Hayal olmuş bir okul havuzunun düşündürdükleri

Beğenin beğenmeyin, eksik veya yetersiz bulun ama Cumhuriyet Okulları, aydınlanmanın en önemli kurumları olmuştur. Bu sadece eğitim içeriği ve hedeflenen eğitim çıktısıyla değil, okulların mimarisinde, orada yaşayanlara verilen önem ve değerin izlerinden de anlamak olasıdır.

Hayal olmuş bir okul havuzunun düşündürdükleri cumhuriyet okulları

Hayal olmuş bir okul havuzunun düşündürdükleri

“Kınık Mustafa Kemal İlkokulu bahçesindeki eski havuz. O havuz ki çocukken yüzmeyi öğrendiğimiz, yüzdük diye uğruna terlik ve süpürge darbelerinden korunmak için sokaklarda yaş iç çamaşırlarıyla kovalandığımız muhteşem eser” diye yazmış Ercan Köroğlu, doğup büyüdüğü ilçenin okul anılarını paylaşırken.

Bir öğretmen olan Ercan ve onun gibi bir öğretmen olan naçizane bendeniz yukarıdaki fotoğrafa baktığımda Ercan’ın anılarındaki güzelliği yaratan şeyin, bir Anadolu ilçesinin bir köşesinde yer alan küçücük bir ilkokula havuz yapacak denli estetik değerleri olan Milli Eğitim Bakanlığını, okul idarecilerini ve öğretmenleri gördüm… Yani Cumhuriyeti gördüm…


Beğenin beğenmeyin, eksik bulun yetersiz bulun ama Cumhuriyet okulları aydınlanmanın en önemli kurumları olmuştur. Bu sadece eğitim içeriği ve hedeflenen eğitim çıktısıyla değil, okulların mimarisinde, orada yaşayanlara verilen önem ve değerin izlerinden de anlamak olasıdır.

Hayal olmuş bir okul havuzunun düşündürdükleri cumhuriyet okulları

Sonra öğretmenlik yaptığım yıllarda çalıştığım okulların neredeyse hepsinin arka, yan veya ön bahçelerinin bir köşesinde, uygun konumlandırılmış bir şekilde yer alan küçük ama şirin bir havuz olduğunu anımsadım. Kameriye ve çeşitli çiçekler ile düzenlenmiş ama kesinlikle mimari bir dokunuşun izleri olan havuz düzenlemeleriydi bunlar.

Gözlerim yaşardı.
Bir de şimdiki okulları düşündüm..
Ve bakanlığı ve idarecileri ve öğretmenleri…

Küçük bir çıkarım; Bu fotoğrafta estetiğe, doğaya, geleneğe, yaratılmış ve üretilmiş olan her şeye ve muhafaza etmeye düşman “yeni kültür” diye tanımlayabileceğimiz “talan ve yabancılaşma” kültürünün acımasızlığını ve egemenliğinin mikro düzeyde ama gerçek bir görünümü var.


Gelişim ve büyüme diye ortaya koyulanların aslında dönüştürülerek yok edilmesi var.

Bu arada içi doldurulan havuzun ortasına dikilen ağaç ise iki yüzlülüğün ve sahteciliğin ama aynı zamanda bir yerlerde kalmış alışkanlığın küçük bir yansımasıdır..
İsterseniz ağaca yakından bakın, kuruma eğilimde olduğunu göreceksiniz..
Sulanmıyor çünkü.. Madem havuzu doldurduk bir ağaç dikmiş olalım der gibi..

Havuz ölmüş, daha doğrusu öldürülmüş, ağaç ise benim burada işim ne diye ağlıyor.

Özetle ve kısaca çölleşme her yerde, Kınık’da, Ankara’da, İstanbul’da, Diyarbakır’da,  Rize’de, kısaca memleketin her yerinde… Çölleşme sürekli büyümeyi hedef olarak belirlemiş anlayışta.. Oysa sadece büyümek gelişmek değildir.. Gelişmek çok yönlü ve çok amaçlı değerler üretmek, üretilmiş olanları yaşatarak büyütmektir.


Beyinler ve yürekler çölleşince, yaşadığın yerler de çölleşir. Hepsi budur.

Özel Eseniş Lisesi: Bir devrin sonu