Evrim Kongresi: Bir Müslümanın doğrunun peşinde olması lazım

Üsküdar Üniversitesi, 5. Uluslararası Evrim Kongresi’nde dünyadan ve ülkemizden bilim insanlarını ağırladı.

Evrim Kongresi: "Bir Müslümanın doğrunun peşinde olması lazım"

İki gün süren ve evrimin bilimsel, toplumsal, felsefi ve dini yönleriyle ele alındığı sempozyumda konuşan Prof. Dr. Caner Taslaman bir Müslümanın evrimci olmasında sorun olmadığını belirterek “Bir şey Kuran’daki bir açık ifadeyle çelişiyorsa onun reddedilmesi gerekir” dedi. Prof. Dr. Taslaman, bir Müslümanın doğrunun peşinde olması gerektiğini vurguladı.

Üsküdar Üniversitesi, Beyin ve Avicenna Sağlık Grubu tarafından ortaklaşa düzenlenen ve iki gün boyunca devam eden 5. Uluslararası Evrim Kongresi’nde evrim alanında çalışan bilim insanları bir araya geldi.


Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesinde düzenlenen evrimin bilimsel, toplumsal, felsefi ve dini yönleriyle ele alındığı sempozyuma katılan modern bilim-felsefe-din alanında çalışmalarıyla tanınan Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Prof. Dr. Caner Taslaman “Bir Müslüman Evrimci Olabilir Mi?” başlıklı sunumunda din bilim tartışmasında en büyük tartışmanın evrim konusunda yaşandığını, bunun da evrimin dinle çelişip çelişmediği şeklindeki husustan kaynaklandığını söyledi.

Bir Müslümanın evrimci olmasında sorun olmadığını belirten Taslaman, “Sonucu baştan söyleyeyim ama bu bir Müslüman evrimci olmak zorundadır, evrime inanmak dinin gereğidir, evrim doğruysa doğrudur ya da yanlıştır anlamlarına gelmiyor. Sadece bir Müslüman evrimci olabilir mi ve bunu derken dinde metaforlar var, metaforik anlamları da Kuran’da anlarız evrimin işte o zaman sorun olmadığını görürüz gibi bir şey de demiyorum. Hiçbir ayet metaforlara gönderme yapmadan topu taca atmadan çok açık anlamlarıyla düşündüğümüzde bile evrim teorisine inanılması din açısından hiçbir sorun teşkil etmiyor” dedi.

Prof. Dr. Caner Taslaman: “Bir şey Kuran’la çelişiyorsa din adına reddedilmelidir”

Bir Müslümanın Kuran’la çelişen bir şey varsa din adına reddetmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Taslaman, “Bir şey Kuran’daki bir açık ifadeyle çelişiyorsa onun reddedilmesi gerekir. Ve o ayetin muhtemel bütün yorumlarının açık ifadeyle çelişiyorsa onun reddedilmesi gerekir. Yani zorlama olmayan bütün yorumları çelişiyorsa ve birçok yanlış şey de Kuran’la çelişmez.

Bunun da altını çizmem lazım mesela Hz. Meryem’in kaç teyzesi olduğu konusunda tarihçiler anlaşmazlığa düşse kimi üç kimi beş teyzesi olduğunu söylese bunlardan hangisi Kuran’la çelişkiye düşer.

Hiçbiri çelişmez niye çünkü Kuran’da Hz. Meryem’in kaç teyzesinin olduğuna dair bir başlık yoktur. Ay ya da güneşin hangisinin kitlesinin daha fazla olduğuna dair yanlış bilgi de Kuran’la çelişmez çünkü buna ilişkin açık ve net bir ifade yoktur.

Yani doğru ya da yanlış birçok ifade Kuran’la çelişmez aynı şekilde Kuran’a baktığımızda evrimle mi başka bir süreçle mi bütün canlıların ve insanı da katın yaratılıp yaratılmadığına dair bir ifade yok.

Allah’ın canlıları yarattığı var ama canlıları nasıl yarattığı şeklinde bir şey açıklanmıyor. Bana göre bu Hz Meryem’in teyzeleri gibi bir konu. Bununla ilgili bir izah bulamadığımız için Allah’ın bir yaratma metodu olarak evrime inanılmasında bu açıdan bence bir sorun yok” dedi.

Prof. Dr. Caner Taslaman: “Bir Müslümanın doğrunun peşinde olması lazım”

Caner Taslaman

Birçok kimsenin ateistlerin evrim teorisine inandığını söylediklerini ve bu nedenle teoriye karşı çıktıklarını ifade eden Taslaman, “Fakat bu da çok yanlış bir iddia. Dünyanın ya da magmanın oluşumuyla ilgili teorilere bir ateist inandı diye bunu reddetmeye mi kalkıyoruz. Bir Müslümanın ölçüsü doğruya inanmak mıdır yoksa ateist inanıyor diye onu reddetmeye kalkmak mıdır? Ona bakarsanız pek çok Hristiyan Hz İsa’ya ilahi kişilik verir Müslümanlar Hristiyanlar Hz İsa’ya ilahi kişilik veriyor diye Hz İsa’nın varlığını ret mi ediyor.

Bu doğru bile olsa böyle bir mazeretten dolayı bu teorinin reddedilmesi düşünülemez Müslümanın doğrunun peşinde olması lazım. O yüzden iki tane zulüm yapılıyor. Birincisi ateizm adına Darwinizmin yaptığı gibi bir zulüm.

Evrim teorisini ateizme araçsallaştırmaya kalkanlar var. İkinci zulüm ise İslam adına yapılan bir zulüm. Evrim teorisine inanan ateist olmak zorundadır diyerek bir teoriye karşı açık fikirle tartışılması engelleniyor ve tam tersine gerçekten karşı taraf ona inanır da evrimin de delillerine önem verirse belki birçok kimsenin ateist olmasına sebebiyet vermek gibi yanlış bir harekette bulunurlar” dedi.


Prof. Dr. Taslaman, Kuran’ı Kerim’de bir yaratılış sürecinden bahsedildiğini belirterek “Bir Müslümanın evrim teorisine inanıp inanmasında sorun yok. O bilimsel açıdan bir eksiklik ya da tamamlılık olur. Fiili bir eksiklik ya da tamamlılık olmaz fakat bir Müslümanın Allah’ın evrimle yaratamaz gibi bir tavır takınması ya da Allah neden bir süreçleri yaratsın demesi çok büyük bir sorun çünkü siz Allah’ın süreçle yaratmayacağı şekilde bir iddiada bulunuyorsanız o süreç evrim değil başka bir şey olur” dedi.

Prof. Dr. Caner Taslaman: “Evrim tehdit değildir!”

Prof. Dr. Caner Taslaman, evrim teorisinin Allah’ın varlığı hakkındaki teyitlere tehdit olmadığını belirterek “Evrende çok hassas ayar olduğunu görüyoruz. Elektromanyetik kuvvette ve yerçekiminde çok ufacık bir değişiklik yapsanız bile daha sonra herhangi bir atomun oluşması, kimyanın ortaya çıkması bile mümkün değil.

Biyolojik canlılığın başlaması mümkün değil, bırakın dünyada herhangi bir gezegende başlaması mümkün değil. Gezegenlerin oluşması mümkün değil, o kadar hassas ayarlar var evrende. Çünkü evrimin var olabilmesi ve herhangi bir şekilde biyolojik moleküllerin ortaya çıkabilmesi bu hassas ayarlara bağlı. O yüzden Allah’ın varlığı ile ilgili birçok teyidin savunulmasında evrim teorisinin tehdit olduğu da yanlış bir görüştür” diye konuştu.

Prof. Rui Diago: “Müslüman bilim insanlarının bilim dünyasına çok önemli katkıları oldu”

Sempozyuma ABD Howard Univesity’den “Untold Anatomical Contribustions and Evolutionaryİdeas of Muslim Scholars” başlıklı sunumu ile katılan Prof. Rui Diago ise 8. yüzyılda yaşayan El Jahiz, 10. yüzyılda yaşayan Ibn Mıskaway ve 11. yüzyılda yaşayan Biruni gibi pek çok Müslüman bilim insanı ve filozofun açıkça evrim teorisinden bahsettiğini, özellikle Avrupa’nın Ortaçağ’da karanlık bir dönem yaşarken Arapların altın çağı yaşadıklarını ve bu dönemde Müslüman bilim insanı ve filozofların bilim dünyasına önemli katkılarda bulunduklarını, bu gerçeğin Batı dünyası tarafından saklandığını söyledi.

Müslüman filozofların evrime inandığını savunan Diago, “Darwin’den önceki Müslüman filozoflar evrime inanıyorlardı. Ama Darwin’den bir noktada farklılardı, onlar açısından Tanrı Allah evrimi kontrol eden idi.

Darwin ateist değil bu arada Tanrıya inanan bir kişiydi. Ama onun açısından evrimin Tanrıyla bir ilgisi yoktu. Gelişi güzel olmuş bir süreç olarak gördüğü evrimin, bir hedefi olan insan farklı bir tür değil. Darwin evrimi insanoğlunu varmaya çalıştığı nokta olarak görmezken Müslüman araştırmacılar da onun merhalenin en ilerlemiş noktası olduğunu düşünmekteydi” dedi.

Öte yandan Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Erdoğan’ın da konuşmacı olarak yer aldığı Kongrede Erdoğan, yeryüzünde yaşamın nasıl başladığı, bugüne kadar hangi aşamalardan geçtiği, evrimin ne ifade ettiği ve bunun çıkmazlarının ne olduğunu anlatan ‘Yeryüzünde Hayat’ başlıklı bir sunum yaptı.

Prof.Dr. Orhan Erdoğan: “Tabiatta tüm canlılar hikmetleriyle ortaya çıkmıştır!”

“Evrimi tartışmalı hale getiren, onun evolüsyon (evolution) karşılığı olarak kullanılmasıdır” diyen Erdoğan şu değerlendirmelerde bulundu:

“Yani bir türden başka bir türün veya dolayısıyla bu yolla insan da dahil bütün canlıların silsile halinde birbirinden tesadüfen ve tabiatın eseri olarak ortaya çıktığı görüşüdür. Evrimin bazı bilimsel çıkmazları vardır. Hayatın başlangıcı ve canlıların ortaya çıkışıyla ilgili sorulara cevap verilememekte, cansız varlıkların tesadüfen ortaya çıktığı ya da uzaydan geldikleri düşünülmektedir. Tabiatta tüm canlılar hikmetleriyle ortaya çıkmıştır.

Bu ortaya çıkış 4 şekilde olabilir. Bunlar birincisi; sebeplerin bir araya gelişiyle, ikincisi kendi kendine olabilir, üçüncüsü, tabiatın tesiriyle ortaya çıkmış olabilir, dördüncüsü sonsuz kudret sahibi mahlukat cinsinden olmayan Allah tarafından yaratılmışlardır. Bu dört yoldan başka yol bulunmamaktadır. Tüm canlılar belli bir düzen, intizam ile orantılı olarak yaratılmışlardır. Tüm canlıların tek bir elden çıktığı gayet açıktır. Hayatta olmayan, nasıl hayat verebilir? Cansız elementler bir araya gelince hayat ortaya çıkamaz. Yok olan bir şey kendini nasıl yapabilir? Böyle bir düşüncenin mantıklı olduğu kabul edilebilir mi?”


Canlı olmayan maddelerin bir araya gelerek yaşamı ortaya çıkarmış olmasının mümkün olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Orhan Erdoğan, dünya üzerindeki tüm canlıların mükemmel yapısı ve Dünya’nın canlıların yaşaması için sağladığı ortamın tesadüf olamayacağını söyledi.

İhsan Eliaçık: İslam’ın 5 şartı diye bir şey yok


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.