı olacak? Yoksa bin odası olduğu söylenen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın her bir odasına bir yardımcı gelecek şekilde 1000 tane mi Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak? 18 maddeye 600 tane milletvekili seçileceğini yazmış da, Cumhurbaşkanının kaç tane yardımcı atayacağı neden yazılmaz?
“Bu sisteme Türk tipi demek, Türklüğe hakaret”
Neyse, biraz da bu anayasa teklifini halka benimsetmek adına kullanılan “Türk tipi başkanlık” sözüne gelelim. İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal‘ın da dediği gibi bu sisteme Türk tipi demek Türklüğe hakarettir. Önerilen bu modelin dünyada bir benzeri var mıdır?
Baascı Arap tipi bir ‘tek adamlık’ modeli
Olmaz mı hiç tabi ki vardır, o da Suriye anayasasındaki Esad’ın başkanlık anayasasıdır. Merak edenler veya inanmak istemeyenler Suriye anayasasındaki Başkanlık yasalarıyla, şu an AKP ve MHP’nin önerdiği 18 maddelik anayasa teklifini karşılaştırabilirler. Türk tipi denilerek masumlaştırılmaya çalışılan bu model aslında tamamen Baascı Arap tipi bir ‘tek adamlık’ modelidir. Eğer bazı çevrelerce Esad’a diktatör deniliyorsa, unutmasınlar ki Esad bu diktatörlüğünün yegane gücünü kendisini tek adam yapan anayasasından almaktadır.
Devlet Bahçeli gibi Türkiye’de diktatörlük olmaz çünkü diktatör Türkçe kelime değil gibi özlü cümleler kurmayacağım, benim cümlelerim daha basit olacak. Seçimle gelen birisi diktatör olmaz deniliyor, seçimle gelen birisi diktatör olmaz mı? Bal gibi olur. Devletin, kendi demokratik kurumlarını koruyabilecek güçleri yok edilirse, seçimle gelen herhangi birisi rahatlıkla diktatör olabilir ve daha sonra o kişiyi tekrar seçimle indirmek mümkün olmaz.
Topçularla popçularla başlayan slogan
18 maddelik anayasa teklifini savunanların, herhangi bir temele dayanmayan popülist sloganlarını sanırım duymayan kalmamıştır. Topçularla popçularla başlayan bu slogana göre “Güçlü Türkiye için EVET” deniliyor. İyi de bu 18 maddeye göre hangi yollarla, ne şekilde, nasıl güçlü bir Türkiye oluşacağından bahsedilmemiş. 18 maddelik teklifte sanayiden bahsedilmiyor… Ekonomiden bahsedilmiyor… Terörden bahsedilmiyor… İşçiden, işsizden, çiftçiden bahsedilmiyor… Bilimden, kültürden, sanattan bahsedilmiyor… Eee bunlar olmadan nasıl güçlü Türkiye olacak? Cevap yok!
Saddam da, Kaddafi de, Esad da hızlı kararlar alıyordu
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle başa geçen kişi, hızlı kararlar alacakmış, Türkiye de güçlenecekmiş. Komik olmayın!.. Irak’ta Saddam Hüseyin de hızlı kararlar alıyordu, Libya’da Muammer Kaddafi de hızlı kararlar alıyordu, Suriye’de Beşşar Esad da hızlı kararlar alıyordu. Sonuçta ülkelerini getirdikleri durum ortada, demek ki önemli olan hızlı kararlar almak değil, doğru kararlar almakmış…
18 maddelik çelişkilerle, tutarsızlıklarla dolu bu anayasa teklifini TBMM’deki kavga dövüşün ardından, referandumda halkın önüne getirenlerin; bu getirdikleri anayasa değişikliğini halka anlatamadıkları için anayasa değişikliğine HAYIR oyu kullanacak kişileri adeta terörist ilan etmesi son derece vahimdir.
Bu 18 maddeyi ortaya atanlar, “PKK hayır diyor, FETÖ hayır diyor, öyleyse sizde EVET deyin” demektedirler. Bu mantığa göre, teröristler dünya dönüyor deseler, bizden hayır dünya dönmüyor, dünya öküzün boynuzları üstünde duruyor dememizi mi isteyecekler? Yoksa FETÖ teröristleri namaz kılıyor diye FETÖ örgüt üyeleriyle aynı şeyi yapmamak adına bizim puta tapmamızı mı isteyecekler?
İsterseniz referandumda kimlerin EVET, kimlerin HAYIR dediklerini bir de ben hatırlatayım.
Önce şu EVET diyenler kimler?
Kimler EVET diyor dersiniz?
- Habur sınır kapısında PKK’lı teröristleri kahraman gibi karşılayanlar EVET diyor.
- PKK ile Osla’da pazarlık yapıp, Dolmabahçe Sarayında HDP ile masaya oturanlar EVET diyor.
- Terörist başı Apo’nun mesajını Diyarbakır meydanında okutulmasına izin verenler EVET diyor.
- PKK’lı şarkıcı bozuntusu Şivan Perver’i ve peşmerge Barzani’yi Diyarbakıra getirip onlarla kol kola şarkılar söyleyenler EVET diyor.
- “Sayın Öcalan demeyi, Öcalan posteri taşımayı, PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkarttık” diyenler EVET diyor.
- FETÖ terör örgütünü besleyip büyütenler, onlara ne istedinizde vermedim diyenler.
- FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumpas kurmasına göz yumanlar EVET diyor.
Terörist başı Apo ne diyor?
Sanki bir kişi eksik kaldı. Abdullah Öcalan ne diyor? Tabi ki EVET diyor. Kanıt isteyenler 28 Şubat 2013 tarihli Milliyet Gazetesi’nden Apo’nun başkanlık hakkındaki düşüncelerini okuyabilirler. Hadi ben sizi yine yormayayım, Apo’nun başkanlık için dediklerini sizlerle paylaşayım. 28 Şubat 2013 tarihinde Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan habere göre Apo şunları diyor:
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. Biz bu konuda AKP ile başkanlık ittifakına girebiliriz”
Peki HAYIR diyenler kim? Onları da tanıyalım:
- PKK’ya en büyük darbeyi vurmuş efsane komutan Osman Pamukoğlu, HAYIR diyor.
- Kardak kayalıklarına Türk Bayrağını diken SAT komandoları komutanı Ali Şentürk, HAYIR diyor.
- Apo’yu yakalayıp, Türkiye’ye getiren birliğin komutanı Engin Alan HAYIR, diyor,
- Apo’yu sorgulayan komutan, Hasan Atilla Uğur, HAYIR diyor,
- Apo’yu yargılayıp, Apo’ya idam cezası veren hakim Turgut Okyay, HAYIR diyor.
He bir de unutmadan şu “üst akıl” ne diyor? Ona bakalım.
CIA eski Türkiye şefi, Paul Bernard Henze’nin 2006 yılındaki Türkiye raporunda şunları yazdığı iddia edilmektedir:
“…Türkiye’nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olamayız…
Ülkeyi kuranlar denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar…
-Hükümeti ikna ettiğimizde, Meclis;
-Meclisi ikna ettiğimizde, ordu;
-orduyu ikna ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor…
Eğer Amerika’nın çıkarı Türkiye’de bir federal devlet kurulması ise mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır”
Demek ki neymiş? Başkanlık sistemi ABD patentli bir projesiymiş…
Ve; Evet diyen herkes; aslında “Güçlü Türkiye” için değil, bilerek veya bilmeyerek ABD’nin Türkiye ve Ortadoğudaki emperyalist çıkarları için EVET diyormuş…
Yazımı Sayın Cumhurbaşkanımızın 1993 yılındaki şu sözleriyle bitiriyorum:
“Başkanlık sistemi bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesi” — Recep Tayyip ERDOĞAN
Referandumun HAYIRlı bir şekilde sonuçlanması ümidiyle…