Önümüzdeki yıllarda Rusya’nın gıda ürünleri ihracatının ithalatını aşabileceğini söyleyen Rusya Tarım Bakanı Aleksandr Tkaçev’in açıklamaları Rus tarım sektöründe yaşanacak değişimlerin ilk habercisi niteliğinde.
Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Nisan sayısında Rusya’nın milli tarım hamlesini ele alarak, bu hamlede attığı adımları inceledi ve Türkiye’nin bu süreçten en az yarayı alması için yapılması gerekenleri sıraladı.
1 Ocak 2016 itibarıyla bazı ekonomik yaptırımlara giderek Türkiye’den çok sayıda tarım ürününün ithalatına yasak getiren Rusya ile son dönemde yeni gelişmeler yaşanıyor.
Her ne kadar Rusya belli kalemlerde ithalat yasağını kaldırsa da; domates, hıyar, çilek gibi ürünlerde ambargo sürüyor. Türk üreticisi Rusya’ya ihracatının halen yasak olduğu ürünlere yönelik ambargonun kaldırılmasını bekleyedursun; Rusya kendi içerisinde bambaşka bir döneme giriyor.
Rusya Tarım Bakanı Aleksandr Tkaçev yaptığı açıklamada, Rusya’nın Türkiye’den yalnızca kendi topraklarında üretimi yapılamayan veya az bulunan sebze ve meyvelerin sevkiyatına izin verdiğini söyledi.
Rus Tarım Bakanlığı’nın bir sonraki hedefinin ise tarım ürünlerini kendi üreticileriyle temin ederek Rusya halkına sunmak olduğu konuşuluyor. Hatta yerli sebze üretimine yönelik sera yapımına ağırlık veren Rusya, meyve üretimini arttırmak için de yeni meyve bahçeleri kuruyor. Aylık Tarım ve Kültür Dergisi tarlasera Nisan sayısında Rusya’nın yerli üretime ağırlık vermesini ve bu gelişmenin Türkiye tarımına yönelik olası etkilerini inceledi.
Rusya’nın yerli tarıma yönelmesinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında Türkiye geliyor. Her ne kadar son iki yıldır devam eden ambargolar Türkiye-Rusya arasındaki ticareti sekteye uğratmış olsa da, ihracat ve ithalat karşılıklı olarak devam ediyor.
Öyle ki Türkiye ülkeye 1,7 milyar dolara yakın tarım ürünü ihraç ediyor. Bununla birlikte Tkaçev’in yerli üretime yönelik sarf ettiği açıklamalar ve ülkenin 2020 hedefine bakıldığında, ambargolar tamamen kalkmış olsa dahi orta ve uzun vadede Rusya’nın Türkiye’den yaş sebze ve meyve alımını büyük ölçüde azaltabileceği görülüyor.
Rekabet gücü arttırılmalı
tarlasera’nın görüştüğü Genta Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Batur, Rusya ambargosundan sonra gelecekte bu tür olumsuzluklarla karşılaşmamak adına neler yapılması gerektiğinin açıkça ortaya çıktığını savunuyor ve atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:
“Tarlada üretim aşamasında, küçük üretim birimlerinin işbirliğine gitmesini sağlayarak maliyetleri düşürecek ölçek ekonomisinin hayata geçirilmesi teşvik edilmeli, rekabet gücümüz arttırılmalı; bölgesel temelde benzer ve sınırlı gübreleme ve ilaçlama programları uygulaması başlatılmalı, kalıntılar konusunda üreticiler bilinçlendirilerek, meyve-sebze dış satımında en büyük tehdit olan olası karantina engelleri aşılmalı; ürün ve ambalaj kaliteleri yükseltilerek ürünlerimizin albenisi arttırılmalı, lojistik ve uzman destekleri ile dış pazarlar çeşitlendirilmeli, hedef pazarlarda devlet destekleri ile ‘Türk malı sağlıklı ve iyidir’ algısının yerleştirilmesine çalışılmalı ve marka destekleri verilerek dış pazarlarda kalıcılık sağlanmalıdır.”
Üretici birlikleri modeli cazip hale getirilmeli
Titiz Agro Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kamil Savaş Titiz’e göre ise ambargonun uygulandığı bu dönemi yaş meyve ve sebze ihracatı açısından Türkiye’nin lehine dönüştürmek mümkün. Bunun için de şu hususlarda çalışmalar yapılmasında fayda ve gereklilik bulunuyor:
“Potansiyel alıcı konumunda bulunan ülkelerin üretimi, tüketimi ve talepleri konusunda konunun uzmanları tarafından ciddi bir dış pazar etüdü yapılması, alıcı ülkelerin ithalat rejimlerinin gözlem altında tutulması, üretim, hasat ve hasat sonrası aşamalarında İyi Tarım uygulamaları prensiplerine azami riayet edilmesi, yaş sebze ve meyve türlerinde dış talep de dikkate alınarak çeşitliliğin arttırılması, bu çeşitlere iç pazarda da talep yaratılması ve üretimin pazar entegrasyonunu sağlamak amacıyla üretici birlikleri modelinin cazip hale getirilmesi, böylece dış ve iç pazar taleplerine uygun üretim modeline geçilmesi gerekiyor.”
Rusya, Türkiye’nin tarımsal ihracattaki önemli adreslerinden biri. Öte yandan Rusya’da yaşanan gelişmeler iki ülke arasındaki tarımsal ticaretin geleceğine de gölge düşürüyor. Bu nedenle Türkiye’nin global tarım ticaretinde elini güçlendirecek yeni ve alternatif pazarları bir an önce keşfederek tek bir ülkeye bağımlılığını ortadan kaldırması gerekiyor.