Ülkemizde her yıl binlerce yeni kanser tanısı konuluyor ve bu oran her yıl giderek artıyor.
Uzmanlar oldukça sık görülen akciğer, meme ve kalınbağırsak gibi kanser türlerinden korunmak için genetik hasara yol açabilecek etkenlerden korunmanın ve vücuttaki değişiklikleri gözlemlemenin önemine dikkat çekiyor.
Memorial Ataşehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gökhan Kandemir, en sık görülen kanser türlerini ve kanserden korunma yollarını anlattı.
Vücudunuzdaki değişiklikleri gözlemleyin
Son verilere göre dünyada her yıl 15 milyon yeni kanser tanısı konulmakta ve bu tanıyı alan kişilerin neredeyse yarısından çoğu hayatını kaybetmektedir. Etkin ve kolay uygulanabilen tarama yaklaşımları ile aslında çoğu kanser türü erken evrelerde yakalanabilmekte ve tedavi sağlanabilmektedir.
Bunun için öncelikle kişinin kendi vücudunu iyi tanıması ve vücudunda meydana gelen değişikliklere kulak vermesi gerekir. Önemsenmeyen bir durum aslında bir kanser hastalığının belirti olabilmektedir.
Normal hücreler nasıl tümör hücresine dönüşüyor?
Normal bir hücre genetik hasar nedeniyle çok aşamalı bir süreç sonrasında tümör hücresine dönüşebilmektedir. Bu genetik hasar; kalıtsal ya da genler ve çevresel faktörler arasındaki yaşam boyu etkileşim sonucu oluşmaktadır. Kanser oluşumuna yol açan faktörlere karsinojen denilir.
Güneş ışığındaki ultraviyole ve iyonize radyasyon fiziksel karsinojenlerdir. Sigarada bulunan maddeler, asbest, aflatoksin, arsenik kimyasal karsinojenlerdir. Hepatit B ve C virüsleri, human papilloma virüsü ve bazı bakteriler de biyolojik karsinojenlerdir. Tüm bu karsinojenler normal hücrelerde hasara yol açabilmektedir.
Her bir belirti bir kanser türünü işaret edebilir
Kanser hastalığında vücudun verdiği sinyalleri önemsemek gerekir. Meme kanseri için meme ya da koltuk altında ele gelen kitle ya da sertlikler, meme ucunda kaşıntı ya da döküntülü yaralar, ağrı, meme derisinde çekinti, meme ucunda akıntı; akciğer kanseri içinse geçmeyen öksürük, nefes darlığı, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, kilo kaybı, boyunda ve yüzde şişlik, iştahsızlık veya kilo kaybı, yorgunluk önemsenmesi gereken belirtilerdir.
Dünyada her yıl yaklaşık 800 bin kişinin hayatını kaybetme nedeni olan mide kanseri ise başlangıçta hazımsızlık, şişkinlik ve özellikle etli gıdalara karşı isteksizlik gibi önemli belirtiler verebilmektedir.
Bu belirtilere zamanla karın ağrısı, bulantı, kusma eşlik edebilmektedir. İshal, kabızlık, bağırsakta tam boşalmama hissi, dışkıda kan görülmesi, normalde olduğundan daha ince dışkılama, karında gaz, şişkinlik hissi, krampların olması, istemsiz kilo kaybı, uzun süren yorgunluk hissi, bulantı, kusma ise kalın bağırsak kanserinin en önemli işaretleridir.
Kanser tarama programlarına önem verin
Var olan istatistikler en çok akciğer, meme ve kalın bağırsak kanserleri için tanı konulduğunu, hayati kayıpların ise en çok akciğer, karaciğer ve mide kanserlerinden kaynaklandığını göstermektedir.
Kanser türlerinin görülme sıklığı ve buna bağlı ölümler maalesef günden güne artış göstermektedir. Kanserin erken evrede teşhis edilmesi ve doğru bir tedavinin uygulanabilmesi için kanser tarama testlerine önem verilmesi gerekmektedir. Kişinin herhangi bir şikayeti olmasa bile belli yaşlarda tarama testleri ile kendini koruma altına alması gerekir.
Kronik enfeksiyonlar kanser riskine yol açabiliir
Kronik enfeksiyonlar kanser gelişimine yol açabilmektedir. Araştırmalar dünyada tüm kanserlerin 5’te birinin kronik enfeksiyon kaynaklı olduğunu göstermektedir. Human papilloma virüsü rahim ağzı kanserine, hepatit B virüsü karaciğer kanserine neden olabilmektedir. Günümüzde yaklaşık olarak 400 milyon Hepatit B virüsü taşıyıcı olduğu bilinmektedir. AIDS hastalığı olan kişilerde birçok kanser türü de daha fazla görülmektedir.
Sağlıksız beslenme ve aşırı kilolar kansere zemin hazırlıyor
Aşırı kilolar başta meme kanseri olmak üzere; kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile risk belirgin olarak azalmaktadır. Kanser riskini artıran gıdalara da dikkat etmek gerekir.
Öncelikle kısa zamanda yüksek ateşte pişirme yöntemlerini kullanmamak ve sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden uzak durmak gerekir. Kanserden korunmak için şeker ve yağ tüketimini sınırlamak ve günde 2-3 gramdan fazla tuz tüketmemek önemlidir. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine; tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih edilmelidir.
Renkli beslenin kanserden korunun
Kanserle savaşan besin ögeleri içeren gıdaları tüketmek gerekir. Ispanak, karalahana, brokoli, pazı, marul gibi koyu yeşil; domates, pancar, nar gibi koyu kırmızı; havuç, bal kabağı, kayısı gibi koyu sarı-turuncu; kırmızı lahana, patlıcan gibi mavi-mor; sarımsak, soğan gibi beyaz sebzeler meyveler ile beslenilmeli yani sofralar renkli olmalıdır. Bakla, kuru fasulye, nohut, börülce, mercimek gibi bitkisel proteinlere de sofralarda sık sık yer vermek gereklidir.