Dayatma ile oylamak zorunda kaldığımız şey nedir?

Referanduma sunulan 18 maddelik anayasa değişikliğinin ilk 15 maddesi, 1982 Anayasası’nın 68 maddesinin değiştirilmesi ile ilgilidir. Yani, mesele yeni bir Anayasadan ziyade, 82 Anayasasını daha “uygun ve kullanışlı hale” getirerek, sistem/rejimi zorlama meselesidir.

Dayatma ile oylamak zorunda kaldığımız şey nedir?

Dayatma ile oylamak zorunda kaldığımız şey nedir?

Referandumu Türkiye’nin gündemine getirenler, söz konusu Anayasa çalışmasının hukuki çözümlemesine asla girmiyor veya giremiyorlar. Referandum mitinglerinde buna ilişkin hiçbir şey duymak mümkün değildir, duyamadık, duyamayacağız da..

Söz konusu anayasa değişikliğinin;


  • Türkiyeyi bölmek, parçalamak isteyen karanlık güçlerin ve terörün alt edilmesi,
  • “Milli birlik, beraberliğin sağlanması”,
  • “Türkiye’nin güçlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması”,

Şeklinde hamaset yüklü, getirisi olması düşünülen milliyetçi formasyona dayalı gerekçelerden oluşan savunmalarını işitebiliyoruz ancak. Tabi bir de hayır diyecek olanlara hakaret, aşağılama ve saldırı eşliğinde provokatif davranışları.

Bunun dışında karar vermede asıl ölçüt belli. Olması gereken söz konusu anayasa değişikliklerinin içeriğine bakıyorsunuz. Türkiye’nin nasıl daha güçlü bir ülke olacağına dair herhangi bir düzenleme, model veya değişiklik göremiyorsunuz. Örneğin nasıl olacak da memleket daha güvenli ve huzurlu olacak? Ve nasıl olacak da halk, refah içinde mutlu yaşayacak? Ekonomik model; yani üretim biçimi ve ilişkileri mi değişecek? Veya mülkiyet hakları ile tüketim biçim ve ilişkileri yeniden mi düzenlenecek? Elbette hayır.

Totaliter bir yönetim

Anayasa değişikliği düzenlemelerinde somut olarak gördüğünüz tek şey otoriter kişilik koşullarında oluşturulmuş totaliter bir yönetim biçiminin kurgulanmış ve düzenlenmiş olduğudur.


Aslında iki şey oylanıyor

Hal böyle olunca değişiklik gerekçeleri açısından geriye iki şey kalıyor:

Bu referandum (aslında söz konusu anayasa değişikliği oylaması bir referandum falan değildir, düpedüz plebisittir) halka iki şeyi sormadan ve tartıştırmadan oylatılıyor:

  1. İslami bir rejime geçişin daha da hızlandırılmasını oylatılıyor.
  2. Türkiye’yi yönetecek olan Cumhurbaşkanı’na sınırsız yetki ve sınırsız dokunulmazlığı oylatılıyor.

Dolayısıyla işte bu iki soruya evet veya hayır denmesinin, halkın büyük çoğunluğu tarafından ne anlama geldiğinin içselleştirilmediği bir tarafa, anlaşılmadığı ve bilinmediği ortam ve koşullarda gerçekleşiyor.

Çok daha önemlisi bazı şeyler vardır ki halka oylatılması doğru ve gerekli değildir. Bu halkı önemsememek demek değil, plebisit gibi emrivakilerin ve gelenekçi taraftarlık duygularının olumsuz kullanılmasının önünün alınması demektir.


Özetle evet veya hayır demek, hiç istenilmeyen bir şekilde ve atmosferde yukarıda iki madde ile ifade edilen içeriğin kabul edilmesi veya edilmemesi anlamına gelecek. İşte şimdi geldiğimiz noktada bütün mesele bu.

# HAYIR’lı referandumlar