Bu yıl altıncı kez düzenlenen “Uluslararası Çatışma, Terör ve Toplum Konferansı” 11-12 Nisan tarihlerinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
Konferansın bu yılki ana konuşmacısı ünlü Felsefe Profesörü ve Pitzer College Öğretim Üyesi Brian L. Keeley oldu.
Geçtiğimiz beş yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “Uluslararası Çatışma, Terör ve Toplum Konferansı”nın altıncısı, bu yıl da ulusal ve uluslararası yoğun katılım ile Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlendi.
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Asya’dan akademisyenleri, medya ve iletişim araştırmacılarını ağırlamaktan büyük onur duyduklarını kaydetti.
Küresel Çatışmalarda Komplo Teorilerinin Kültürü ve Politikası
Hawks, “Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz ve ana başlığı ‘Küresel Çatışmalarda Komplo Teorilerinin Kültürü ve Politikası’ olarak belirlenen Uluslararası Çatışma, Terör ve Toplum Konferansı, komplo teorileri ve inançlarıyla ilgili konuları tartışmak için farklı disiplinlerden uzmanları biraraya getiriyor.
‘Post-truth’ Oxford Dictionary tarafından 2016 yılının sözcüğü seçildi ve bize konferansın bu yılki konusunu belirlemede ilham kaynağı oldu. Bu kavram ile 21. yüzyılda siyasetin temel bileşenlerinden biri olan komplo teorileri arasında sıkı bir bağ var.
‘Komplo teorisi’ terimi, gözlemlenen olayları bazı gizli olayların sonucu olarak tanımlamaya çalışan herhangi bir teoriyi açıklamak için kullanılıyor. Komplo teorisi tanımı, bazı teorilerin hak ettiğinden daha az saygı görmesi için kullanıldığı gibi, kimi zaman da Post-truth siyaset pratiklerinde itibarsızlaştırma amacıyla da kullanılabiliyor.
Komplo teorileri yalnızca reel siyaseti değil, sinema filmlerinden televizyon dizilerine kadar popüler kültürü de kuşatmış durumda. Bu yılki konferansımızda komplo teorilerinin politik, finansal ve sivil hayatımızı nasıl yeniden şekillendirdikleriyle ilgili fikir alışverişinde bulunacağız.
Komplo teorilerinin aşırılık biçimlerine nasıl hizmet edebileceği ve komplo teorilerini yaymak için hangi stratejilerin kullanıldığını inceleyeceğiz” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Hawks, konferansın dünyanın dört yanından katılım sağlayan değerli akademisyenler ve araştırmacılar için, fikirleri tartışmak ve paylaşmak adına entelektüel bir platform olmaya devam edeceğine inandığını belirterek, “Konferansın ilham verici bir etkinlik olmasını diliyorum” dedi.
“Güvenilir kurumların oluşturulması şart”
Konferansa ana konuşmacı olarak katılan ve komplo teorilerinin nasıl çalıştığını, bu teorilerin toplumsal olayları anlamada nasıl açıklayıcı şemalar sunduğunu araştıran Prof. Brian L. Keeley, “İnsanların hangi komplo teorilerine inanıp, hangilerine inanmayacağı sorusunu cevaplamak zor. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edebilmek için bazı kurumlara ihtiyacımız var. Bu kurumlara örnek olarak bağımsız bir gazeteciliği, bağımsız bir yargıyı verebiliriz. Aslında bu süreç bilimde de aynı şekilde işler. Bilimde doğrulara ulaşmak için bazı yatırımlarda bulunmak gerekir, maalesef hiçbir şey bedavaya önümüze gelmiyor. İnanılabilirle inanılmaz olan, güvenilirle güvenilmez olan arasındaki çizgiyi çekebilmek için bununla ilgili çalışmalar yapmak gerek. Bağımsız yargı, bağımsız gazetecilik gibi kurumları güçlendirip bunlara güvenmemiz şart” açıklamasında bulundu.
Prof. Keeley, “Örneğin Amerika’da veya dünyanın başka yerlerinde bazı siyasi suikastlar olduğunda, bunların arkasında birilerinin veya bazı komploların olduğunu biliyoruz. Watergate Skandalı bunlardan bir tanesi. Önemli olan insanların inanmaları ve inanmamaları gereken komplo teorilerini birbirinden ayırabiliyor olmaları” ifadelerini kullanarak konferansa gösterilen yoğun ilgiden dolayı çok mutlu olduğunu belirtti.
16 üniversiteden 33 akademisyen yer aldı
Türkiye ve yurtdışında 16 farklı üniversitede eğitim veren alanında uzman 33 akademisyenin katılımıyla gerçekleşen ve bu yıl ana başlığı “Küresel Çatışmalarda Komplo Teorilerinin Kültürü ve Politikası” olarak belirlenen konferansta komplo kavramı; milliyetçilik, aşırılık yanlısı hareketler, popüler kültür, toplumsal hareketler ve tüketici kültürü gibi farklı perspektiflerden, hem kuramsal olarak hem de dünyanın çeşitli yerlerindeki vakalar üzerinden irdelendi.
Ayrıca komplonun kuramsal ve tarihsel temelleri, komplo teorilerinin popülist siyaset söyleminde kullanılması, komplo teorilerinin küresel ve yerel politikalardaki etkisinin yanı sıra sanat, popüler kültür ve gündelik hayattaki rolü tartışıldı.
“Yeni Medya, komplo teorilerinin yayılmasını kolaylaştırdı”
Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Burak Özçetin, komplo teorilerinin özellikle toplumsal kriz, travma anları veya büyük travmalardan sonra ortaya çıkabileceğini belirtti.
İnsanların bu tür olaylardan sonra açıklayıcı şemalara duydukları ihtiyacın arttığını dile getiren Özçetin, “Böyle durumlarda komplo teorilerinin alıcısı artıyor. Teorilerin bu kadar yaygın ve önemli hale gelmesine baktığımızda ise karşımıza yeni medya çıkıyor. Yeni medya sayesinde komplo teorilerinin yayılması ve paylaşılması artık çok kolaylaştı” dedi.
Komplo teorilerini, insanları yönlendirmesi nedeniyle navigasyon cihazlarına benzeten Özçetin, “Bu teoriler kişiye çok net düşmanlar, sorumlular, eylem planları sunuyor. Örneğin, gidin şurayı taşlayın, yakın, şurayı boykot edin gibi yönlendirmeler içinde kalabiliyorsunuz. Bunun dışında komplo teorileri, düşmanların ve çelişkilerin netliği sayesinde bir tür ideolojik konfor alanı sunuyor. Bu yüzden de alıcısı çok fazla” açıklamasında bulundu.
“Komplo teorilerinin politikadaki kullanımı ilgi çekici derecede arttı”
Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Görevlisi Sarphan Uzunoğlu komplo teorilerinin hemen herkes için popüler hale geldiğini söyleyerek, “Özellikle Amerika siyasetindeki gelişmeler, Türkiye’deki darbe girişimi derken komplo teorilerinin popülaritesi arttı. Biz de buna teorik bir yaklaşım getirmek istedik. Dünyada komplo teorileri nasıl işleniyor, ne yapılıyor, akademisyenler buna nasıl bakıyor görmek istedik. Komplo teorilerinin politikadaki kullanımının son yıllarda ilgi çekici derecede arttığını düşünüyorum. Özellikle Trump’ın başkanlığı, Pizzagate skandalı, dünyanın her yerinde darbe girişimleri ve ortaya atılan komplo teorilerinin birçok bağlamda popülist siyasetin, özellikle insanları kandırmaya yönelik propagandist söylemin aracı olduğunu düşünüyorum. İnsanların bunu kullanmakta hiçbir şekilde çekince duymadıklarını, çünkü siyasal etiğin her geçen gün biraz daha aşındığını, komplo teorilerinin de birileri tarafından çok akıllı şekilde kullanıldığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.