Çatalhöyük “Bir Kazı Hikayesi” sergisi

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), Çatalhöyük Araştırma Projesi’nin 25. yılını bir sergiyle kutluyor.

Çatalhöyük: "Bir Kazı Hikayesi" sergisi

21 Haziran’da açılan “Bir Kazı Hikayesi: Çatalhöyük” sergisi arkeoloji meraklılarını tarihte 9 bin yıllık yolculuğa çıkarıyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Çatalhöyük’te yürütülen bilimsel çalışmaların üç boyutlu modellemeyle buluntuları yeniden canlandırma, kazı alanlarının lazer taraması ve VR (sanal gerçeklik) teknolojisiyle Çatalhöyük binalarının deneyimlenmesi gibi interaktif sergileme yöntemleriyle aktaran sergi 25 Ekim tarihine kadar Beyoğlu, ANAMED’de açık kalacak.

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED), yeni sergisi “Bir Kazı Hikayesi: Çatalhöyük” ile 9 bin yıllık tarihe sahip yerleşmeyi odağına alarak arkeolojik çalışmaların bilinmeyen yanlarını ziyaretçilerle buluşturacak.


“Bir Kazı Hikayesi: Çatalhöyük”

1993 yılından itibaren Ian Hodder başkanlığında yürütülen kazı çalışması ve bilime evrensel düzeyde katkıda bulunan araştırmalar, güncel ve interaktif sergileme teknikleriyle aktarılacak.

25 Ekim’e kadar açık kalacak sergide ziyaretçiler, arkeologların verilere nasıl ulaştığını ve laboratuvarlardaki merak uyandıran bilimsel analizleri etkileşimli olarak deneyimleyebilecek.

Neolitik döneme tarihlenen Konya’daki Çatalhöyük yerleşmesinin 25. kazı sezonunu kutlayan ve Ian Hodder danışmanlığında geliştirilen serginin içeriği Duygu Tarkan küratörlüğünde Çatalhöyük araştırmacılarının katkılarıyla hazırlandı.

Deneyime dayalı sergileme yöntemleri

Bir Kazı Hikayesi

Deneyime dayalı sergileme yöntemlerine başvurulan serginin tasarımını ise PATTU Mimarlık yaptı. 1997 yılından beri Çatalhöyük kazılarının ana sponsoru olan Yapı Kredi’nin katkılarının yanı sıra Arçelik’in teknoloji sponsorluğunda gerçekleştirilen sergi, dünyanın en eski topluluklarından birinin avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş sürecine ve sosyoekonomik organizasyonuna ışık tutmak için yürütülen araştırmaları inceleme fırsatı sunuyor.

“Bir Kazı Hikayesi: Çatalhöyük” sergisinde, malanın toprağa değdiği andan, buluntuların ortaya çıkarılmasına, kayıt ve hazırlık çalışmalarından laboratuvarlardaki analizlerle verinin bilgiye dönüştüğü yayın sürecine kadar geçirilen tüm araştırma adımlarına tanıklık ediliyor.

Sergi kapsamında derlenen Çatalhöyük üzerine bugüne kadar yayımlanmış 500’den fazla makale ve kitap, ANAMED Kütüphanesi’nde ilgililere yayınları inceleme imkanı sağlanıyor.

Çatalhöyük Araştırma Projesi tarafından yürütülen bilimsel çalışmaların anlatımında üç boyutlu modellemeyle seçili buluntuların yeniden üretilmesinin yanı sıra kazı alanlarında girilemeyen noktalarının detaylarının incelendiği lazer tarama görüntüleri ilk kez sergileniyor.

Sanal gerçeklik

Çatalhöyük

Ayrıca, sergide yer alan VR (sanal gerçeklik) yeniden canlandırması, ziyaretçileri bin yıllar öncesinde Çatalhöyük yerleşmesinde bir yolculuğa çıkarıyor.


Güncel araştırma tekniklerinin uygulandığı bir platform sunan Çatalhöyük; aynı zamanda yarım yüzyıldan fazla bir süredir birçok arkeolog, araştırmacı, yazar ve sanatçıya geçmişi düşünebilme, yazma, görselleştirme ve yüzyıllar boyu yaşamış birçok nesil hakkında hayal kurabilmek için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Sergi süresince gerçekleştirilecek sanatsal müdahaleler, arkeolojinin çeşitli eserleri nasıl teşvik ettiğinin altını çizecek ve Çatalhöyük’teki yaşamı anlamak için çağdaş perspektifler sunacak.

Çatalhöyük hakkında:

Konya’nın 45 kilometre güneydoğusundaki Çatalhöyük’te ilk yerleşimin Neolitik dönem olarak adlandırılan MÖ 7100’lü yıllara dayandığı düşünülüyor.

Araştırmalar, en kalabalık olduğu dönemde 3000 ila 8000 kişinin burada yaşayıp, çalışıp, öldüğünü ortaya koyuyor.

Bölge, 11 Kasım 1958’de İngiliz arkeologlar David French ve James Mellaart tarafından keşfedildi. Mellaart, Türk ve uluslararası araştırmacılar ve Türk işçilerden oluşan büyük bir ekiple, 1961–1965 yılları arasında Çatalhöyük’te kazılar yaparak 160 konutu ortaya çıkardı.

Aynı zamanda, buluntuları geniş çaplı olarak kamuoyuna duyurdu ve Çatalhöyük’ün dünya çapında tanınmasını sağladı. 1960’lı yıllardan bu yana devam eden kazılar, M.Ö. 6000’e tarihlenebilecek, yoğun şekilde kullanılmış bir neolitik yerleşim yerini uygarlık tarihine kazandırdı.

Mellaart’tan 28 yıl sonra 1993’te bir başka İngiliz araştırmacı Ian Hodder höyük üzerinde yeniden araştırmalara başladı. Ian Hodder’ın önderlik ettiği Çatalhöyük Araştırma Projesi, 1993 yılından beri dünyanın en eski topluluklarından birinin avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş sürecine ve sosyoekonomik organizasyonuna ışık tutmak için araştırmalarını sürdürüyor.

Hodder kazı çalışmalarında, Mellaart’ın elde ettiği geniş çaplı sonuçlara daha fazla ışık tutacak yoğun ve detaylı araştırmaları yapabilmek için, yeni bilimsel tekniklerin uygulanması esasına dayalı bir sistem izliyor.

Bu nedenle bugün ulaşılan sonuçlar birbirinden farklı ancak birbirini besleyen iki çalışmanın harmanlanması ile oluşuyor. Hodder ve ekibinin kazı çalışmaları 2017 yılı Ağustos ayında sona erecek; ancak onların rehberliğinde gelecek kuşak araştırmacılara emanet edilecek olan Çatalhöyük’ün hikayesi daha yeni başlıyor…

Koç Üniversitesi ANAMED hakkında:


Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) Neolitik Çağ’dan Osmanlı Dönemi sonuna kadar uzanan süreçte Türkiye üzerine sanat tarihi, mimarlık, arkeoloji ve tarih alanlarında araştırmalar yürütmeyi ve desteklemeyi amaçlar. Araştırma projelerini, verdiği burslar, yayınlar, sergiler ve sempozyumlar aracılığıyla geliştirir ve destekler.

Çatalhöyük’ün ilk yapılarının gizemi çözülüyor


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.