Türk basınına uygulanan ilk sansür: 10 Mayıs 1876

Takvimlerden 10 Mayıs 2017. Türk basınına uygulanan ‘ilk sansür’ün üzerinden 141 sene geçti. Biraz tarih kokusu almaya, barındığımız ülkenin basınına ilk sansürün nasıl uygulandığını öğrenmeye ne dersiniz?

Türk basınına uygulanan ilk sansür: 10 Mayıs 1876

10 Mayıs 1876 günü Türk basınına ilk sansür nasıl uygulandı?

Osmanlı’da; ilk gazeteler, devletin çalışmalarını halk ile paylaşma amacıyla yayınlanıyordu. Daha sonraları ise özel kişiler tarafından gazeteler çıkarılmaya başlandı.


Bu gazetelerin bir takım önerilerde bulunarak, yeni görüşler yayarak ve kamuoyu ile paylaşılmayan bir takım şeyleri dillendirerek hükümete muhalefet olması devletin keyfini kaçırdı ve bir takım önlemler almaya sürükledi; sansür hakkındaki “Âli Kararname” çıkarıldı.

Sansür hakkındaki Ali Kararname

Mahmut Nedim Paşa tarafından, 10 Mayıs 1876‘da çıkarılan kararnameyle bütün gazetelere ilk sansür uygulanmış olundu.

Osmanlı basınında çıkan yazılara, hükümet gerekli dikkati göstermiş ve çoğu zaman gazeteleri süreli ve süresiz kapatmışsa da basın disiplin altına alınamamıştı. Bunun içinde gazetelerin baskıdan önce denetlenmesine karar verilmişti.

Ali Kararnamesindeki hükümler çerçevesinde önce, resim ve karikatürlere sansür konulmuş; yurt dışından getirilen yayınlar daha sıkı bir denetim altına alınmış; son aşamada ise ülkedeki gazetelerin, Matbuat Dairesi ve Valiliklerce denetlenmeden yayımlanamayacağı ilan edilmişti.

Basının gösterdiği tepkiler üzerine Mahmut Nedim Paşa görevinden çekilmiş; yerine gelen Mütercim Rüştü Paşa ise iki gün yürürlükte kalan kararnamenin kaldırıldığına ilişkin bir kararname yayımlamıştı.

Uygulanan sansür basında geniş tepkiler yaratmıştı

Basiret Gazetesi; sansür kararnamesini yayımladıktan sonra, altına “Matbaamızın makinesi kırıldığından birkaç gün gazetemizin neşrine muktedir olamayacağımızı müşterilerimize ilan ederiz” diye yazarak, sansürü protesto etmiştir.

Sabah Gazetesi de (1875) ilk gün, sansürün yasakladığı yazıların yerlerini boş bırakarak yayımlanmıştı. Gazete, iç ve dış haberleri genellikle ikinci ve üçüncü sayfalarında verdiği için bu sayfaların yarısının yazısız çıkması, okurlara sansürlenen haberlerin içeriğini açıkça göstermişti. Gazetede sansürlen yerlerin beyaz bırakılarak yayınlanması yöntemini dünyada ilk kez uygulayan Sabah Gazetesi editörü Şemseddin Sami’dir.


Türk basınında ilk grev

1901 yılında, İkinci Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümü kutlanmış; bu vesileyle o güne kadar gazetelere yapıştırılan iki paralık pul vergisi, basını hoşnut etmek amacıyla kaldırılmıştı.

Pul vergisi kaldırılınca, her gazete ortalama 80-90 liralık bir gelir artışı sağlamış ve gazete patronlarının geliri belirli ölçüde artmıştı. Bu nedenle gazetelerde çalışanlar da bu gelir artışından pay istemişlerdi. Bu isteğin öncüsü ve düzenleyicisi Abdullah Zühtü olmuştu. O zamana kadar Sabah Gazetesi başyazarı olan Mahmut Sadık, iktidarın gazabına uğrayıp Kudüs Tahrirat Müdürlüğü göreviyle İstanbul’dan uzaklaştırıldığından, Abdullah Zühtü gazetenin başyazarlığını yapmaktaydı.

İkdam‘ın yazar kadrosundaki Babanzade İsmail Hakkı ve Ali Reşat ile gizli görüşmeler yapan Abdullah Zühtü, bu haklı istek için görüş birliği sağlamış ve “aylık artırma isteği” iki gazetenin imtiyaz sahiplerine yeniden duyurulmuştu.

Hiçbir konuda birleşemeyen İkdam gazetesi sahibi Ahmet Cevdet ile Sabah gazetesi sahibi Mihran Efendi, bu konuda hemen anlaşarak, gazetecilerin isteklerine olumsuz cevap verince, söz konusu gazetelerde çalışanlar greve karar vermişlerdi.

Bu olayın ilginç yanı ise o güne kadar Osmanlı Devleti’nde grev yapılmamış olmasıdır. Bununla birlikte, grevin nasıl yapılacağını henüz kimse bilmemektedir.

Daha sonrasında gazeteciler kendi aralarında bir toplantı yaparak yalnız işi bırakmakla yetinmeyip, bir gazete çıkartmak kararı almışlardı. O sırada satış yapamayan ve kapanmak üzere olan “Saadet” gazetesi mevcut bulunduğundan, bu gazeteyi kiralama düşünülmüş ve her yazar tarafından, ilk sermaye olarak ödenen 25’er liralarla “Saadet” yayımlamaya başlanmıştı.

Ancak, o güne kadar birbirleriyle çok şiddetli rekabet halinde olan işverenler, yani Ahmet Cevdet ile Mihran Efendi, grevcilere karşı anlaşmışlar ve eski gazetecileri, İkdam ve Sabah gazetelerinde toplayarak, gazetelerini yayımlamaya devam etmişlerdir. Bu durumda da okuyucular, gazetecilerin grev yaptıklarının farkına bile varmamışlardı.


Türk basın hayatında ilk grev böylece olumsuz sonuçlanmış; grevciler borçlarını ödeyemediklerinden Saadet Gazetesinden kovulmuşlar ve açıkta kalmışlardır.

Türkiye’nin yıllara göre basın özgürlüğü karnesi