Her şeyin giderek sıradanlaştığı, sanal ve gerçeğin birbirine karıştığı, hayatın gürültüsünden kendi iç sesinizi dahi duyamadığınız bu günlerde sığınacak bir liman ararsanız, kitaplara sığının derim ben.
Ruhunuzda tam da olmasını istediğiniz dönüşümü sağlayacak, sizde edebi izler bırakacak romanları tercih ediyorsanız, okurken sorgulamak, düşünmek, öğrenmek istiyorsanız aşağıda önereceğim kitapları okumanızı tavsiye ederim.
Genel Kültürünüzü artıracak 5 kitap
1- Aşk ve Ölüm Üzerine (Patrick Süskind)
Patrick Süskind’i Koku adlı kitabından tanıyorsunuzdur muhtemelen. 60 sayfalık bir deneme olan Aşk ve Ölüm Üzerine, Patrick Süskind’in ölüme ve aşka bakış açısını anlatır. İnsan varoluşunun iki temel gücü aşk ve ölümdür. Süskind satır aralarına eklediği öykülerle kitapta vermek istediği fikri destekler. Bunu yaparken Sokrates, Platon gibi ilk çağ düşünürlerini kitabında yol göstericiler olarak kullanır.” Aşkın bedeli her zaman akıl kaybı, teslimiyet ve bunun sonucunda meydana gelen ergin olmama hali ile ödenir.” Aşkın bir bedeli vardır ve bu bedel insanı olmadık hallere sokar ona göre. Ölümü düşünmek ise daha kolaydır, ölüm insanın pek çok şey karşılığında ödemeye hazır olduğu bir bedeldir. Ona göre ölüm aşktan daha kolaydır. Aşkı yerden yere vururken ölümü yüceltir.
2- Kadınlar (Charles Bukowski)
Kimilerinin çok sevdiği kimilerinin alkolik bir serseri olarak tanımladığı Charles Bukowski bu kitabında hayatına giren kadınları en gizemli hallerine kadar inceleyip yazmıştır. Charles Bukowski insanın duymak istemediklerini, batıl olarak gördüklerini insanın yüzüne çarparak yazar. Bu yüzden kimini rahatsız ederken kimi onu samimi bulur. Kadınlar romanında da çokça samimiyet bolca cinsellik vardır. “Erkeği kafamda tasarlayabiliyordum, çünkü ben de erkektim; ama kadınları yeterince tanımadığım için onlar hakkında yazamıyordum. Bu yüzden onları elimden geldiğince araştırıyor, içerinde insani şeyler keşfediyordum.” der. Bol diyaloglu, yalın anlatımlı, mizah unsurları içeren özgün bir kitaptır Kadınlar. Bukowski’nin en çok okunan ve üzerine en çok tartışılan romanıdır.
3- Zorba (Nikos Kazancakis)
“Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.” cümlesi bu romanı açıklayan yegane sözdür. Zorba, Nikos Kazancakis‘in kendi iç hesaplaşmasıdır. Bu iç hesaplaşmayı bir ermişin ağzından bizlere aktarır. Bu kitap hayatı nasıl yaşamak gerektiğiyle ilgili yegane fikirler verir. İnsanın iç özgürlüğü, onu hayatta gerçek anlamda yol aldıracak en temel ögedir. “Bu kararsızlık geçidini, şarlatanlık tapınağını, bu günah testisini, bu hile otlarının dikilmiş bulunduğu tarlayı, bu cehennemin giriş yerini, bu kurnazlıklar taşan sepeti, bu bala benzeyen zehri, ölümleri bu dünyaya bağlayan zinciri; kadını kim yarattı?” Bu Giritli yazar insanoğluna hayatı doyasıya yaşamak gerektiğini hatırlatırken aynı zamanda kişiyi derin düşüncelere zerk eder.
4- Görkemli Kaybedenler (Leonard Cohen)
“Mükemmeliyeti boşver. Her şey kusurludur. Her şeyin üzerinde çatlaklar vardır. Işık da bu çatlaklar ve kusurlar sayesinde görünür.” Asıl önemli olan kaybettiklerinden bir şeyler kazanabilmendir. Büyük usta Leonard Cohen bu kitapta hayat hakkında anlatmak istediklerini bir aşk üzerinden anlatır. Hayat, din, iktidar ve aşk üzerine yazılmış sarsıcı deneysel bir kitap. Beni en çok etkileyen sözü, “Bir insanın doğasındaki en özgün şey, genellikle en umutsuz olandır. O yüzden yeni sistemler dünyaya, var olanla yaşamanın acısına katlanamayanlar tarafından getirilir.” Kaybedenler asıl kazananlardır.
5- Ada (Aldous Huxley)
“Belki bu dünya da başka bir dünyanın cehennemidir.” sözüyle tanıdığımız yazar aynı zamanda ünlü rock grubu The Doors’un isim babasıdır. Bu kitabı ise yazdığı diğer disütopya kitaplarını tersine çevirecek niteliktedir. Kitap budizmin hakim olduğu bir adaya düşen bir gazetecinin hikayesini anlatır. Cesur Yeni Dünya’dan tanıdığımız yazar, Ada’da bir ütopyayı anlatır. Bu adada Batı’nın bilimi ile Doğu’nun bilgeliği içi içedir. Adada sonsuz sınırsız bir düşünce özgürlüğü vardır. Mutluluk da bu düşünce özgürlüğünden kaynaklanır. Kalıpları yıkmak güçtür. Fakat insan bir kere kalıplarını barışçıl anlamda yıkınca mücizelerle karşılaşabilir.
***
Yukarıdaki kitapların çıkış noktası düşünce özgürlüğüdür. Kalıpları yıkmanın insan hayatına etkileri üzerine bolca düşünmüş yazarların yapıtlarıdır. Hayat hakkında bolca düşünmek gerekir. Çünkü tek bir doğru yoktur. Keyifli okumalar.