Kızıl komünistlerin saklı tarihi

Kızılordu, Kızıl Meydan, Kızıl Bayrak… 70’li yıllarda kırmızı atkı takanın bile sokaklarda dövüldüğü, vurulduğu günleri yaşamış kayıp bir neslin evlatlarıyız. Alelade bir renk nasıl oldu da bir ideolojinin simgesi haline dönüştü? Bu rengin, komünizmin simgesi haline dönüşmesinin az bilinen öyküsünü size anlatayım.

Kızıl komünistlerin saklı tarihi

1831 yılının Mayıs ayında, Güney Galler’in Merthyr Tydfil kasabasında William Crawshay’in sahibi olduğu kömür madenlerinde çalışan işçilerin bazılarının işten atılması, atılmaktan kurtulanların da ücretlerinin düşürülmesi kanlı bir ayaklanmaya yol açtı.

Kızıl komünistlerin saklı tarihi

Bunun üzerine dünyanın en yıpratıcı işini yapan kömür madeni işçileri ücretlerinin eski haline getirilmesi ve işten atılan arkadaşlarının geri alınması talebiyle protesto eylemlerine başladılar. Patronun geri adım atmaması sonucu da grev kararı aldılar. Çevre illere de yayılan grev dalgası hak talebinin yükselmesiyle birlikte büyük bir eyleme dönüştü.


Bu arada, esnafın şehir merkezindeki Castle Inn isimli bir handa ekmek fiyatları üzerine toplantı yaptığı haberini alan işçiler, “Kahrolsun kral!” sloganlarıyla toplantının yapıldığı hanın önüne geldiler. Burada askerlerce durdurulan işçiler, ekmek ve peynir fiyatlarına yapılacak olan zamdan vazgeçilmesini talep ettiler. Ancak talepleri kabul edilmedi ve eylemlerine son vermeleri istendi. İşçiler dağılmayı reddedince de askerlerce üzerlerine ateş açıldı ve çoğu işçi hayatını kaybetti.

kızıl komünistler kızıl bayrak

İşçiler daha da öfkelenerek eylemin çapını büyüttü ve ölen arkadaşlarından birinin kana bulanmış gömleğini bir sopanın ucuna takarak etrafında yeniden toplandılar. Diğer yerleşimlerden insanların da katılımıyla kasaba işgal edildi. Mayıs ayından Ağustos ayına kadar süren işgalin ardından büyük bir askeri birlikle kent yeniden ele geçirildi ve isyan bastırıldı ve öncüleri idam edildi.


Meydana gelen bu olay Marx ve Engels gibi aydınların fikirlerini derinden etkilemiştir. İşte bu kanlı gömlek o günden sonra komünizmin simgesi “Kızıl Bayrak” haline geldi.

Keşke her Müslüman komünist olsa!


Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.