Kıl dönmesi en çok kimlerde görülür? Tedavisi nasıldır?

Yaz aylarında görülme sıklığı artan kıl dönmesi hastalığı, özellikle genç erkeklerin sorunu.

Kıl dönmesi en çok kimlerde görülür? Tedavisi nasıldır?

Medical Park Fatih Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Önder Karabay, kıl dönmesinin daha çok ten-tüy uyumsuzluğu nedeniyle meydana gelebildiğini ve bilgisayar ya da televizyon başında sabit oturarak uzun zaman geçirenlerde daha sık görüldüğünü kaydederek, hastalıktan korunma ile ilgili önerilerde bulundu.

Halk arasında “kıl dönmesi” olarak bilinen “pilonidal sinüs”, cilt altında kıl topakçıklarının yuvalanıp, dönem dönem iltihaba neden olduğu bir hastalıktır.


Yrd. Doç. Dr. Önder Karabay, mesleği gereği gün boyu saçlarla uğraşan berberlerin parmak aralarında, sık kıl yapısına sahip kişilerde, uzun süre bilgisayar ya da televizyon karşısında oturanlarda kıl dönmesinin daha çok meydana geldiğini belirterek, şu bilgileri verdi:

Çıkamayan değil dökülen kıllar tehlikeli

Hastalığın neden oluştuğu ile ilgili yıllar içerisinde birkaç teori ortaya atılmıştır. Var olan kılların çıkamayıp olduğu yerde geri dönmesi sanılsa da hastalık; saç, ense, sırt gibi kısımlardan dökülen tüylerin nemli deriye batması sonrası burada cilt altında kronik bir yuva yapması sonucu oluşur.

Peki neden bu hastalık daha çok kuyruk sokumunda görülüyor? Kuyruk sokumunun sık terlemesi ve yapısı gereği tüyleri buraya toplayan bir tür vakum etkisi olması nedeniyle bu kısımda daha sık görüldüğüne düşünülmektedir.

Asıl neden “ten-kıl yapısı uyumsuzluğu”

Kıl dönmesi daha kıllı olmalarından dolayı daha çok erkeklerde görülür. Sorunun asıl nedeni ten yapısı ile kıl yapısı arasındaki uyumsuzluktur. Mesela sert ve siyah kıl yapısı ile nemli ve açık renkli cilt yapısına sahip kişilerde sıklıkla ortaya çıkar. Bu nedenle açık tenli ve çok kıllı olmayan bir kadında da kıl dönmesi meydana gelebilir.

Bilgisayar kıl dönmesinin de sorumlusu

Ağırlıklı olarak genç hastalığı olarak bilinen kıl dönmesi hastalığı, en sık 15-35 yaş aralığında ortaya çıkar. Sık kıl yapısına sahip olmak, uzun süre oturmak, oturma şekli olarak toplumdaki tabirle kaykılarak oturmak kıl dönmesinin risk faktörleri arasında yer alır. Günümüzde bilgisayar ya da televizyon karşısında uzun süre oturma süreleri arttığı için özellikle şehirlerde kıl dönmesi sorununda artış görülüyor.


Apse tedavi edilmezse vücuda yayılır

kıl dönmesi

Hastalığın olduğu bölgede küçük noktasal delikler bulunur. Bu deliklerin içinde kıl yumakları ve iltihabi sıvı yer alabilir. Cilt altındaki bu küçük kist denilen yuvada tekrarlayan enfeksiyonların olması sonucu hastalık, karınca yuvası gibi cilt altında etrafa yayılır.

Bir süre sonra ciltteki deliklerin de tıkanmasıyla enfeksiyon ilerleyerek apse şekline dönüşür. Tedavisi için de iltihabı cerrahi olarak boşaltmak gereklidir. Aksi durumda her tedavi edilmeyen apsede olduğu gibi iltihap vücuda yayılır. Başlangıç döneminde hastalık tespit edilirse epilasyon, fırçalama ve ağda gibi yöntemlerle kıl yuvacıkları temizlenebilir.

Tekrar yaşamak kabussa…

Bu hastalıkta en çok korkulan hastalığın tekrar etmesidir. Yeni tekniklerle çok düşük oranlara indirilmiş olsa da özellikle genetik olarak kıl yoğunluğu fazla olan toplumlarda tekrar etme ihtimali daha fazladır.

Aynı şekilde büyük oranda güneş alan ülkemizde sıcak etkisiyle terleme ve cildin nemli kalma ihtimali yüksektir. Bu nedenle önlem olarak birinci şart; kuyruk sokumu kuru tutulmasıdır. İkinci şart ise bu bölgeye dökülen kılların sık sık temizlenmesidir.

Hastalık daha çok başka kısımlardan buraya dökülen kıllardan kaynaklandığı için epilasyon veya diğer tüy dökücü işlemler ne yazık ki yüzde yüz koruyucu değildir.


İkinci durum ise ameliyat ve sonrası dönemin ağrılı geçebileceği ile ilgili endişelerdir. Mikrosinüsektomi veya lazer uygulaması gibi tekniklerle ameliyat süresi oldukça kısalmış hatta poliklinik şartlarında bile yapılabilir hale gelmiştir. Aynı şekilde ameliyat sonrası dönem de sanılanın aksine eskisi gibi çok ağrılı geçmez.

‘Kıl dönmesi’ neden olur? Neler yapılmalı?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.