Nakşibendi Tarikatı üzerinden BOP projesinin siyasal evrimi

Turgut Özal, Abdullah Gül, Necmettin Erbakan Nakşibendi Tarikatı’na gönül vermiş liderlerdi. Sadece bu isimler mi? Mesud Barzani de bir Nakşi gönüllüsü olabilir mi?

Nakşibendi Tarikatı üzerinden BOP projesinin siyasal evrimi

Artık bilindiği üzere, Türkiye’de dini tarikatların geçmişten günümüze ülke siyasetinde ne kadar büyük rolü olduğu aşikar…

Ülkede legal veya illegal olan çeşitli dini yapılanmalar var. Nakşibendi tarikatı, Süleymancılar, Tillocular, Hazneviler, İsmail Ağa cemaati buna benzer irili ufaklı birçok tarikat, örgüt var…


Ülkenin sahibi olduğunu iddia eden, dünün “hizmet hareketi”; bugünün FETÖ’sü de illegal yapı içerisindeydi…

Peki gerçekten ülke yönetiminde tarikatların gücü var mı?

Evet, var!

Gülen yapılanmasının gün yüzüne çıkması ile devlet içerisinde nasıl yapılandıklarını, nasıl bir güce sahip oldukları ortaya çıktı. Bu yapılanma da, devletin içinde dini (!) örgüt realitesinin bir yansıması olarak karşımıza çıktı. Hatta muhalefet partileri, bu örgütün arkalarında bıraktıkları boşlukların “Menzil” grubu tarafından doldurulmaya çalışıldığını da iddia etti.

Türkiye’de tarikatlar, dini örgütlenmeler olduğu gibi Avrupa’nın da kendine has tarikatları var. Ancak, Türkiye’deki gibi siyasal bir ortaklığa girişmiş değildir. Evet; Türkiye’de bir FETÖ ya da yakın geçmişteki adı ile “Gülen cemaati” olgusu devlet hiyerarşisi içerisinde hakim bir güçtü; ancak, devletin son yapılan operasyonlarıyla bu olgu yavaş yavaş kırılmaya çalışılıyor!..

FETÖ, devlet içerisinde illegal bir yapılanmaydı. Bir de legal olarak yerleşmiş; ancak, adından pek de söz ettirmeyen bir tarikat daha var: Nakşibendi Tarikatı.

Bugün, ülkede FETÖ yapılanması gibi “devleti ele geçirme” projesi yoksa her tarikat, cemaat ülkede faaliyetini sürdürüyor.

İşte bu tarikatların başında da ve belki de siyasal ilişkileri en güçlü olan da Nakşibendi Tarikatı’dır. Nakşiler de kendi içinde bölünmektedir; ancak, biz bu detaylara girmeden siyasi gücünden bahsedelim…

Nakşibendi Tarikatı’nın İstanbul’daki Gümüşhanevi Dergahı belki de en çok bilinen tekkesidir. Büyük siyasi liderlerin çokça ziyaret ettiği bir tekkedir. Bu tekke ile gönül bağı olan birçok da siyasetçi vardır. Birçoğu kamuoyu tarafından çok iyi bilinen isimler.


Bu isimlerden birisi rahmetli Turgut Özal‘dı.

Bir diğer Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.

Bu isimlerin yanına “Milli Görüş” düşüncesinin mimarı; “Millici”, “Anadolu Gençlik” grubunun önderi; Milli Nizam Partisi, Fazilet Partisi, Refah Partisi, Saadet Parti’lerinin lideri, rahmetli Prof. Necmettin Erbakan Hoca’yı ekleyebiliriz.

Sadece bu isimler mi? Tabi ki hayır!

Erbakan Hoca’nın yakın siyasi yol arkadaşı Recai Kutan, Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal, AKP’nin bir zaman Maliye Bakanı olan Kemal Unakıtan, Saadet Partisi’nin bugünkü Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bu tarikata gönül vermiş isimlerdir…

Bu isimlerin yanında 2013 yılında “Alo Fatih” ile ünlenen Fatih Saraç’ın büyük dedesi Üzeyir Efendi de bir Nakşi’ydi.

Sadece Türkiye’de mi güçlüdür Nakşibendi Tarikatı? Hayır! Siyasal çerçevede Kürt siyasetinde de güçlüdür!

Bir zamanlar AKP’lilerle Diyarbakır’da “Megri megri” türküsünü söyleyen, AKP’lilerin alkışladığı, AKP’nin Ankara’da misafir ettiği, Peşmerge lideri Mesud Barzani de bir Nakşi’dir…

Fethullah Gülen’in yolundan gittiği Kürt Said-i Nursi de Van’da Arvasi Tekkesi’nde eğitim almıştır…


ABD’nin ortaya koyduğu BOP projesine; umarım, artık bir de dini çerçeveden bakılır. Türkiye’de siyasi alanda güçlenen AKP ile Eylül ayında referanduma giderek bağımsızlığını ilan etmek isteyen Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ilişkisinin ortak noktası olan Nakşibendi Tarikatı üzerinden bir çözümleme getirilir. Bu çözümleme yapıldığı taktirde Türkiye’nin hangi siyasal evrilmeden geldiğini ve nereye gittiğini kamuoyu tarafından daha iyi ortaya koyacak bir portre çıkartılacaktır…

Uğur Mumcu: Tarikatlar ve cemaatler, cumhuriyete karşı ayaklanacaklar


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…