Çalışan annelerin karşılaştığı sorunlar neler?

Anneler Günü kapsamında hazırlanan anket, iş hayatındaki kadın çalışanların yaşadığı sıkıntıları gözler önüne seriyor.

Çalışan annelerin karşılaştıkları sorunlar neler?

Ankete göre; annelerin %55’i çocuklarının bakımı konusunda çoğunlukla ailelerinden ve akrabalarından destek alıyor. Kreş ve esnek çalışma imkanlarından yoksun olan kadınların %8’i de çocuğunu bırakacak güvenli bir yeri olmadığı veya bakıcı bulamadığı için iş hayatına ara verdiğini belirtiyor.

Türkiye’de çalışanların ve işverenlerin en çok tercih ettiği online insan kaynakları platformu Kariyer.net, Anneler Günü kapsamında veri tabanındaki kadınlara yönelik anket düzenledi.


Toplam 3.203 kadının yanıtladığı ankete göre çalışan anneye verilebilecek en büyük destekler arasında esnek çalışma saatlerinin sunulması ve şirket bünyesinde kreşlerin yer alması geliyor. Anneler ayrıca kreş veya bakıcı için ek maddi yardım yapılması gerektiğini söylüyor ve doğum izni süresinin uzamasını talep ediyor.

Ankete katılan kadınların %90’nın çocuğu bulunuyor. Buna göre annelerin yarısından fazlası (%55) çocuklarının bakımı konusunda ailelerinden ve akrabalarından destek alıyor.

Özel bakıcıyla çalışanların oranı %20 olarak belirlenirken, çalışan annelerin %16’sı özel kreşleri tercih ediyor. Ankete katılan çalışanlardan çocuğuna bakacak kişi bulamadığı için işten ayrılanların oranı %8 olarak karşımıza çıkıyor. Çocuğunu çalıştığı şirketteki kreşe gönderen kadınların oranı ise sadece %1.

Ankete yorum yapan annelerden biri, “Çocuğuma bakan olmadığı için işten ayrıldım” derken, bir diğeri ise şu yorumu yapıyor: “Çalışmak zorunda olduğum için kızıma annem bakıyor ve kızımla farklı şehirlerde yaşamak zorunda kalıyoruz. Çalıştığım şirketin kreşi yok. Sadece izin günümde kızımın yanına gidebiliyorum ve çok yoruluyorum.”

Şirketlerin %96’sında kreş yok

çalışan anne

Türkiye’de işyerlerinin çok azında kreş bulunduğu da ankette ortaya çıkan bulgular arasında yer alıyor. Buna göre şirketinde kreş olan anneler, çocuklarını bu kreşlere göndermeyi tercih ediyor.

Anketi yanıtlayanların yalnızca %4’ünün şirketinde kreş bulunduğu, %96’sının şirketinde ise kreş bulunmadığı görülüyor. Ancak ankete katılan kadınların genel talebi şirketlerin bünyelerinde kreş olması veya kreş/bakıcı yardımı yapılması yönünde birleşiyor.

Doğum izni en az bir yıl olmalı

Anketi cevaplayan kadınların %99’u dört aylık doğum izninin yeterli olmadığı görüşünde hemfikir. Dört aylık doğum izni süresinin yeterli olduğunu düşünen kadın çalışanların oranı %1’de kalırken, kadınların %21’i mevcut sürenin çok kısa olduğunu, doğum izninin en az altı ay olması gerektiğini düşünüyor. Anket katılımcılarının büyük çoğunluğu ise (%78) bebeklerin sağlıklı gelişimi için doğum izninin bir yıl olması gerektiğini söylüyor.

Ankette ortaya çıkan bir diğer bulgu ise yasal doğum izni bittikten sonra kullanılan ücretsiz izin hakkıyla ilgili. Buna göre kadınların yüzde 71’i “Doğum izni bittikten sonra ücretsiz izin hakkımı kullanırım” görüşünü bildirirken, %29’u bu soruya olumsuz yanıt veriyor.


Doğum izninden sonra ücretsiz izni düşünmediğini belirten annelerden biri şöyle diyor: “Hamile kaldığımda aldığım ilk tepki ‘Keşke erkek personel alsaydık’ oldu. Ne yazık ki hiçbir yasal hakkımı kullanamadım. Ücretsiz izin alsaydım, döndüğümde pozisyonum dolmuş olacaktı. Çalışan anne olmak maddi ve manevi açıdan çok zor.”

Şirketlerin %82’sinde süt sağma odası yok

Doğum izninden dönen annelerin çocuklarını emzirmeye devam edebilmesi için şirketlerde yer alan süt sağma odaları, çalışan anneler ve bebekleri için büyük önem taşıyor. Ancak anket sonuçlarına göre şirketinde süt sağma odası olmayan çalışanların oranı hala çok fazla (%82).

Ankete katılan kadın çalışanların sadece 18’inin şirketinde süt sağma odası bulunuyor. Ankete katılan annelerden biri, “Çalışan anne olmak çok zor. Çocuğumun olması kariyerimi çok etkiledi. Yeteri kadar emziremediğim için de bebeğim sütü erken bıraktı” yorumunu yapıyor.

Çalışma saatleri ve koşulları değişmeli

Ankette katılımcılara iş hayatında çalışan annelerin sıkıntı yaşadığı başlıklar da soruldu. Buna göre, katılımcıların %74’ü çalışma saatleri ve koşullarının değişmesi gerektiği görüşünü savunuyor.

Kadınların en sık yaşadığı sıkıntılardan bir diğeri güvenilir kreş/bakıcı bulma sorunu olarak yer alırken (%60); iş ve sosyal hayat dengesini kurmakta zorluk yaşayan kadınların oranı da %51 olarak karşımıza çıkıyor. Mesleki yükselme ve terfilerde sorun yaşayan anket katılımcılarının oranı %36 olurken, ayrımcı tutum ve davranışlarla karşılaşan kadınların oranının ise %30 olduğu görülüyor.

Kadın katılımcılardan biri yaşadığı sıkıntı ile ilgili olarak, “Doğum iznim bitip işe geri döndüğümde kariyerime kaldığım yerden başlayamadım. Daha alt bir pozisyona ve bambaşka bir birime verdiler. Psikolojik olarak çok etkilendim” yorumunu yapıyor.

Bir diğeri ise yaşadığı sıkıntıyı şu şekilde ifade ediyor: “Anneler toplumda saygıyla karşılansa da iş ortamında ne yazık ki negatif algılanıyor. Sanki işe odaklanamayacakmışız ve iş için yeterince zamanımız olmayacakmış gibi bir algı var.”

Kadınlara ya annelik ya kariyer ikilemi yaratılıyor

Anket sonuçlarına göre çalışan annelerin hayatının kolaylaşması için atılabilecek adımlar arasında esnek çalışma saatlerinin oluşturulması (%37), bakıcı ve kreş giderleri için ek yardım yapılması (%24), şirket bünyesinde kreş olması (%21), evden çalışma olanağının sunulması (%18) yer alıyor.


Çalışanlar, anne olmanın iş hayatında birçok soruna neden olduğunu savunuyor. Anket katılımcıları arasında yer alan bir kadın çalışan, “Yöneticilerin neredeyse hepsinin erkek olması nedeniyle çalışan anneler terfi süreçlerinde sıkıntı yaşıyor ve bu durum kadınları iş yaşamından uzaklaştırıyor. Anne olmak hem kariyer yollarını tıkıyor hem de iş yerlerinde ayrımcı tavırların oluşmasına neden oluyor. İşten çıkarılma söz konusu olduğunda ise gözler ilk olarak çalışan annelere çevriliyor. Kadınlar ya annelik ya kariyer gibi bir cenderenin içine itiliyor” diyor

Kadınlar parladıkça şirketler de parlayacak!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.