Türkiye tarafında zorlu ve çalkantılı bir dönemin ardından ekonomiye odaklanılması için uygun bir fırsatın bulunduğu belirtiliyor.
Deloitte Türkiye’nin yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu, küresel ekonomideki toparlanmayı umut verici olarak değerlendiriyor. Bununla birlikte kısa vadede hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde artan siyasi belirsizlikler önemli bir risk unsuru olarak görülüyor.
Bu yeni dönemde eski sorunlarımızı kontrol altına alabilmek için ise kapsamlı bir orta vadeli perspektifin oluşturulması gerektiği vurgulanıyor. Rapora göre aksi takdirde büyümenin kısa vadeli güçlü seyrinin ardından tekrar zayıflaması ve kırılganlıklarımızın daha da yükselmesi olası görünüyor.
Deloitte Türkiye Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan ‘Ekonomik Görünüm – Yeni Dönem, Eski Sorular Raporu’ yayımlandı. Rapor, küresel ekonominin siyasi risklere rağmen toparlanmaya işaret ettiğine dikkat çekiyor.
Türkiye tarafında ise önümüzdeki dönemde dış finansman koşuları ile içeride ekonomi politikalarının seyri izlenmesi gereken konular arasında ilk sırada sayılıyor.
Deloitte Türkiye Stratejik Planlama, İş Geliştirme ve Pazarlama Lideri Hasan Kılıç, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“Türkiye, ekonomisinin, hükümetin aldığı önlemler sayesinde yılın ilk yarısında güçlü bir büyüme kaydettiğini göreceğiz. Ancak bu güçlü seyrin sürdürülebilir olması için yatırımlarda ve güven ortamında belirgin ve kalıcı bir iyileşme olması gerekiyor. Bu da büyük oranda reformlar konusunda atılacak adımlara bağlı olacak.
16 Nisan referandumunun ardından bunun için uygun bir fırsat yakalanmış oldu. Bu adımların atılmadığı bir ortamda küresel likidite koşullarının da daraldığı göz önüne alındığında, büyümenin yeniden yavaşlama göstermesi ve enflasyon ile cari açık, yabancı yatırımcı iştahındaki azalma gibi malum kırılganlıklarımızın yükselmesi olası görünüyor.”
Küresel ekonomide toparlanma umut verici
Rapor, küresel ekonomide özellikle son dönemde yaşanan toparlanmanın umut verici olduğunu iletiyor. Korku endeksi olarak bilinen VIX, tarihsel olarak en düşük seviyelerde; bu durum da risk algısının son derece olumlu olduğunu gösteriyor.
Büyüme, beklenen seviyede olmasa da hızlanıyor. Petrol fiyatlarındaki yükselişin ve emtia fiyatlarındaki görece istikrarın desteğiyle gelişmiş ekonomilerde enflasyon, hedeflenen seviyelere kalıcı bir yükseliş sergilemiyor fakat deflasyon riski şimdilik ortadan kalkmış görünüyor.
Küresel ekonomide zayıf seyreden üretkenlik artışları, demografi ve yüksek borçluluk oranları en önemli yapısal sorunları oluşturuyor. Kısa vadede ise hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde artan siyasi belirsizlikler önemli bir risk unsuru.
Türkiye ekonomisi
Deloitte raporuna göre Türkiye ekonomisi, yılın ilk yarısında görece güçlü seyrettikten sonra, ikinci yarıda özellikle yılın sonuna doğru belirgin şekilde ivme kaybetme riski barındırıyor. Gelecek yıl ise yavaşlamanın bir miktar daha sürmesi bekleniyor.
An itibariyle istihdam seferliğinin etkisi henüz rakamlara sınırlı yansımışken, önümüzdeki aylarda bir miktar toparlanma bekleniyor. Yine de seferberliğin tek başına sonuç getirmeyeceği, tek haneli işsizlik rakamı elde etmek için büyümede ve yatırımlarda gözle görülür ve kalıcı bir toparlanmanın olması gerekliliği öne çıkıyor.
Uzun vadeli enflasyon beklentilerinin TCMB’nin belirsizlik bandının da üzerinde seyretmesi ve temel enflasyon göstergelerindeki katılık, enflasyondaki yüksek seyrin dönemsel olmadığı, hatta son yıllarda alışılan ortalama %8 seviyesinin üzerine sıçradığını gösteriyor. Rapora göre enflasyon, yıl sonunda tek haneli seviyeye gerileyecek ancak %9’lar düzeyinde kalacak.
Yaşanan gelişmeler ışığında, bütçe açığının GSYH’ya oranla %2,1 olacağına ilişkin resmi beklentinin aşarak %2,5 seviyesinde gerçekleşeceği değerlendiriliyor.
Açığın, 2018 yılında ise %2 seviyesinde olması bekleniyor. 2019 yılının yeni bir seçim yılı olması nedeniyle 2018 bütçesinde belirgin bir sıkılaşma olmayacağı, hatta yeni teşviklerin devreye sokulabileceği öngörülüyor. Cari açık seviyesinin ise 2017 sonunda 35 milyar dolar seviyesine doğru bir artış kaydetmesi bekleniyor.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’ye yönelik sermaye girişlerinde ani duruş riski gözlenmese de süreç esnasında finansman koşullarının zorlaşacağı ve dış finansman maliyetlerinin artacağı bir dönem öngörülüyor. Türkiye’nin yüksek finansman ihtiyacı, düşük rezerv miktarı ve global ortam göz önüne alındığında kurda nominal olarak değerlenme ve genelde lira üzerindeki baskının kırılmasını beklemek pek olası değil…
Avrupa’da toparlanma devam, ancak siyasi riskler endişe yaratıyor
Euro Bölgesi’nde ekonomik toparlanma güçlü seyrini sürdürüyor. Riskler tarafında, Hollanda ve Fransa seçimlerinde popülist-Euro karşıtı adayların kaybetmesi belirgin bir rahatlama yaratsa da siyasi endişeler tam olarak ortadan kalkmadı. Fransa’da yapılacak Parlamento seçimleri, İtalya’da erken genel seçim riski, Almanya’da Eylül’de yapılacak genel seçimler bu siyasi endişelerin başında geliyor.
Çin’de teşvik ve hızlı kredi büyümesi ile gelişen büyüme oranına rağmen, IMF gibi uluslararası kuruluşlar, büyümenin 2018’de aşağı yöne geçeceğini öngörüyor. Yılın sonuna doğru yapılacak Komünist Parti Kongresi’nin ülkede orta vadeli adımlar ve görünüm açısından kritik olacağı düşünülüyor.
Rusya’da petrol fiyatlarındaki yükseliş ve Brezilya’daki siyasi belirsizliğin azalması sonucu 2015 ve 2016’da daralan Brezilya ve Rusya ekonomilerinin ise bu yıl büyümeye dönebileceği ifade ediliyor.